Sabahın erken saatleriydi.Pazar günü olmasına rağmen alışkanlıktan dolayı erkenden kalkmış evinin tüm pencerelerini açıp,evi havalandırıyordu.Evin içinde hafif ılık rüzgarlar girerken Taehyungda bahçeye çıkmış çiçeklerini suluyordu.En sevdiği çiçeklerinden biri olan orkidenin yapraklarını eliyle nazikçe sevmişti.Ona göre çiçekler ve hayvanlar insanlardan daha iyiydi.Herkes bunu söylerdi ama tam olarak öyle düşenen çok az kişi vardı.Taehyung ise bunu içten olarak söyler ve hareketleriyle belli ederdi.
Çiçekleriyle ilgilenmeyi bırakmış sıra tavşanına gelmişti.O yüzden açık bahçe kapısından direkt mutfağa girip ellerini yıkadı. Asla toprak olan elleriyle tavşanının beyaz tüylerini kirletemezdi. Tavşanının kabına yemek ve suyunu koyup biraz onunla oynadı.Tavşanının adı Pascaldı.Evet Rapunzelin bukalemunun ismi ile aynı ki zaten bilerek ismini böyle koydu. Rapunzel ile bir şeyleri aynı olması,kendisine Rapunzeli yakıştırmasının sebebi babasıydı.Babası o 15 yaşındayken trafik kazasında hayatını kaybetmişti.Ölmeden önce her gün en az iki kere güzeller güzeli oğlunu kucağına alıp saçlarını sever ve öperdi.O da oğlunu Rapunzele benzetirdi hatta her masal okuduğunda veya çizgi filmini birlikte izlediklerinde 'bak sen' , 'oğlum burdada sen varsın' ,
'benim sarışın oğlum daha güzel, Rapunzel' gibi şeyler derdi.Sarışın çocuk bunları düşünürken kendi kendine gülümsemişti.O sırada o kadar odaklanmıştı ki tavşanına ve düşünmeye,çalan kapı ile irkilmişti.Bu saatte kimin geldiğini düşündü.Çünkü saat sabah 07.00'dı.Fazla irdelemeyip çöktüğü yerden kalkıp kapıya doğru ilerledi.Ayağında pofuduk tüylü terliklerinden biri vardı.Ayaklarını sürükleye sürükleye geldi,kapıyı açmış ve karşısında gördüğü bedenle şaşırmıştı.
Jungkook,sabahın erken saatlerinde Taehyung ile beraber kalkmıştı oda.Bunu kasıtlı olarak yapmamıştı hatta haberi bile yoktu.
Fırına gidicekti hem de kısa bir yürüyüş yapmak istemişti.Deltanın tek izin günü pazar günüydü yıllık izni hariç.O yüzden bugününü güzelce değerlendiriyor ve dinleniyordu.
Fırına giden yol Taehyung'un evinin önünden geçtiğini biliyordu evet ve sarışını görmüştüde.Kendisi bahçesinde çiçekleri ile ilgilenmeye o kadar dalmıştı ki kendisi 10 dakika boyunca izleyen deltayı fark etmemişti bile.Delta ise bu tatlı durumdan küçücük faydalanıp içinde huzurdan çiçekler açan çocuğu izlemişti her bir ayrıntısına kadar.Gözlerinin altındaki beni,güzel burnu,biçimli kaşları,uzun kirpikleri,yeni yıkamış olduğu belli olan sarı parlak saçları,yüzündeki kare gülümsemesi ve kalın dudakları...
Her şeyi beynine kaydetmişti çünkü öyle istedi.O onu izlerken aklına gelen fikirle fırına gidip çörekler almış tekrardan o evin önünde bulmuştu kendini.
Şimdide şaşkın şaşkın kendisine bakan çocuğu izleyip gülümsedi.Gerçekten kendisini hiç fark etmemişti.Hala şaşkın şekilde kendisine bakan çocuğu canlandırmak için parmağını şıklattı.
"Ne çok mu şaşırdın sarışın?"
Bu soruyla hızla başını iki yana sallayıp kapıda beklettiği deltayı süzmüştü.Üstünde siyah vücuduna yapışan bir tişört ve altındada aynı şekilde siyah bir eşofman vardı.Bu hali askeriyede veya dışarıda gördüğü resmi halinden çok farklıydı.Ve iyiydide..
"Ben beklemiyordum sadece hoşgeldin!"
Taehyung hızla kapının önünde çekilip içeriyi göstermişti.Delta,Taehyung yanındayken dudaklarında hiç eksik olmayan gülümsemeyle içeri girdi.
Evi aynı kendisi gibiydi.Sımsıcaktı içeri giren güneş sarı saçları gibi parlak,beyaz mobilyaları çocuğun içi gibi güzel ve duvarların rengi aynı teni gibiydi.
"Um sen istersen balkona geç ben bize soğuk portakal suyu getireyim."
Düşüncelerini bölen sese doğru döndü Jungkook.Kendisini onaylamak için büyük gözler ile bakan çocuğu fazla bekletmeden onaylamış ve balkona çıkıp masaya oturdu.Aslında portakal suyunu hiç sevmezdi ama o bunu umursamamıştı.
Tek istediği güzeliyle kahvaltı yapmaktı.O sırada elinde tuttuğunu hatırladığı paketi masaya koymuş ve içindeki çörekleri çıkartıp masanın üzerinde boş bulunan tabağa yerleştirmişti.O yerleştirmesinin hemen ardından şarkı mırıldana mırıldana Taehyung gelmişti.
Taehyung tabakta gördüğü çörekler ile şaşırmış ve gülümsemişti.En sevdiği çilekli ve kremalı çörekten bile vardı.Kafasına göre aldığı belliydi yani Taehyung öyle düşünüyordu ama Delta her sabah fırına gittiğinde sarışını görüyordu.Sürekli aynı çöreklerden alıyordu bu seferde kendisi ona alıp getirmişti.
"Teşekkürler çörekler için."
Diyip masaya oturdu Taehyung.Teşekkürün yeterli olmadığını düşündüğü için uzanarak deltanın yanağına ufak bir buse kondurdu.Bu öpücük karşısındaki adamın aklını almasına yetti.Ama Jungkook durmamış diğer yanağınıda gösterdi.
"Orayı öptün burası kıskanır."
Sahte üzüntüyle konuştu.Taehyung buna karşılık sesli bir gülme bırakıp diğer yanağınıda aynı şekilde öpüp geri çekildi.Jungkook derin bir oh çekerek çok çok sevdiği portakal suyundan bir yudum aldı.Gerçekten Taehyung'un elinden içtiği için çok güzel gelmişti.Bunun içinde bir oh çektiğinde sarışın gülmüştü.
İkisi gülüşerek güzel bir kahvaltı yaptılar ve eğlenmişlerdi.İkiside biliyordu bu kahvaltı çok iyi gelmişti.Birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamıştı.
Hatta Jungkook askeriyedeki tüm saçma sapan komik olayları anlatıp karşısındaki çocuğun güzel gülüşünü göstermesini sağladı.Bir süre sonra Jungkook eve gitmesini gerektiği söylemiş ve gitmişti.Taehyung'da güzel vakit geçirdikleri masayı toplamış,kendisini dışarı atmıştı.
Bugün pazar 10.04 babasının öldüğü gün ve saat
her pazar buraya gelir babasıyla konuşurdu.Sırf babası görüpte üzülmemesi için bile ağlamamaya çalışırdı.Tabi çoğu zaman başarısız olurdu.Eve tekrar gittiğinde öğlen olmasına rağmen bu güzel günün bu saate kadarki kısmını ayrıntısına kadar günlüğüne geçirmişti Sarışın..
••
Huzurlu hissettim bu bölümü yazarken ve mutlu
Sizde umarım öyle hissedersinizzÖpüldünüzz
(Oy ve yorum unutlmasın!!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orchid • tk
FanfictionBen karanlıkta bile parlayan gözlerine,güneşte altına dönen saçlarına ve en önemlisi sıcacık kalbine aşık oldum.Ve sana yemin ederim ki sarışınım o kokun benim sana olan sonsuz aşkımı her seferinde daha da alevlendirdi. Omegaverse! Uketae! Semekook!