2-Uyku

594 20 4
                                    

Uyandığım zaman, Hades yoktu. Ne zaman uyuduğumu bile hatırlamıyordum aslında. Saat akşamın 7'siydi. Annem eve gelmiş olmalıydı. Hızla aşağıya inip annemi aradım.

"Anne! Anne!" Birden karşıma çıktı, tedirgin bir yüz ifadesiyle.

"Alex, bugün yaşadıklarını unut."

"Bana açıklama yapmak zorundasın anne." Hızla bana arkasını döndü ve mutfağa ilerledi. Bende hızla yanına gittim. Tezgağın başında bir şeyler yapıyordu. Bende yanına gidip onu kendime döndürdüm.

"Bana bir açıklama borçlusun anne." Birden balkonun bahçeye açılan kapısı kapandı. Hades, tekrar gelmişti.

"Selam Niobe ve kızım Alex. Uyuduğundan beri seni izliyorum. Gördüm, tanrıların öfkesini sende gördüm kızım." Hızla Hades'e döndüm.

"Bu adam kim anne ?" Hades'e hayran hayran bakan anneme dönüp sinirle baktım.

"Sana açıklama yapmanı söyledim anne."

"Aynı sana çekmiş Hades, senin gibi agresif. Bak Alex, otur şuraya." Salona geçip koltuğa oturdum. İkisi birlikte bana bakıp gülümsediler.

"Senin baban Hades güzel kızım, Robert değil."

"Ne ? Peki bu adam kim ?" Duvardaki babam -sandığım- ve benim olan fotoğrafları gösterdim. Ağladığımı ikisi de görmüştü. Umrumda değildi. Tam 12 yıl ona "baba" demiştim. O bir askerdi ve şehit oldu. Ama konumuz bu değildi.

"O, bir dostumdu. Bilerek evlenmiştik. Aslında anlaşarak evlendik. Abin aslında senin abin değil. O Robert'ın evlatlık oğluydu."

"Sakın, sakın bana devamını anlatma. Yalan söylediniz, kandırdınız bizi. Peki ya Eric ne olucak ?"

"Ona söylemeyeceğiz prensesim. 18 yaşını geçtin, ya bir insan olucaksın yani bir ölümlü yada bir tanrıça olucaksın ölümsüz."

"İkisinide seçmeyeceğim, öldüreceğim kendimi."

"O zaman benimle kalırsın kızım, annen Persephone olur."

"Hala o mu ?"

"Evet."

"İkinizde kesin sesinizi. Ben dışarı çıkıyorum." İkiside dışarı çıkmama engel olmadılar. Ağlaya ağlaya dışarı çıktım. Ağlarken başım dönüyordu, duvarlara ellerimi koyarak yürüyordum. Biri bana yardım etti. Yüzünü incelememiştim bile.

"Meraba, ben Ares."

"Ben de Alex." Bana uzun süre yardım etti. Sahile kadar yürüdük. Oysaki ben hala ağlıyordum. Bir banka oturduk. Bana pür dikkat bakıyordu. Gözleri, fazla anlamlıydı. Benim gibi kandırılmış olduğunu anladım.

"Bana neden yardım ettin ?"

"Seni uzun süreden beri izliyorum, ben Hades'in oğluyum." Hades'in oğlu mu ? Aman tanrım.

"Biz, kardeş miyiz şimdi ?"

"Aslında evet fakat üvey kardeşiz." Eric gibiydi ama o benim için daha özeldi.

"Anlıyorum ama sen çok yakışıklısın, Hades gibi."

"Sende çok güzelsin." Yüzümü eliyle okşadı. Gözyaşlarımı sildi. Beni ayağa kaldırdı. O sırada bir pastacının önünden geçtik. İçeride David'i görmüştüm. Bir kızla öpüşüyordu. İçeri giderken Ares beni tuttu. Öpüşmemize çok az bir mesafe kalmıştı ama o benim kardeşimdi. Onu ittirerek içeri girdim.

"David."

"Alex, tatlım yanlış anladın."

"Her şeyi gördüm. Merak etme. Bitti ayrıldık. Size mutluluklar."

Hades'in Kızı || Ara VerildiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin