"Sadece aptallar ağlar." demişti babam, eski olan. Babam sandığım babam. Dün olanların hepsi saçmalıktı. Bıçaklanmıştım. Keşke annem Niobe yanımda olsaydı, o zaman bana ceza verirdi. Tek suçum babamın yanlış kişi olmasından kaynaklanıyor. Hades, mitolojik kitaplarda anlatıldığından ziya de iyi bir baba ama Persephone için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. O fazla acımasız, gaddar ve bencil. Ares'in böyle bir anneye sahip olmasından dolayı ona acıyorum. Bazen aklıma annemin Persephone olacabileceği ihtimali geliyor, lanet olsun. Düşüncesi bile iğrenç. Ben bunları düşünürken yataktan kalkıp su aldım. Yaram iyileşmişti. Acı yoktu, nasıl olur ? Üstüme elbiselerimi giyip Ares'in odasına gittim, yoktu. Bende bahçeyi indim. Geceydi ve dışarısı fazla korkunçtu. Heran karşıma anormal bir canavar çıkabilecek gibi geliyordu. Labirent gibi olan gül bahçesine girdim. Bir kapı dikkatimi çekmişti. Fazla belli olmuyordu, ağaçlardan. Kapıyı açtım, karşıma merdivenler çıktı. Yeraltına iniliyordu sanırım. Yavaş ve sessiz adımlarla merdivenin basamaklarını indim. Son basamağa geldikten sonra, karşıma bir tane daha kapı çıktı. Onu açtım. Bir bahçe, beyaz güllerle kaplı. Ve bir mezar, yanında bir adam, ağlayan bir adam olan bir mezar. Ares'ti o. Seçtiğim özel güçlerden biri olan görünmezliği kullanarak yanına yaklaştım. Mezara yaklaştıkça mezar taşını okuyabiliyordum. Mezarda, Serena yazıyordu, aynı zamanda "Perseus'un Eşi ve Ares'in Annesi". Bu Ares'in sevdiği kadın olmalıydı. Zaten mezarına oturmuş ağlıyordu. Ama burası ölüler diyarıydı, onu görebilirdi.
"Seni geri getireceğim hayatım, geri döneceksin. Perseus ile değil, benimle evleneceksin. Çok pişmanım Serena. Seni o gün Poseidon'a yollamamalıydım." Ares, mezara yattı. Ona sarıldı. Sonra kalkıp mezarı kazmaya başladı. Bende daha da yaklaşmıştım. Kadının yüzü topraklardan belli olmuyordu ama ben görebilmiştim. Birden biri bana dokundu. Arkamı döndüm. Fotoğraftaki kadındı o. Aman tanrım, o aramızda mıydı ?
"Baksana, beni ne kadar da çok seviyor ?"
"Serena adın değil mi ?"
"Evet, sende Alex olmalısın. Ondan hoşlanıyor olman delilik. O senin kardeşin."
"Ondan hoşlanmıyorum." Ares'e dönüp onu izlemeye başladım.
"Senden başka kimseyi sevmeyeceğime söz vermiştim, o sözü hala tutuyorum. Ama Perseus, bu sözü tutamadı." Ares göz yaşlarını silip ayağa kalktı. Bende hızla dışarı çıktım. Saraya doğru koşarken karşıma Perseus çıktı. Beni tuttu. Ondan kaçmaya çalışırken beni iki bileğimden tuttu ve kendine doğru çekti.
"Özel güçlerin gizli işler çevirmen için verilmedi sana, Alex."
"Sana da kardeş, acı çektirmen için verilmedi." Arkama bakmadan yavaş adımlarla yürümeye başladım. Babamın yanına gittim.
"Baba." Beni görünce ayağa kalktı. Bende koşarak ona sarıldım.
"Ne oldu sana ?"
"Yaralarım nasıl iyileşti ?"
"Ares'in yardımıyla, o da özel güçlerini seçmemişti. Bir tanesi kalmıştı, onu da iyileştirme olarak seçti. Kardeşinin kıymetini bilmelisin." Babamın kollarından ayrılıp arkamı döndüm. Dönmemle Ares'i gördüm. Beni görmemezlikten gelip yukarı çıktı. Bende peşinden gittim. Odasına girdi ve kapıyı kapattı. Bende hızla içeri girdim.
"Ne oldu ?"
"Ben, teşekkür ederim. Bu arada Ares, ben Serena ile görüştüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hades'in Kızı || Ara Verildi
Ficción históricaHades'in Kızı Olmak Kolay Olamaz! Tanrının Çocukları Serisi 1. Kitabı Yeni Bölüm 2016 Yazında Gelecektir. #335 in Tarihi Kurgu