Bu bölümde işaretlenen yere kadar Kayra Asrın'ın olayını okuyacağız...
Keyifli okumalar dilerim :)3 yıl önce
Suriye sınırı...Albay Kayra Asrın, bütün hayatını iki şeye adamıştı. Bir Vatan, iki ailesiydi...
Görevlerden göreve koşan bir komutandı Kayra, cesur gözü kara dediğim dedik birisiydi. Görevde hataya tahammülü yoktu, her kurşun bir hain demekti, bunu timindekiler de iyi bilirdi. Ateş timi çatışma esnasında gelecek kurşundan düşmandan değilde, komutanları Kayra'dan korkarlardı.
Kayra için görevlerde iki şey vardı ; birincisi her kurşun bir düşman, ikincisi ise asla yaralanmamak, evet yaralanan askerde sevmezdi Kayra, yanındaki askerlerde bir ailenin evladıydı ve o evlatları sağ salim geri getirmesi onun boynunun borcuydu. Bu yüzden hep sert birisi olmuştu Kayra, onunla göreve gitmeyen askerler öfke kontrolü sorunları olduğunu düşünerekten onunla göreve gitmezlerdi. Ama Kayra ile göreve giden askerler komutanlarını daha iyi anlardı. Şimdi de olduğu gibiydi zor bir görev yerine gelmişlerdi dağ taş düşman kaynamaktaydı her an pusuya düşebilirlerdi ve bu yüzden gözleri her zaman tetikte beklemekteydiler...
" Hayırdır Asrın? Düşüncelisin bakıyorum da." diyen bir ses duydu arkasından, tanırdı bu sesi en sıkı dostu ve öfke sorunlarına katlanan nadir kişilerden birisiydi.
" Bilmiyorum Çağan, düşman varken düşünceli olmayıp da ne yapayım! Her yer düşman pusu kaynıyor amına koyayım." Şuan yan yana oldukları için küfür etmesinde sorun yoktu, zaten olamazdı da.
" Bilmez misin buraları, dağ taş pezevenk kaynar ama tasalanma buraları tertemiz edip döneceğiz inşallah. " Demişti çağan komutan elini kaldırarak kayranın omzuna koydu sıktı dostça.
Başını sallamıştı Kayra, hisleri oldum olası kuvvetliydi ve bu hisler ona hiç hayırla gelmiyordu, bir bokluk vardı ama içi içini kemiriyordu düşündükçe kendini de yiyip bitirecek türden di, kafasını düşmanların hain tuzaklarını bozmaya adamıştı, şimdi kafasını hüzünle dolduramazdı. Başka bir şeyler düşlemek istedi.
O an için anlık, eşi Ahu hanımı düşünmek istedi Kayra, ela gözlüm diyerek sevdiği kadını düşlemek istedi huzurunu orada aradı, belkide içinde ufaktan rahatlama gelmişti, ama bu rahatlama an itibariyle terk etmişti bedenini...
Etrafa yayılan büyük bir gürültüyle sarsıldı bedeni, etrafta askerler pusu var diyerek bağırıyordu. Seslerini duyurmaya çalışıyorlardı birbirlerine.
Kayra ve çağan adımlarını hızlandırarak kapıya doğru konumlandırdılar kendilerini, cep telsizlerinden ulaşmaya çalıştılar diğer askerlere, Kayra ise gayet soğukkanlılıkla cümlelerini kurmuştu.
"Asker, her kurşun bir hain, yaralanmak yok!" Diyerek gür sesle konuşmuştu kendi sesini ne kadar duyurtursa o kadar iyiydi. Cep telsizinden de cevap gecikmemişti. " Emredersiniz komutanım."
Anında cep telsizini kapadı yüzünü hızlıca yanındaki dostuna çevirdi." Çağan, burası bende sen aşağıya git bak!" Diyerek emir vermişti, rütbe olarak aynı durumdaydılar ama söz konusu yönetme ve komuta ise bütün mevki sadece kayranın olurdu.
" Emredersin komutanım." Demiş ve hızlıca uzaklaşmıştı, bilirdi kayranın kendini koruyacağını gözü arkada kalmazdı böylelikle adımlarını hızlandırarak seslerin olduğu için yere doğru ilerletti kendini.
Bir başına yalnız kalan kayra ise gözlerini yavaş yavaş etrafta gezdiriyordu. Düşmanın nereden saldıracağını belirlemeye çalışıyordu lakin havaya atılan sis bombaları görüş açısını kapatmaya yetiyordu, lakin bu durumda bile soğukkanlılığını koruyarak olduğu alanda beklemişti, düşman ansızın gelirdi ve kendini asla belli etmezdi tıpkı arkasından gelen düşman gibi, arkasından yavaş yavaş gelen düşman Kayra komutana yaklaşmış silahın kabzasını tam ensesine indiriecekken karın boşluğuna gelen darbeyle sarsılmıştı düşman , kendini toplayamadan bir silah sesi duyulmuş vücudu yeri boylamıştı.