1.Bölüm: Her şeyin başlangıcı

115 2 1
                                    

Bir parkurun ve bir mülakatın benim geleceğimi belirleyecek olmasına inanamıyordum. Hızım, benim parkur sonucumu belirleyecekti. Konuşmamı dinleyen adamın dudaklarının arasından çıkacak o kelime ya da cümle, benim mülakat sonucumu belirleyecekti ve ona göre polislikte elenip elenmeyeceğim belli olacaktı.

Kazanırsam polis okuluna gidebilecektim ve iki yılın ardından polis olacaktım.

Kazanamazsam ya şansımı bir daha deneyecektim ya da tercihimi başka mesleklerde yapacaktım.

Ama işte benim için o ikinci ihtimal yoktu.

Gözümü hırs bürünmüştü.

Ben polis olacaktım ama babam gibi polis olacaktım, adalet peşinden koşan ve hiçbir şekilde yılmayan, sonuna kadar savaşan, sonuna geldiğinde bile pes etmeyen bir polis olacaktım.

Babam, görüp görebileceğim en iyi insan olabilirdi ama iyi insan olmasının yanı sıra mesleğini de hakkıyla yapan bir insandı.

Babam, tam bir kanun adamıydı ve ben de onun kızıydım.

Bunun gururuyla dolup taşıyordum.

Bu hayattan göç etmişti ama arkasından miras olarak bıraktığı bir kalbi vardı ve ben o kalbi büyük mutlulukla sahip çıkıyordum.

Üstelik bu mirası ben tek başıma yaşamıyordum, birçok insanla beraber o mirası yüreklerimizde taşıyorduk. Çünkü: babam sadece benim değil, birçok insanın kalbini fethetmişti.

İyi ki onun kızıydım, herkesin hayran olduğu adamın kızıydım ben. Herkes uzaktan bakıp ne iyi adammış dediği ve belki de kendileri benim yerimde olmadıkları için imrenerek bakan kişinin kızıydım.

Tanıştırayım. 

Ben Lidya Gündüzdüm.

Seçkin Gündüz'ün kızı Lidya gündüz.

Şimdi de bir çizginin gerisindeydim, o çizgiden geçer geçmez geleceğim yazılmaya başlanacaktı.

"Hazır olduğunda başla." Antrenörüm konuşana kadar parkura pür dikkat odaklanmıştım.

Başlamadan, o çizgiden geçmeden önce tribünlerden beni izleyen Birol komisere bakışlarımı çevirdim.

Birol komiser, babamın arkadaşıydı ve babamın yokluğunda Birol komiser bana sahip çıkmıştı. Baba eksikliğini yaşatmamak için elinden geleni yapmıştı, beni on sekiz yaşına kadar o getirmişti, yoksa sokağın bir köşesinde mendil satıyor olurdum ya da yaşamazdım belki de.

Çünkü: akrabalarımdan hiçbiri bana sahip çıkmamıştı.

Birol komiser olmasaydı, o sokaklarda benim ölüm çıkardı.

Onun hakkını ödeyemezdim.

Ben de hakkı çoktu.

Birol komiserden güven verici, yapabilirsin bakışları aldıktan sonra parkura döndüm.

Ve içimden bir iki üç süresini biraz uzatıp yediye kadar saydıktan sonra o çizgi benim gerimde kaldı artık.

Yedi sayısı benim uğurlu rakamımdı ve uğur getireceğine inanıyordum.

KURU SIKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin