Suda Denk Gelmek

9 2 6
                                    

"MINHOOOO! En sevdiğin arkadaşların geldi."

"Üzgünüm ben insan sevmiyorum."

"Hey, bu seni de sevmediği anlamına geliyor."

"Boşver onu Chan, söylesene ne içersin?"

"Her zamankinden."

"Bana da."

"Üzgünüz, gıcık arkadaşlara servisimiz yoktur."

"Ya hadi ama ya."

"Şarap mı?"

"Evet."

"Eeeeee... anlatın bakalım ne bu ifadeler?"

"Chan Bey nişanlısı ile kavga etmiş."

"Neden?"

"Bilmem ama aklı sabahtan beri bir karış havada."

"Dostum madem kavga eden sensin sen anlat ya da Hyunjin bütün akıl yürütme oyunlarını kullanıp tahmin mi etsin?"

"Abi şimdi... OOFFFF nasıl oluyorsa beyefendi her olayda bana kızmayı başarıyor."

Minho elindeki bardakları arkadaşlarına doğru uzattı ve Chan eline bardağı alıp devam etti.

"Arkadaşı Jeongin Felix'in kafesinde bu model vardı ya, gerçi sen,Minho'yu işaret ederek, bilmiyorsun da neyse onunla öpüşmüş, bunu da çekip yaymışlar, o da sabahtan beri kendini işe vermiş, kimseyle konuşmuyormuş. Bende Seung'u aradım, gel öğle yemeği yiyelim diye, o da başladı arkadaşını anlatmaya, bende dedim ki işte 'ben arkadaşını dinlemek için aramadım, tamam olabilir onlarda biraz dikkatli olsalarmış, ayrıca ben şuan üniversitenin kapısındayım. Hadi aşağı in de yemek yemeye gidelim.' Sonra 'İşte ne demek beni dinlemek istemiyorsun?' dedi, ben de öyle olmadığını şu an sadece farklı bir konu konuşmak istediğimi söyledim.

Neyse, sonra aşağıya indi ama meğersem kavga etmeye gelmiş. Pat diye kapıyı açtı ve direkt söylenmeye başladı, ben de dayanamadım ve bir noktada lafını kestim, o da arabadan ineceğim diye tutturdu, ben de arabayı sağ çektim indi. Sonra sakinleşsin ararım dedim ama şimdi telefonlarımı açmıyor, ayrıca evde de yok. Ne zaman gelir onu bile bilmiyorum."

"Dert etme, Felix'in ya da Jeongin'in yanındadır."

Minho merakla sordu;

"Bu Felix'in ikizi var mı?"

"Evet, ama gerçekten anlattığı bunca şey arasında ona mı takıldın?"

"İsmi ne?"

"Peter."

"Vay be Hyun, bizim pastacı hakkında ne kadar çok şey biliyorsun."

"Pastacıyı bırak da sen Seungmin'den ayrılsana kanka."

"Neyse ne ya, bu arada sen niye bunları soruyorsun Minho?"

"Geçen size anlattığım kardeşimin öğretmeni vardı ya."

"Bu sevimli olan?"

"Ya böyle tesadüf mü olur ya?"

"Demek ki oluyormuş da sen ayrılsana kanka."

"Hiç benzemiyorlar~"

"Efendim?"

"He-"

"Kim benzemiyor?"

"Şey- kimse- yani- yok- ya sen ayrılsana"

"YA NE ALAKAA BEN SEUNGMİN'E AŞIĞIM TAMAM MI? BENİ MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ RESMEN"

"Ya tamam be bi' şey demedik"

"Deme zaten"

Chan yavaş yavaş mayışmaya başlamıştı, bunu fırsat bilen Hyunjin hemen Minho'nun yakasına yapıştı.

"AŞIKK MI OLDUNN!!!"

"Lan bi' git işine ya"

"Ya Minho, bana güvenebilirsinn"

"Hıı aynen bak şuan nasıl güvendim anlatamam"

"Ya neden öyle dedin şimdi*

Minho içini çekerek Hyunjin'inin karşısına oturdu.

"Bilmiyorum Hyunjin kafam çok karışık yani bi' yandan onu çok seviyorum ama bi' yandanda ona layık olmadiğımı düşünüyorum."

"Lan neden ona layık olmayasın, taş gibi çocuksun MaşAllah Allah nazarlardan saklasın İnşAllah"

"O anlamda değil"

"E ne o zaman?"

"Yani o bir öğretmen hani sakın bir hayatı ve sevdiği bir kız ark-"

"KIZ ARKADAŞI MI VAR?!?!?"

Minho daha lafını bitiremeden aldığı bu soruyla yüzü düşmüştü.

"Yani varmış, eskiden"

"E niye üzülüyon şimdi yokmuş işte"

"Boşver abi ya of"

Minho kalkmaya çalışırken Hyunjin kolundan çekerek yerine oturttu.

"Devam et anlatmaya"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Panzehir;DenizanasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin