Derin Sular

61 6 4
                                    

İlk öncelikle herkese merhaba. Bu hikayeyi iki kişi yazıyoruz. Zaten hesapta da sadece ikimiz varız o zaman iyi okumalar diliyorum.(Sonradan üç kişi olduk)

Siyah saçlı genç memur silahını önünde iki eliyle sıkı bir şekilde tutuyordu. Karşışındaki sevdiği adamsa onu hatırlamıyordu. Sarışın oğlanın yüzündeki çizgi şeklindeki yaralardan kan, ağzındansa salyalar akıyordu. Aklı yerinde değildi kendisinden kokuyor ve karşışında duran gençten yardım istemeye çalışıyordu fakat ağzından akan salyalar yüzünden konuşamıyordu. Bu ikisi içinde bir kabustu. Polis elleri arasındaki silahı daha sıkı sıkarak geriye doğru adımlıyor ve bağıyordu ama bilmiyorduki karşışındaki çocuk onu duymuyordu. Her sabah yanına gülümseyerek gittiği oğlana şimdi silah tutmak, kendini ondan korumaya çalışmak onun için korkunçtu.

3 Hafta Önce

Genç doktor oturduğu sandalyede sırtını arkaya yasladı ve kafasını tavana doğru dikti. Sabahtan beri bu laboratuvardaydı. Bundan şikayet etmiyordu. Çünkü bilim insanı olmayı kendi istemişti. Küçüklüğünden beri hayalini kurmuş en sonunda üniversitede bu bölümü okuduğu için pişman değildi. Üniversite ona iyi bir arkadaş vermişti ve o arkadaş ise ona bir arkadaş daha vermişti. Bunları düşünürken
genç doktorun yüzünde bir tebessüm oluştu. Ve duruşunu düzeltti. Gözlerini önünde duran bilgisayarın ekranıyla buluşturarak nerdeyse iki saattir üzerinde çalıştığı makaleye son kez göz gezdirerek telefonu eline aldı. Saat geç olmuştu. Ayağa kalktı ve odasına doğru adımladı. İçeri girdiğindeyse beyaz önlüğünü kapının yanında duran askılığa astıktan sonra hızlı bir hareketle masasının üzerindeki kamerasını aldı ve hastaneden çıktı.

Oturduğu kayanın üzerinden kalktı ve kamerasını açmak için eline aldı. Kamerayı açmadan önce derin bir nefes alıp dalgalı denize bakıp gülümsedi. O gülümseme ile kamerasını açtı ve arkasını denize döndü. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı." Herkese merhaba ben Jeongin's Vlog'un sahibi Yang Jeongin. Şuanda Seoul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi'nin yakınındaki Kayalık Sahili'indeyiz." Bir anda etrafı göstermeye ve dönmeye başladı. Bir çocuk masumiyetiyle konuşmaya devam etti "Hey millet biliyor musunuz? Burada bir sürü denizanası var. Bence denizanaları çok güzeller. Onları gerçekten seviyorum" dedi ve kamerayı kapattı. Kalktığı kayanın üzerine geri oturdu. Oturduğu kayanın üzerinde bir süre daha denizi izledi. Yorgunluğu bütün vücudunda hissedince kayanın üzerinden kalktı. Yaramaz rüzgar, genç doktorun siyah saçlarını karıştırmıştı. Saçlarını düzeltirken denizin takip ettiği yolda aşağı doğru yürümüştü. Niyeti eve gitmekti. Ama farklı bir binanın önünde durdu. Her gün bu binanın önünden iki kez geçerdi ama içine hiç girmemişdi. Derin bir nefes aldı.

Merdivenlerden cıkarak binanın kapısının önüne geldi. Bedenini zile doğru çevirdi ve sürekli buralardan geçerken gördüğü fakat geçen hafta internetten tanıştığı genç modelin ismini aradı. "Seo Changbin" ismi okur okumaz kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Changbin onun geleceğini bilmiyordu. Hoş Jeongin'inde buraya geleceğinden haberi yoktu. Changbin tıpkı Jeongin'nin onu gördüğü gibi onu görüyordu. Fakat onu sokakta tanıyıp yazmamıştı. Onun vlog kanalını görmüş ve o andan itibaren onun tatlı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Jeongin'in fazla takipçisi vardı. Ama yinede onun mesajını görmüştü. Bunu sebebi belki de Changbin'inde mavi tiki olmasıydı.

Jeongin kapıda fazla beklemedi. Changbin otomatta onun sesini duyunca hızlıca kapıyı açmıştı. Jeongin dolu kafasıyla merdivenlerden çıkıyordu bir taraftansa sadece internette konuştuğu ve sokakta gördüğü gençle ilk defa yüz yüze konuşacak olmanın da heyecanı vardı. 3. kata çıkan son basamağı aştıktan sonra karşışında kapıya yaşlanmış pijamalarıyla saçları dağınık olan Changbin'i görünce istemsizce gülümsemişti. Anlaşılan birisini uykusundan uyandırmıştı. Gülümseyip kapıya doğru yaklaşmıştı.

-Uyandırmadım ya Seo?

Oğlan esnemişti.

-Yok yok ya ne uyuması sadece gözüm dalmış.

-Hmm belli oluyor da içeri çağırmayacak mısın?

-Aaa tabi ya bende ne unuttum diye düşünüyordum

Genç model konuştuktan sonra gerive doğru çekilip kapıyı sonuna kadar açtı. Jeongin içeri girerken Seo arkasından Jeongin'e bakıp eliyle salonu gösterdi. "Salonun güzelmiş" koltuğa otururken kurmuştu bu cümleyi. Changbin bu cümlenin karşışında gülümsedi.
-Bütün evim güzel. İstersen gezebilirsin.
-Buna şüphem yok zaten
Uzun bir sesizlik oluşmuştu. Bu sefer ise konuşmayı Changbin başlattı.
-Bir sorun mu var? Yani daha önce hiç böyle konuşmamıştık.
-Zaten o yüzden geldim. Aslında öğleden sonra gelecektim ama biraz işim çıktı.
-Balım... Ama başka bir sorun varmış gibi gözüküyor
-Sadece yorgunum
Jeongin bunu söyledikten sonra ayağa kalkıp hala ayakta duran gencin önüne geldi. Changbin hızlı bir şekilde gence sarıldı. Jeongin "iyi geceler" diyip gidecekti ama o an bunu düşünmedi ona sarılan bedene sarıldı. Changbin'in elleri Jeongin'in belini okşuyordu. Bu oğlanı rahatlatmıştı. Ayrıldıklarından sonra Jeongin "iyi geceler" diyip gitti. Changbin olduğu noktada öyle kalmıştı. Az önce neler olduğunu anlamamıştı. Ama kokusunu merak ettiği oğlanın kokusunu içine çekmek hoşuna gitmişti. Koltuğa oturduğunda Jeongin'in amber ve limon karışımı bir parfümü olduğu kanısına varmıştı.

Herkese merhaba ben Azura bu bölümü ben yazdım. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen fikirlerinizi söylemekten çekinmeyin. Teşekkürler

Panzehir;DenizanasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin