✯4

157 32 9
                                    

Toji Fushiguro, şafak sökerken yüzündeki gıdıklanmayla yavaşça gözlerini araladı. Karşısındaki ışık kaynağını, gözlerini kısarak algılamaya çalıştı ve bunun hala bir rüya olup olmadığını sorguladı.

"Capella?"

Kız işaret parmağını adamın dudağındaki yarada gezdiriyordu.

"Toji, epeydir bekliyorum. Öldün sandım."

Toji aniden doğrularak uyuyakaldığı koltukta dirseklerini dizlerine dayayıp ellerini yüzüne kapattı ve birkaç saniye kendine gelmeye çalıştı.

"Neden uyandın?"

"Benim... Gitmem gerek."

Adam ayağa fırlayıp kızı kollarından yakaladı.

"Hayır."

Sesi çok net ve kesin çıkıyordu.

"'Hayır' mı? Gitmem gerek diyorum!"

"Nereye gideceksin?"

"Dışarıya, diğerlerini bulmam gerek."

"Diğerleri? Diğerleri kim?"

Capella onun güçlü ellerinden kurtulmaya çalışarak yerinde debelendi.

"Diğer düşmüşlerin. Ah, bırak diyorum." Geri geri giderek koltuğa düştüğünde Toji'nin dengesini kaybedip üzerine düşmesine ramak kalmıştı. Adam ellerini koltuğun iki yanına koyarak düşmesini engelledi ve doğrulmadan doğruca kızın gözlerine baktı.

"Düşmüşler mi?"

"Gitmeme izin ver!"

"Yoksa?" dedi alayla sırıtarak.

"Zor kullanmam gerekecek."

"Hmm," kollarının altından sıvışmaya çalışan küçük bedeni tuttu ve yeniden koltuğa itti. "Her şeyi açıklarsan, sana yardım edeceğim."

"Buna gerek yok."

"Öyleyse hiçbir yere gitmiyorsun. Burası bile senin için yeterince tehlikeli-"

Toji sözünü bitirmeden Capella'nın gözleri sadece bir saniyeliğine parladı ve adamın bedeni üzerine yığıldı.

"Üzgünüm, çok konuşuyorsun."

Capella vakit kaybetmeden kolayca Toji ve koltuk arasından sıyrılıp kocaman evin altını üstüne getirmemeye gayret göstererek, ki pek de başarılı olamamıştı, üzerine giyebileceği farklı şeyler aramaya başladı. Deli gibi parladığının, Tojiyle arasında dağlar kadar fark olduğunun ve çok kolay göze çarpabileceğinin farkındaydı. Ve burada ne kadar "insan" olduğunu ya da dışarıyı bilmiyordu. Aynı zamanda diğerlerini nasıl bulacağını da...

Üzerine kendisine çokça büyük gelen bir kaban giyerek yakalarını kaldırdı. Boynuna doladığı atkıyı gözlerine kadar çekti ve aynı şekilde şapkasını indirdi. Bunları tam olarak nasıl kullanacağını anlaması ise en iyi ihtimalle yarım saatini götürmüştü. Güneş neredeyse doğmak üzereydi ve o ancak kendini pencereden atabilmişti. Evet, birçok kapıyı açmasına rağmen bodrumu, mutfağı, çatı katını, kıyafet ve banyo dolaplarını bulmuş fakat dışarı açılan kapıyı bir türlü bulamamıştı.

"Yüce yıldızlar adına, nefessizlikten öleceğim!"

Kimsenin olmadığı sokaklarda yürürken arada bir yerden aldığı karları kabanının içine atıyordu fakat tek yaptığı kendini ıslatmaktı. Neredeyse bir saat yürüdükten sonra sonunda insan görmesiyle birlikte kendisine en yakın elektrik direğine doğru yalpalayarak ilerlemiş, olabildiğince arkasına saklanmıştı.

Kendisi gibi kıyafetler giyen birisini görmesiyle kıyafet seçiminde doğru kararı verdiğini düşünerek rahatladı ve Toji gibi biri olduğunu düşündüğü insanın ne yaptığını anlamaya çalıştı.

Adam evin yanındaki garajını açarak arabasına binip arabayı çalıştırdığında hızla Capella'nın yanından geçerek yoluna devam etti. Kız korkuyla geriye adımlamış fakat etekleri yerlere sürünen kabana takılıp kalçasının üzerine düşmüştü.

"Ah! Yeter bu kadar." Ağlamak üzereydi fakat ağlamak istemiyordu.

"Toji'den ne kadar uzağım?"

Geldiği yola baktığında bu hiçbir şey anlam ihafe etmiyordu çünkü pek çok yerde sağa ve sola dönerek yönünü kaybetmişti.

O ayağa kalkıp toparlanmaya çalıştığında başka bir garaj kapısının açılma sesini duydu ve üzerindeki kıyafetler el verdiğince koşmaya başladı.

Nereye gittiğini bilmiyordu, sadece içindeki ses nereye gitmesini söylerse o yöne gidiyordu. Ve sonunda döndüğü bir virajdan sonra sokağın diğer ucunda dikilen beden alev saçan gözlerle kendisine koşmaya başladı.

Capella onu tanıdığından kıpırdamadan kendisine gelmesini bekledi. Karşısında diz çöken beden bir şeyler söyleyerek bedenini sarsmaya başladığında kız, yorgunlukla gözlerini kapattı ve bir saattir bastırmaya çalıştığı korku duygusunu daha fazla tutamayarak gözyaşlarını serbest bıraktı.

"Hayır hayır, ağlama. Gitmemiz gerek."

Capella başını iki yana salladığında bere daha fazla dayanamayarak intihar etmiş, yerle buluşmuştu.

"Üzgünüm. Beni geride bırak ve git."

Toji kızın dramatik çıkan sesiyle yüzünü buruşturdu. "Ne saçmalıyorsun?"

"Ben... Daha fazla yürüyemem."

"Pekala, yan sokakta arabam var. Oraya kadar yürüyebilir misin?"

Tekrar reddeden bir cevap aldığında sesli bir nefes verdi. Kızı burada bırakamazdı. Araba yakın olsa da içinde korkunç bir huzursuzluk vardı ve bir saniye yalnız bıraksa bile başına bir şey gelecek gibi hissediyordu. Bu yüzden yerdeki bereyi alıp kızın kucağına bıraktı ve kollarını onun minik bedenine dolayarak ayağa kalkıp arabasına ilerlemeye başladı.

"Tanrım... Kesinlikle yüz kilodan daha ağırsın."

~

Sukuna'nın kral olduğu bir kitap yazsam kaç kişi okur hesaplamaya çalışarak bölümü yazdım.

-black-

Capella ✯ F. TojiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin