Ben bir ajanım (2)

68 5 9
                                    


Berk için koltuğa yatak kurdum ve gece oldu. Uyuyamadım... Ardanın sağı solu belli olmaz... Berk acaba uyumuş mudur? Hafifçe seslendim. "Berk uyudun mu?" "Hayır. Hem sen neden uyanıksın prenses?" -prenses- bu hoşuma  gitti. "Uykum gelmedi daha." "Yarın okul var. Uyumalısın.Ne zaman korkarsan benim burada olduğumu hatırla." Gülümsedim. "Rahatladım... Sağ ol." "Amacım buydu zaten. İyi uykular prenses." "İyi uykular prensim." 



Hmm sabah olmuş. Gözlerimi hafifçe açıp esnedim. Berk çoktan uyanmış telefona bakıyordu. Yine. "Günaydın Berk" bana dönüp "Günaydın prenses" Saate baktım ve bakmaz olaydım okula çok az bir zaman kalmış... "Alev sen kıyafetlerini giy, çıkalım. Okulda kahvaltı yaparız." "Tamam, hemen hazırlanıyorum." ve bir kaç dakikaya hazırlandım. Siyah bir etek, üstüne beyaz bir gömlek, kızıl saçlarıma da dağınık bir topuz yaptım. Yüzüme makyaj yerine nemlendirici ve bakım ürünleri kullandım. Sonra odadan çıktım. Koltukta telefonuyla beni bekleyen Berke döndüm "Nasılım?" Berk bana bakıp gülümsedi "Güneşten daha parlak, Aydan daha güzel." Yanaklarımın kızardığını hissettim.

Berkle dışarı çıktık. Arabasının kapısını açtı ve bindik. Bir süre sessiz kaldık sona Berk "Bir ara sınıfta hasta olduğunu söyleyerek çıktın. O zaman da mı Ajanlık görevine gittin? "Iııı... Şey... Belki olabilir." cidden unutmamış. Halbuki o zamanlar beni umursamadığını sanıyordum... ve okula vardık. Berkle okula ilerlerken bir pankart dikkatimi çekti. Bu gün saat 18.00 da sınıf öğretmenliği rehberliğinde öğrenciler pikniğe götürülecek. "Bizim sınıf hocası emekli olmuşu değil mi?" diye sordu Berk. "Evet. Acaba yeni sınıf hocamız kim? Sınıfa çıkmadan Neslihan Hocaya uğrayalım o bilir." "Olur." beraber Neslihan hocanın odasına girdik. "Hoş geldiniz gençler. Sorun nedir?" diye gülümseyerek karşıladı... "Acaba bizim sınıf hocamız kim?" Hoca bir dosya eline alıp inceledi. "Sizin sınıf hocanız... Ateş... Evet Ateş Hocanız." Dur ne! Bu nasıl olabilir? Bu... bu bizi kaybeder benden söylemesi. "Peki hocam. Sağ olun." Berkte benim kadar huzursuz olmuştu bu duruma. Beraber sınıfa çıktık. Berkin kankaları Berki görünce yanına geldiler. "Naber kanka?" Berk ciddi bir tavırla "İyi." deyip yerine geçti. Ben de onun hemen arkasına. Tesadüfe bak ilk dersimiz Geometri.


Öğretmenler zilinin çalmasıyla Ateş hoca sınıfa girdi. Her zaman ki gibi siyah ve soğuktu. Yok yok gerçekten simsiyahtı. Siyah gömlek, siyah kumaş pantolon, siyah spor ayakkabı. Tek siyah olmayan şey metal renkli saatiydi. "evet gençler Günaydın. Biliyorsunuz bu gün saat 18:00'da pikniğimiz olacak. 16:30'da evlerinize gideceksiniz. 18:00'da burada bulunun. Ondan önce bu dersimizde sözlü yapacağım." Sırıttı. Of ya gıcık hoca! Sözlü nereden çıktı. Umarım ilk beni kaldırmaz. "Evet...m Gel bakalım Oğuz." Oh ben bu sefer şanslıyım. "Tahtadaki üçgenin alanını bul." "Tahtadaki üçgenin alanını bul." Çocuk zekiydi, bence yapabilir. Tahtaya işlem yaparak "12 mi?" Hoca tahtaya bakıp "Hayır. Yaptığın işlemler tamamen gereksiz." Sınıfın zekisi yapamadı. Benim için bir sela lütfen. Ateş hoca gözlerini sınıfta gezdirdi ve yeni gelen kızı seçti. "Kayra öncelikle sınıfa hoş geldin çözmek ister misin soruyu?" ister miymiş hanımefendi bize böyle sormuyor, yeni gelen kıza soruyor. "Olur Hocam." Bence yapamaz. Tahtaya bakıp birkaç işlem yapıp "8" dedi.  Sonra hoca tahtaya bakıp "Hmm Doğru aferin Kayra." Nasıl ya! Nasıl doğru yapabilir? Ateş Hoca da doğru yapınca tebessüm etti aman ne tatlı aman. Ateş hoca sandalyesine oturdu ve "Evet gençler bunlar beceri temelli sorulardı. Şimdi biraz daha yeni nesil çözelim. Gel bakalım berk." Berk doğru yapabilir mi ki?... Bilir ya zeki sevgilim yapar ya. Berk tahtaya gelip soruyu inceledi sonra biraz düşündü ve hiç işlem yapmadan cevabı söyledi "6" dedi. Hiç işlem yapmadı acaba doğ- "Evet doğru." Ateş hoca Berk'e dönüp bu cümleleri kullandı. Sanki doğru yapmasını beklemiyor ya da istemiyor gibiydi. Berk yerine otururken ona bakıp "Sırrını hemen paylaşıyorsun Berk!" sordum.Elini başıma koyarak "Her zaman..." deyip gülümsedi ve sonra sonradan yerine oturdu.


 O kızdan sonra içime buz serpilmiş gibi ferahladım. Ateş hoca etrafa göz gezdirdi tekrardan ve "Kendisinin yapabileceğini sanmıyorum ama... Alev gel." Dur ne! Ben? Benim yapabileceğimi düşünüyormuş. Tahtaya doğru ilerledim ve dönüp "Yanılmaya hazır olun hocam." dediğimde sırıttı. "Tabi Alevciğim sen doğru yaparsın da ben hazır olmaz mıyım hiç?" Soruya baktım da bu ne! Herkese üçgen, kare bana niye beşgen? Hangi kenarını bulayım ben? Neyse bir kenardan başlayalım bakalım. Tamam bu 9 bu da 12 bu da 12.... eee hepsi 12 bunların? Ateş Hoca bir yandan "12 nereden çıktı?" diye sormasın mı? "Hocam işte x'i 8 buldum?" Hoca gülümsedi "Peki. Devam et." 5 tane 12'yi çarparsak 60, evet 60. "Hocam 60." "Üçgenin alanı 8 iken Beşgen'in alanı nasıl 60 oluyor Alevciğim?" Harbi nasıl oluyor Alev? Hoca sandalyesinden kalkıp "Tamam Alevciğim uğraşman yeterli." diye güldü. Offf rezil oldum şimdi sınıfa... 


Birkaç saat sonra...    


"Evet gençler verdiğim soruları çözmeyi unutmayın, görüşmek üzere." diyerek Edebiyat Hocamız Kader Hoca dersimizi bitirdi. "Sonunda okul bitti." Berk gülümsedi "Okul bitti ama birkaç saat sonra okul pikniği başlıyor biliyorsun." Derin bir iç çektim "Bilmez olur muyum hiç? Çok yorucu olacak." Berkle beraber böyle yürürken Berk "İstersen piknikten sonra bize uğrayabiliriz. Merak ediyordun sen." Evet gerçekten de merak ediyordum bu yüzden Berk'in teklifini kabul ettim. "Çok sevinirim. Olur." ve yollarımız ayrıldığında evimin  yakınlarındaki Süper Markete uğradım. Tatlı yapacağım için tatlı malzemeleri satılan reyona  gittim. Süt, sos, damla çikolata aldıktan sonra kasaya ilerledim ve orada Kayrayı gördüm. Yanında bir adam vardı. Gençti, sanırım sevgilisi idi. Dikkat ettiğim diğer şey ise o adamın Kayra'nın elini sıkıca tutmuş olması idi. Hayır, hayır normal sevgililer gibi değil öfke ile tutuyordu. Kayra da sırayı beklerken çok mutsuzdu hatta ağlayacak gibiydi... Bu adamda bir şeyler var. Kayra onunla mutlu değil bunu rahatlıkla görebiliyor, anlayabiliyordum. 

Piknikte Kayra ile konuşurum şimdi eve geçeyim. Malzemeleri mutfağa bıraktım. Ve biraz uzandım. Taki 5 dakika sonra zil çalana dek. Kapıyı açtım karşımda kargocuyu görünce şaşırdım. Ben hiç bir şey sipariş etmedim ki "Alev Uçar?" Gözlerimi kapatıp açtım. "pardon sanırım bir yanlışlık oldu. Ben hiçbir şey sipariş etmedim." Adam kağıda tekrar bakıp "Bu kargoyu size getirmem istendi. Lütfen şurayı imzalar mısınız." Uzattığı kağıdı alıp imzaladım ve kargomu aldım. "Sağ olun. İyi günler." dedim ve kapıyı kapattım. Acaba kim aldı? Kutunun kapağını açtım. Ve... Bu ne! Hayır bu olamaz! O gün... kolumu kestiği bıçak... Tam karşımda ve yanında bir not var. "Bu anı tekrar yaşamak ister misin?" fark etmeden gözümden bir yaş döküldü... Off yeter artık! Bırak artık beni, bırak! Bıçağı elime aldım. Her zaman yenilen, ezik düşen ben oldum. Ama yeter! Bana yaşattıklarının aynısını yaşamaya hazır ol Arda... Hazır ol!    


Ateş'in Alev'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin