Watering the wilted flower

199 32 13
                                    

"Han Jisung, iyi misin?!"

- 🌂 -

Jisung gözlerini acilde açtığında, onu karşılayan Yongbok'tu. Buraya kadar gelmişti anlaşılan, teşekkür etmemek için konuşmama kararı aldı.

Yongbok konuşacaktı ama, sinirli ifadesiyle sordu. "Ne diye yemek yemiyorsun?"

"Sana ne? Gitseydin ya!" Jisung her zamanki çirkef ifadesini takınınca, Yongbok ona merhametli yaklaşmanın nasıl da saçma olduğunu düşündü. "Bıraksaydım da geberseydin orada. Neyse, ye şu yemeği."

Yanındaki tepsiye baktı Jisung, sonra başını çevirip, "yemeyeceğim," dedi.

"Yemezsen ölürsün!"

"Neden umrunda ki?! Biz artık arkadaş değiliz. Evet, bıraksaydın da geberseydim orada."

"Geberemezsin ama! Yaşamak zorundasın Han Jisung!" Yongbok gencin saçlarını kavrayıp, kaşığı kaseye daldırdı ve zorla yedirmeye çalıştı, ama Jisung keçi kadar inattı, o da Yongbok'un saçlarını kavrayıp uzaklaştırmaya çalıştı.

Güçsüzdü yine de, güçsüz olduğu için canı yanmadı gencin. Bir daha kaşığı zorla ağzına götürürken bağırdı. "Evet biz arkadaş değiliz ve ben senin yüzünü yumruklamak istiyorum! O yüzden geberemezsin, güçlen ve benimle adam gibi kavga et!"

Gözleri doluyordu Yongbok'un, aynı şekilde Jisung'un da. Isteksizce kabullenip bağırdı. "Saçımı bırakmazsan yemem!"

"Önce ye."

"Önce saç!"

"Önce yemek!" Yongbok'un bağırmasıyla onun uzattığı kaşığı eline aldı ve doldurduğu kocaman pilavı tıktı ağzına. Bununla beraber Yongbok da onu bıraktı.

Bu sefer Jisung'un gözleri doluyordu. Hızlıca yemeği bitirmeye çalışırken izinsizce firar etti gözyaşaşları yanaklarında süzülerek.

Şimdi kendini kötü hissediyordu Yongbok. "Niye ağlıyorsun? Kendin ettin kendin buldun."

"Sen ne diye ağlıyorsun?" Evet, Yongbok da ağlıyordu. Komik ve utanç vericiydi aslında, ama ikisi de bunu hastaneden çıktıklarında fark edeceklerdi.

O anın büyüsüyle gardını indirdi ve kızgın, kırgın bir şekilde konuştu Yongbok. "Jisung, sen zaten o kadar güzelsin ki. Ne diye hala zayıflamak istiyorsun? Beni kıskanman saçma, kendin diyorsun bana fahişe diye. Kiminle çıkarsan çık, vücuduna dokunurken beğenmediği bir fizikten ziyade, 'en azından bir fahişenin vücudu değil' diye düşünecek. En azından ikimizi de tanıyan herkes için durum böyle. Sen bakma milletin beni altına almak için kıçını yırttığına, hiç biri sevmek istemiyor."

"Sevmek isteyen biri vardı."

"Evet, ben de alıştım kullanılmaya. Beni seven birini sevmek istedim, ama yanlış bir tercihti. Yanlış adamı seçtim, ve diğer adama yanlış bir şekilde umut verdim. Sen de Minho hyunga aynısını yaptın, şimdi ne hissettiğini bilmiyorum ama onu geri kazanmak istiyorsan öncelikle güvenini kapanmalısın. Kendini aç bırakıp bir köşede ölüp gidersen, ona yaptığın şeyi telafi edemezsin. Minho hyung benim gibi biri yüzünden harcamaman gereken, iyi biri."

TROUBLEMAKERS/ STRAY KIDSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin