bölüm sonu notunu okumanızı rica
ediyorum, iyi okumalar.
Aptaldım.Aptal tanımının ta kendisiydim ve rezil olmakta da üstüme yoktu.
Yaşamımda edindiğim tecrübeler sayesinde bir yere kadar olabilecekleri tahmin edebiliyor, tahminlerim doğrultusunda kendime yol vermeye çalışıyordum. İşe yaramıyordu tabii ama en azından vicdanımı bir şeyler başarma konusunda rahatlatıyordu.
Bugüne kadar beslediğim tüm duygular, hayalini kurduğum tüm güzel olaylar bir şekilde gerçekleşmeyeceğini bana belli etmiş ve hayatın gerçeklerini suratıma vurmuştu. Ben mi çok uçuk hayaller kuruyordum yoksa sadece ben miydim bu denli bahtsız olan?
Yeonjun hyung'a karşı hissettiklerimin bir bahanesi veya açıklaması yoktu, zira ben de bilmiyordum. Sadece nasıl hissetmek istiyorsam öyle hissetmiş, nasıl davranmak istiyorsam öyle davranmıştım. Ve sırf kendim olduğum ve kendimi kısıtlamadığım için sorguya çekilmek beni rahatsız ediyordu.
Ben de bir insandım, yaptıklarım veya hissettiklerim konusunda birine açıklama yapacak değildim.
Zaten istesem de şu an söyleyebilecek bir şeyim de yoktu, rezilliğin verdiği o mide bulandırıcı hissi doruklarıma kadar yaşıyor ve soğuk soğuk terliyordum. Düşündüğümün aksineydi meğer her şey, sevmek o kadar da iyi hissettirmiyordu.
Resmen birini sevdiğim için kendimi suçluyordum.
Gerçi şu anki olay biraz daha farklıydı, o ayrı konuydu.Üzerimde bir cevap almak amacı ile bekleyen gözler olduğunu fark etsem de kımıldamadım. Bir bakıma haklı olarak ağzımdan didik didik aranan mantıklı cevaplara karşın tek kelime etmeden sustum.
Bu evi terk etmeliydim, en acilinden hem de.
Gergin olan ortamı dolaylı olarak daha fazla geriyordum. Gerilen tek şey ortam olmamakla birlikte, önümdeki beden de gözle görülür şekilde geriliyordu suskunluğum karşısında.
Gözlerim anlık olarak kapının hemen arkasındaki askılığa kaydığında üzerinde gördüğüm kalın ceketim ile bakışlarımı tekrar yere indirdim. Ağzımı bir şey demek ister gibi açmanın tek sebebi karşıdaki kişiyi az da olsa rahatlatmaktı.
Ani gelen hırs ile bir anda kapıya doğru koşmuş ve elime aldığım ceket ile hışımla odadan ayrılmıştım.
Arkamdaki beden bu ani kaçışımı fark ettiği anda olayın farkına vararak hemen yataktan kalkmış ve durmam için arkamdan seslenmişti.Odadan çıktıktan sonra biraz olsun onu yavaşlatmak için hemen açtığım kapıyı tekrar kapatmış, evin kapısına yönelmiştim.
Koşarak açtığım çıkış kapısının önünde duran ayakkabılarımı aniden ayağıma geçirerek tekrar arkamdaki demir kapıyı kapatmış ve merdivenlere atmıştım kendimi.Ne kadar hızlı indiğimi o an kendim bile kavrayamadım, indiğim her bir basamak sanki beni daha da yavaşlatıyormuş hissine kapılmamı sağlıyor, ikili ikili inmeye başladıktan sonra, üçlüye geçiş yapmama sebep oluyordu.
Hemen üst kattan aynı şekilde hızla inen bedenin varlığı yüzünden gerginlik kat sayım bir anda iki katına yükselmiş ve istemsiz olarak hızlandırmıştı ayaklarımı.
Sonunda zemin kata ulaştığımda o daha son merdivendeyken apartmanın kapısını açıp arkamdan kapatarak kendimi sokağa atmıştım.
Deli gibi koşuyordum.
Hava karanlık olduğundan açık olan sokak lambaları yolumu aydınlatıyor, nereye gideceğime karar veremesem de ölesiye bir hızla koşarken önümü görmemi sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nervous, yeongyu
Romanceaynı yürek, farklı inançlar; belki de uzakta aradığım sensindir.