Ilık bir sonbahar günü, rüzgarın usulca teninizi okşadığı sabah saatleri kesinlikle yürüyüşe çıkmak için en doğru zamanlardı. Güneşin ışığını korkusuzca etrafa saçtığı anlarda ortak fakülte binasının önünde toplanan gençlerden birisiydi Jaeyun da. Her ne kadar kendisi de dün akşam yaşanan şeyler yüzünden uykusunu tam alamamış olsada, yanında uyuklayan Riki'yi azarlamakla meşguldü.
İkilinin ufak ufak atıştığını gören Heeseung'un yüzüne ufak bir tebessüm hakim oldu ve yanlarına adımladı. "Ohoo ooh! Sabah sabah ne bu enerji?"
Yanlarına ulaşan bedenin gülüşü hemen iki gence ulaşırken, Jaeyun'un çektiği saçını ondan kurtaratak dudaklarını araladı. "Jake hyung kendisi de uyumamış dün, beni azarlıyor! Neymiş efendim; hep geç yatıyormuşum, ne kadar uyursam uyuyayım uykumu alamıyormuşum, çok sorumsuzmuşum, benden öğrenci olmazmışta falan feşman!"
Riki'nin sözleriyle kaşları çatıldı kahve saçlının. "Hey hey! Hyung abartıyor, bunların yüzde doksanını söylemedim bile!" Aynı hızda kaşları çatıldı Riki'nin de.
"Ne demek söylemedim? Şaka mısın oğlum sen!!"
"Güzel mi güzel sohbetinizi böldüğüm için özür dilerim arkadaşlar ama dün konuştuklarımızı unutmamışsınızdır umarım." Yanlarına ulaşan siyah saçlı beden ile ikili tartışmayı bırakırken, Heeseung bıkkınlıkla göz devirdi. "Unutmadık Jay, bunu dün geceden beri yüzüncü kez söyleyişin nasıl unutabiliriz ki!"
Dün gece herkes grupta toplanıp gezi boyu neler yapacaklarını konuşmuştu. Kimisi yeni yiyecekler deneyeceklerinden, kimisi günün hepsini gezerek geçireceğinden bahsetmişti. Bazıları da tam zıttı tüm gün yatacaklarından. Jay ise Jungwon ile artık konuşmak istediğinden, aralarını düzeltmek istediğinden bahsetmişti. Zaten isteyerek ayrılmamıştı ondan, her geçen gün de daha fazla acı çekiyordu. Ve neredeyse bir yıldır göremedikleri bir şey fark etmişti; İletişim.
Aslında, durum Riki ve Sunoo içinde benzerdi hemen hemen. İki ilişkide de iletişim eksikliğinden kaynaklanan bir ayrılma gerçekleşmişti. Biraz kafalarını kullanıp konuşsalardı, belki de şu an hala birlikte olacaklardı. Bunu düzeltmenin yolu da iletişimden geçiyordu. Eğer düzgünce konuşmazlar ise, hiçbir şeyi düzeltemeyeceklerdi.
"Günaydın çocuklar, hepiniz biraz yaklaşabilir misiniz lütfen? duymanız daha kolay olur." Bay minseol'un sesi bahçede yankılandığında öğrencilerin hepsi servise doğru ilerlemeye başladı. Jay çekingen adımlarla ilerlerken dudağını ısırmakla meşgüldü. Gerginlikten kafayı yemek üzereydi. Gerçi, kim gerilmezdi ki? Hiç iyi ayrılmadığınız eski sevgilinizle aylar sonra ilk defa konuşmaya çalışacaktınız. Üstelik bahsettiğiniz kişinin sizin hakkında düşündükleri de mide bulandırıcı seviyedeydi.
Yanındaki siyah saçlıya nazaran daha rahat bir tavır takınmıştı Riki, her ne kadar içi içini yiyor olsa da. Bir kaç gün önce Sunoo ile iletişimleri hiç hayal edemeyeceği bir seviyeye yükselmiş, üstüne üstlük sarılmışlardı. Kampüste karşılaştıklarında birbirlerine sundukları ufak tebessümlerden bahsetmiyorum bile. Bu kadar şeyin üstüne, nasıl davranmalıydı? Nasıl bir yaklaşımda bulunmalıydı? Bu sorular dün geceden beri kafasında dönüp duruyordu. Araları elbette ki tamamen düzelmemişti fakat kesinlikle bir ilerleme vardı. Ve bu yumuşamayı olabildiğince değerlendirmesi gerekiyordu. Kafasında belirli bir plan yoktu. Eh, zaman her şeyin ilacı derler hep. Belki de bunu da akışına bırakıp zamanın bir çözüm bulmasını bekleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
class fight | sunki
Fanfic✩ Gururuna yediremiyordu hisettiklerini Riki. Her ne kadar ömür boyu unutamayacağı yaralar açan ve dibine kadar acı çekmesini sağlayan geçmişinden nefret etmeye çalışsa da olmuyordu. Sunoo'nun bu gece gelmesini istiyordu, her şeyini ona vermesini. •...