Jisung kursa gidecekti. Minho' yu gözlemleyecek, bir değişim olup olmadığını anlamaya çalışacaktı. Fakat Minho duygularını pek paylaşmadığından dolayı ne kadar kolay olurdu? İşte orasını biz de bilmiyoruz.
Her gün yaptığının aksine Jisung alarmını hiç ertlemeden kalkabilmişti bu sefer. Minho' nun onu sevdiği düşüncesi, onu canlı ve dinç tutuyordu. Aynanın karşısında boş boş bakıp durduğunu fark etti sonra soğuk suyla yüzünü yıkadı. Kendi kendine "hayır Jisung, cıvıtmamalısın. Minho' ya layık olman gerek." dedi. Damarlarındaki kana kadar işledi suyun soğukluğu. Kendine gelmesi için kahveye filan ihtiyacı kalmamıştı, çünkü artık Minho vardı.
Jisung hızlı ama rahat olan adımlarla evinden çıktı. Bugün yürümek istemişti canı. Kolunda spor çantası, aklında Minhosu vardı.
Minho
Kaç senelik ilişkim bitti. Normalde üzgün olmam ve alkole tutunmam gerekirdi, yani sanırım.
Ancak aksine, üstümden yük kalkmıştı. Artık aklımın ucundan bile geçmeyen saçma sebeplerden dolayı beni suçlayacak kimse yoktu hayatımda. Kıdemlilerimden işitmediğim azarı rastgele birden çıkıp gelen o kızdan işittim.
Kalp bu, katlandım zamanında; fakat yine de kalp bu, kırıldı zamanla. Şimdi duygusal boşlukta değilim. Onu dolduran birisi var, ama hala eksiğim.
Jisung... Sadece sıradan bir öğrencim olmasını isterdim. Onu özel kılan bir şey var. Ne olduğunu ben de bilemiyorum. Ama var işte... O kız bütün sevgimi ve hevesimi alıp götürmüştü yıllar içinde. Jisung ise ilk günde geri getirdi bütün arzularımı. Fark etmem nasıl bu kadar uzun sürdü? Kendime gerçekten çok kızdım.
O da hoşlanıyor muydu benden? Yoksa sadece hayalimin gelip geçici bir parçası mıydı? Emin olmam gerekiyordu. Çünkü ondan sadece o kızın saçma sapan cümleleri yüzünden meydana gelen hırsımla hoşlandıysam insanları kullanıp atan adi bir şerefsiz gibi hissederim. Gerçekten onu sevdiğimi kendime kanıtlamam gerek. Eğer gerçekten onu sevdiysem, hiç düşünmeden açılacağım.
Jisung çantasını aralarında çöp olan pis bankın yanına koymuş, patenlerini giymek için ayakkabılarının bağcığını açacaktı. O sırada Minho yanına geldi. Jisung' un ince el bileğini sıktı.
Jisung: Bir sorun mu var?
Minho: Gelmen gerek.
Jisung yaptığı(?) büyüden dolayı Minho'nun bir anda o soğukluğunu bırakıp yumuşacık olmasını beklemişti. Fakat Minho' nun ne mimiklerinde bir değişim vardı, ne de tavırlarında. Jisung biraz üzülmüştü açıkçası. Sorusunu Minho' nun duymadığını var sayarak yineledi.
Jisung: Bir sorun mu var Minho? Nereye gidiyoruz?
Minho: Patronumla konuşacağız.
Jisung: Neden ki?
Minho: Bilmem gidince görürsün.
Jisung...
Lan patron filan diyor bu amk. LAN ACABA DÜNKÜ OLAYDAN DOLAYI ŞİKAYET Mİ EDECEK BİZİ. YA ATILIRSAM, YA BENİ KOVARLARSA?
Minho' nun zihninde bir kara leke gibi kalmak istemiyorum. İstediğim tek şey sevgisiydi. Ona erişemeden ölemem. Sanırım yolun sonuna geldim. Götüm titriyor resmen. Hayatımda bu kadar strese girdiğimi hatırlamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ICE PRINCE | minsung
Fanfiction"Buzun üstüne çıkmak benim üstüme çıkmaya benzemez Jisung, kayar düşersin." Duygularından emin olamayan bir buz pateni öğretmeni ve öğrencisinin dolu kadar sert, kar kadar yumuşak ve sahlep gibi iç ısıtan aşklarının hikayesi. !!YENİ BAŞLADIK YAZM...