Jisung: Ne yaptık şu paten işini, gideceğiz değil mi?
Felix: Hyunjinim dedi ki biz de çift olarak öğrenebilirmişiz. Geçerken seni de alırız.
❄❄❄
Adamı göreli sadece 2 gün oldu. Jisung'un rüyalarına akın ediyor, ona başka şey düşündürtmüyordu. Henüz sadece ismini bildiği çekici bir adam için buzun üstünde durmayı öğrenmesi gerekiyordu.
Jisung
48 saattir onu görmüyorum ve Lee Minho kafamın içinde adeta patinaj yapıyor. Daha tanışmıyoruz bile. Demek ki tanısam fena halde takacağım kafayı. Onu boşvermek için kendimi zorluyorum ama kalbim beni reddediyor "OLMAZ!" diye bağırıyor. Aklımdan çıkarmak istiyorum ki çıkarırsam kocaman bi duygusal boşluk yaşarım. Yanımda olmasını filan geçtim, varlığını bilmek bile bana hoş geliyor.
İyi güzel de bir şeyleri kafaya taktığımdan şüphelenirlerse sıçtım. Felix beni sorularıyla boğar. Ama ben Felixin sorularında değil, Minho'nun kollarının arasında boğulmak istiyorum...
Minho
İşe gitmek için artık beni üşütmeyen bir sabaha uyanmıştım. Telefonumu kontrol etmek için elime aldım. Almaz olsaydım. Birisi instagramda bütün postlarımı beğenmiş. Kim olduğunu merak ettim ve hesabını incelemeye başladım.
Dürüst olmak gerekirse stalk dışında her konuda iyiyimdir. En azından öyle söylerler. Şahıs bir yerden tanıdık geliyor... Anımsayamadım. Takıntılı eximin fake hesabı gibi de durmuyor. Han Jisung, Han Jisung...
Bu ismi daha önce duymadığıma gerçekten çok eminim. İyi de o zaman kim bu? Enayi, işsiz güçsüz ve hayatsız birisi gibi duruyor. Tamam, bütün postlarımın beğenilmiş olması egomu tatmin etmiş olabilir. Her neyse, bunları düşünmeye ne mecalim var ne de zamanım. Patronum bana zam karşılığı özel ders yazmış. Bir de hayatında patenin p'sini ağzına almamış insanlara ders verecekmişim. Gülünç. Artık GERÇEKTEN işe gitmem gerekiyor.
❄❄❄
Jisung paten salonuna girer girmez gözleri daha önce etrafı hiç taramadığı kadar hızlı taradı. Ortalarda Minho filan yoktu. Patenlerin durduğu dolaba doğru giderken bile onu arıyordu.
Kendi ayağına uygun patenleri alıp hızlıca pistin kenarındaki banklara oturdu. Hemen yanında kuzeni ve biricik sevgilisi vardı. Felix' in patenlerini Hyunjin bağlıyordu.
Dışarıdan her ne kadar ilişki sevmiyor gibi görünse de gözlerinin derinine inildiğinde imrenme duygusunun gömülmüş olduğu görülebilirdi. İnkar etmiyorum. Fazlasıyla kıskanıyordu. Onun patenini giydirecek kimse olmadığı için kendi başının çaresine bakmak zorundaydı. Patenin bağcığını açtı ve yere koydu. Ayağını ne kadar zorlasa da giyemedi.
Patenle uğraşırken kendi ayaklarının yanı başında dikilmiş duran bir çift bacak gördü. Duraksadı ve yavaşça kafasını kaldırdı. Lee Minho kanlı canlı karşısındaydı. Sapasağlam. Adamın havası sokakta üşümediği kadar üşütüyordu. Saçları ise hala alev alevdi. Kollarını kavuşturmuş, yarı sırıtarak onu izliyordu.
Alaycı bir biçimde alkışladı ve "Çabalarını takdir ettim." dedi. Bir dizini yere koydu. Jisung' un ince ayak bileğini kavrayıp tek hamlede pateni giydirdi. Jisung çok şaşırmıştı. Hiç beklemiyordu adamın birden karşısında belirmesini. Ve o çok imrendiği hareketi yapmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/362365014-288-k720041.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ICE PRINCE | minsung
Fanfiction"Buzun üstüne çıkmak benim üstüme çıkmaya benzemez Jisung, kayar düşersin." Duygularından emin olamayan bir buz pateni öğretmeni ve öğrencisinin dolu kadar sert, kar kadar yumuşak ve sahlep gibi iç ısıtan aşklarının hikayesi. !!YENİ BAŞLADIK YAZM...