Hai Chuuya-kun,
Bu gün dün Atsushi'nin dediği gibi sizin oraya çalışmaya geldik. Dördümüzü birden göndereceğini söyledi Mori. Hazırlanıp yola çıktık.
Binaya gelince ikiye ayrıldık. Sen ve ben çatıdan saldıracaktık. Suşi ile Akutagawa girişten saldıracaktı.
Bunu güvenli bulmuyordum. Çünkü ben seni bir dokunuşla zarar vermeden etkisiz hale getirebilirdim kavga çıkarsa. Ama Atsushi'nin böyle bir şansı yoktu. Akutagawa sinirlenip ona saldırırsa ona bir şey yapamayacağına emindim. Lakin Mori böyle istemişti ve yapacak birşey yoktu.
Görevden dönerken senle birbirimize hatalarımızı sıralıyorduk. Bunu sevdiğimi fark ettim. Çünkü benimle ilgileniyordun. Ama ben ciddi değildim söylediklerimde. Sen ise ciddiydin ve cidden bayağı kırıcıydı.
Birbirimizle tartışmaya o kadar dalmışız ki bizi gerçek dünyaya Akutagawa'nın bağırma sesi döndürdü. Seninle vakit geçirirken Atsushi'yi unutmuştum! İçimi kocaman bir pişmanlık kapladı.
"Sen hiç bir işe yaramazsın daha kendini bana karşı koruyamıyorsun!" Engel olmak istedim. Ama sen o kısa boyunla engel olmaya çalışıyordun bana.
"Lanet olası! Lanet olası! Anlayamazsın! Sen beni hiçbir zaman anlayamazsın! Her şey için bir sebep vardır ama sen hiçbir o sebebi anlayamazsın!" Atsushi sinirlenmişti. Haklıydı. Kim aşık olduğu kişiden hakaret işitmek isterdi ki?
Akutagawa da sinirlenmiş olacak ki Rashoumen'i saldı. Olacak kötü şeyler aklıma gelince seni öfkeyle ittirdim ve senden kurtuldum. Dokunuşumla yok ettim Rashoumen'i. "Buraya birbirimize hakaret etmeye, birbirimizi öldürmeye gelmedik." İçimdeki son sakinlik kırıntılarıyla söylemiştim bunları.
Ama sen beni çileden çıkarmak istercesine, gözlerini kısıp bana baktın "Yemedik sevdiğini" dedin. Sinir krizinin eşiğindeydim. "Evet ya o yüzden üstüne Rashoumen saldınız, beni tuttunuz. Ayrıca seviyormuşum, ay götüm. Seviyorum ama sizin iğrenç zihinlerinizin algıladığı şekilde değil."
Beni ilk defa bu halde gördüğünden tırsmıştın, ama o an ya patlayacaktım ya da oradan uzaklaşacaktım. Atsushi'ye 'al sevgilini üstümüzden' dedin. O an anladım patlayacaktım.
O da sana "Neden anlamıyorsunuz? Sevgili değiliz biz." Dedi. Ben ise bombaydım. Size göre umursanmazca söylenen bir söze patlamak üzere bekleyen bir bomba.
Bana "Dazai kes şunu!" Diye bağırdın. İpler tam da o anda koptu.
"Keselim mi? Neyi keselim Chuuya? Tabii, siz anlamazsınız. Sen Chuuya, eskiden seni en iyi ben anlarım sanırdım. Şimdi fark ediyorum da seni hiçbir zaman tanımamışım. Biz hiçbir zaman o zırvalık olan 'soukoku' olmamıştık. Biz diye bir şey yoktu bile. Sen Akutagawa, senden böyle bir şeyi asla beklemezdim. Öğrencimdin sen benim. Ben de öğretmenin. Öğrencisini tanımayan öğretmene öğretmen denir mi? Yürü Atsushi, tanımadığım insanların yanında daha fazla durmak istemiyorum."
Sinirle çıktım oradan, Ajans için orada kalmalıymışız falan umrumda değildi. Benim bunları yaşamaya hakkım yoktu. Atsushi'nin yoktu.
Atsushi'yle uzunca bir süre eve kapanıp birlikte takılmayı planlıyoruz. Zaten geldiğimizden beri Suşi krizden krize giriyor, ben de ruh gibi dolanıyorum.
Sen kesin bununla övünüyorsundur 'dazaiyi çileden çıkardım' diye. Akutagawa da adam falan öldürüyordur, ne beklersin ki ondan.
Bizi ne hale getirdiğinize bir bakın. Yine arkanızda bir enkaz bıraktınız, yine...
Başka anlatacak bir şeyimiz kalmadı. Başka mektuplarda görüşmek üzere...
Dazai Osamu/Nakajima Atsushi
Arkadaşlar beşinci bölüm final
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters from the couple/Soukoku_Shin Soukoku
FanfictionDazai ile Atsushi'nin birlikte Chuuya ile Akutagawa'ya yazdığı mektuplar...