Hai Chuuya-kun, Selam Akutagawa-kun,
Bu sanırsak size son mektubumuz. Bu sebeple ikimiz birlikte yazmaya karar verdik. İlk önce bir önceki mektupta geçen yöntemi açıklayalım:
"Dazai'nin yeteneği ile Atsushi'nin yeteneği birleştirilecekti. Böylece kimse zarar görmeden karşımızdakinin yeteneğini yok edebilirdik. Ama sorun şuydu: Yetenekleri birleştirmek insanı yorardı, iş bitince bayılmanız muhtemeldi ve düşman üssünde bayılmak kulağa pek mantıklı gelmiyor. Ayrıca diğer sorun yeteneklerin birleşememesi. Eğer yetenekler uyumsuzsa ya birleşmek yerine sizden tamamen ayrılabilir ya da aralarında kavga etmeye başlar ve kavga sonuçlanana kadar onları kontrol edemezsiniz."
Biz bu tehlikeyi göze alıyoruz. Dün mafyanın oradan geçerken Chuuya endişeli bir şekilde Akutagawa'nın yaralarını pansuman ediyordu. O zaman fark ettik ve kendimize dedik ki "Ne aptalsınız ama, bu işi en başında yapmalıydınız."
Sizi o halde gördüğümüzde diğer insanlar geldi aklımıza. Ölenleri sevenlerin yaşadıkları...
Şimdi çıkıyoruz. Fazlasıyla bekledik. Sağ kalırsak görüşmek üzere...
Dazai Osamu/Nakajima Atsushi
Chuuya dolu gözleriyle elindeki mektuba bakıyordu. Akutagawa ise hastane duvarına yaslanmış, parmaklarını saçlarına geçirmiş çekiştirirken kafasını küçük küçük duvara vuruyordu.
Chuuya da daha fazla dayanamadı o da duvarın dibine çöktü. Gözyaşları yanaklarından süzülürken dudaklarından titrekçe "Ne yaptık biz?" sözcükleri döküldü.
Akutagawa yorulduğundan kafasını duvara vurmayı bıraktı ve "Asıl en büyük aptal biziz."
İkisi karıştırmışlardı. Arkadaşlık hislerini bilmediklerinden aşkla karıştırmışlardı. Arkadaşlık ile aşkı karıştırdıkları için Dazai ile Atsushi bu kadar yıpranmıştı. Ajansa baktılar. Onlar da arkadaşları için üzülüyorlardı.
Peki Chuuya ile Akutagawa niye buradaydılar? Çünkü anlamışlardı. Arkadaşlık ile aşk arasındaki farkı anlamışlardı. Gerçekte aşık oldukları kişileri anlamışlardı. Peki şu an o ikilinin yoğun bakımda olması...
İkilimiz başarmıştı. Fyodor gerçekten kontrolü kaybetmişti. Sebebi ise... Ehe, Nikolai onu biraz sinirlendirmişti. Koskoca Şeytan Fyodor'u bu derece nasıl sinirlendirebilmişti, işte orası tam bi sır. Nikolai'ya boşuna sormayın, verdiği cevap hep aynı. "Bir sihirbaz sırlarını asla açıklamaz."
Kısaca her şey yoluna girmişti. Ama Dazai ile Atsushi hala yoğun bakımdaydı. Ve çıkıp çıkmayacakları belli değildi. Tam bir hafta olmuştu bir hafta!
Çıkan doktorun elindeki sonuçları görünce hızla ayaklandılar.
"Normal odaya alabiliriz artık. Hastaların durumları hakkında, son zamanlarda bağışıklık sistemleri çökmüş.*Chuuya ile Akutagawa pişmanlıkla birbirlerine baktılar* Bu sebeple bir hafta yoğun bakımda kalmaları gerekti. Hayati tehlikeyi atlattılar. Uyandıklarında görebilirsiniz."
Herkes mutluydu. Chuuya ile Akutagawa pişmandı ama şuan mutluluk ağır basıyordu. Yaşayacaktı ikisi de. Dazai ile Atsushi yaşayacaktı ve Chuuya ile Akutagawa'da onlar için her şeyi yapmaya hazır olacaktı. Ama önce kendilerini affettirmeleri gerekiyordu.
*4 yıl sonra*
Dazai, Atsushi, Akutagawa, Chuuya hep birlikte aynı evde oturuyorlar. Üçlü koltuğun sağ kenarında Chuuya, ortada Dazai ile Atsushi birbirlerine tam anlamıyla yapışmış durumdalar, diğer kenarda Akutagawa oturuyor.
Televizyonda bir film oynatılıyor fakat Chuuya dışında kimsenin umrunda değil. Akutagawa sıkılmış olacak ki Chuuya'nın yanına gidip biraz konuşmak istiyor. Ayağa kalkıyor ama Atsushi'nin çekmesiyle tekrar oturuyor.
Akutagawa bunun üzerine huysuzca mırıldanıyor "Senin kıskançlığın da bir yere kadar yani. Tamam geçmişte biraz sorun çıkmış ama bu kadarı fazla. Ayrıca seni Dazai'den zorla ayırsak bir hafta trip atarsın. Bizde de kıskançlık duygusu var." Chuuya kıkırdıyor "Haklı"
Dazai ile Atsushi sözleşmiş gibi aynı anda sevgililerinin üstüne atlıyorlar. Evden kahkaha sesleri yükseliyor. Ve sonsuza dek yükselecek.
Selam bu bölüm final. Bu kitap severek yazdığım ilk kitap oldu açıkçası. Umarım siz de beğenmişsinizdir. Başka hikayelerde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters from the couple/Soukoku_Shin Soukoku
FanfictionDazai ile Atsushi'nin birlikte Chuuya ile Akutagawa'ya yazdığı mektuplar...