Tüm odayı saran lavanta ve kahve kokusu ile gözlerimi açtım.
Hızla banyodan çıkan felix'e baktım ağzında ki diş fırçasını çıkarmadan "günafın" dedi.
Onu taklit ederek "sana da günayfın" dedim.
Gülümseyerek göz devirmişti, ardından hızla ağzındaki fırçayı çıkarıp "hadi hazırlan kahvaltıya geç kalmayalım." Denişti
Bense oflatarak yorganı üzerime çekmiştim. Adım seslerinden felix'sin yanıma hızla geldiğini anladım ve çok geçmeden kendimi yerde buldum.
Acı ile inlediğimde felix "iyimisin?,canının yanacağını tahmin etmemiştim, özür dilerim, lütfen beni affet. Yemin ederim canının yanacağını düşünemedim. Kusura bakma benim aptalığım" demiştı hemde tek nefeste eğer bir ölümlü olsaydı muhtemelen rap yapardı.
"Sorun yok,ben iyiyim öyle acıyan bir yerim yok sadece aniden yere düşünce şey oldu: ıııı şey oldu işte boş ver."
Felix derin bur nefes verdi ve banyoya doğru yöneldi "hadi o zamn banyo yapta kahfaltıya inelim." Demesiyle başımı sallayıp dolaba doğru adım atacağım sırada başka kıyafetimin olmadığı aklıma gelince durdum ve arkamı döndüm.
Felix sanki aklımı okumuş gibi "kıyafetlerin gelmesi için kulpuna dokunman yeterli" Demişti, usulca kafamı sallayıp dolabın önüne geçtim ve elimi hafifçe kulpuna dokundum birden bire kapı yok oldu ve dolabın içide bom boştu hâlâ banyida olan felix'e seslendim
"Felix, sanırım bir sorun oldu."
Banyonun kapsını açmış ve şaşkın bir şekilde bir bana birde yanımdaki dolaba bakıyordu.
Şoktan çıktıktan sonra yanıma geldi ve elini havada sallayarak yıldız desenini oluşturdu ve tam ortasına avcunu bastırdı kapı yavaş bir şekilde tekrar oluşmaya başladı.
Biraz bekledikten sonra dolabın kapağı tekrar oluşmuştu Felix elimi tutup dolabın kapağını hafifçe dokundurmuştu dolabın kapağı birden Parladı ve Çok geçmeden parıltısı sönmüştü fenix bana bakıp hafifçe gülümseyerek "oldu" demiştim
Felix gidince dolabın kapağını dikkatlice açtım Dolabın içi Sanki sonu olmayan bir oda Gibiydim kocamandı içeriye doğru bir adım attım ve dışarıdan göründüğünden daha büyüktü yavaş adımlarla içeriyi gezmeye başladım dolabın bir kısmında eski kıyafetlerimi gördüm bunlar giymeye kıyamadım en sevdiğim kıyafetlerim ne yavaşça askıdan aldım ve banyoya doğru ilerlemeye başladım.
banyonun kapısını açtığında oda kadar büyük olmasa da yine de büyüktü sadece banyo bile benim evimin tamamı gibiydi.
Banyonun içinde ayrı bir kısım vardı ve onun bir tarafında küvet diğer tarafında duşakabin vardı hemen duşakabine girdim ve şampuanın olmaması ile geri çıktım Felix baktığımda Sorunun ne olduğunu anlamış gibi kapının yanındaki dolaptan bir duş jeli ve bir de şampuanla yanıma gelmiş ve elime tutuşturmuş "hadi hızlı ol,geç kalacağız" ve banyodan çıkmıştı
Hızlıca duş aldıktan sonra Kapının dış tarafında asılı olan bornozu aldım ve kullanmaya başladım. Kısa süren kurulanmanın ardından saçıma bir havlu ile örttüm ve pantolonumu giymeye başladım.
Bir anda Felix odaya girmiş "Hadi çabuk giyin, geç kaldık." Demiştim hızlıca kafamı sallayıp "Tamam saçlarımı kurutayım hemen geliyorum." demiştim
Felix hızlı adımlarla yanıma gelip bildiğinden tuttu ve beni sürükleyerek "vaktimiz yok. Bir dahakine seni daha erken uyandıracağım"demişti
Koşturarak alt kata inmiş ve ordanda yemekhaneye gitmiştik, kahvaltımızı alıp bir masaya oturmuştuk.
Yemek yerken felix'in birine elsaladığını görünce arkamı dönmüştüm.
Hyunjin'e el sallıyordu ve yanında bir kaç kişi daha vardı aslında buraya geliyorlardı fakat yanlarından geçen bir melek onları durdurdu ve başka bir tarafa doğru götürdü.
"Yine şu çocuk" diyerek mızmızlanarak masaya oturan felix'e gülümseyip karşısına oturmuştum.
"Ne çocuğu" dememle birlikte sanki felix yılardır bu soruyu bekliyormuş gibi hemen cevap verdi." Bir çocuk var benim askımın peşinde geziyor, ve sürekli o ikisinin ruhlarının bağlandığını çünkü hem aynı zamanda aynı sebepten ötürü öldüler."
"Anladım" diyerek duraksamıştım doğru şekilde gaza gerirmeliydim ve uygun cümle arıyordum ve şu an bu uygun cümleyi Felix sabırsızlıkla bekliyordu.
Onu fazla bekletmemek adına bir şeyler zırvalamıştım "git ve senin olanı al bebeğim." Demiştim felix tam kalkarken birden durup "nasıl?" Diye sormuştu
Hemen etrafıma bakınmıştım ve sanırım dünyanın en doğru tafsiyesine en kötü şekilde yapmasını sağlamıştım.
Felix'sin tabağını alıp eline tutuşturduktan sonra hızlıca "bunu al ve onların yanına otur. Eğer yer yoksa hyunjin'in kucağına oturursun." Dedim
Felix bana abart demiş gibi bakıyordu "başka seçeneğinmi var gülüm?" Demiştim ve o da kabullenince diğerlerinin yanîna doğru ilerlemeye başlamıştı.
Bir kenara oturup tek başıma kahvaltı yapmaya başladım tıpkı eskisi gibi
...
Önüme konulan tabakla irkildim
~selam
Samimi ama kalın sesli birisi tamda karşıma oturmuştu.
Selam
Utangaç çokan sesimle ona karşılık vermiştim
"Dünya'dan gelenlerdenmisin?"demişti hafifçe kafa sallayıp "evet" demiştim
"Eğer bunu sen söylemeseydin Dünyadan geldiğine asla inanmazdım ve seni en soylu meleklerin kanınadan geldiğine inanırdım" demişti
Açıkçası pek anlamamıştım ama sanırım iltifat ediyirdu.
"Teşekkürler, pek anlamasamda sanırım benim hakkımsa olan düşüncelerinizin güzel."demiştim ciddi kalmaya çalışıyordum
Taki
"Senin hakkında güzel düşünmemek imkansız. Eğer öyle birisi varsa ya aklını kaybetmiştir ya da güzellik kavramını hiç duymamıştır." Biraz duraksadıktan sonra devam etti
Beni baştan aşağı süzerken "güzelliğin vicud bulmuş halisiniz. Rica etsem bana isminizi bahşedermisiniz?"
Bir süre yüzüne aptal gibi baktım yanaklarımın yandığını hissediyirdum.
"H-han jisung" nihayet söylediğim ismimle beraber derin bir nefes verdim.
"Beni buna layık gördüğünüz için teşekkür ederim, ve bende jay.
Sizi bilmeme ama ben sizinle tanıştığım için çok memnunum." DemiştiBiraz gözlerimin içine baktıktan sonra kalktı " sonra görüşmek üzere eşsiz güzellikteki jisung" dedi ve ilerlemeye başladı
Tekrar önümdeki yemeğe odaklandım ve bittikten sonrada odama çikmak için ilerledim tam merdivenlerin oraya geldiğimde
Birini gördüm şeytan merdiveninden inmişti
Düzensiz siyah gömleği ve kızıl saçları vardı sanki bir yerden tanıdıktı.
Biraz bakıştıktan sonra aynı anda önümüze döndük ve farklı yollardan gitmeye başladık.
Nihayet odaya geldiğimizde kendimi yatağa bıraktım ve yarım kalan rüyama devam etmeyi umdum.
862 kelime yazdım ve bölümleri tek tek atmıyorum değerimi bilin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın Tüyü
Fanfictionyeryüzünde insanların az olduğu daha çok melek ve şeytanlarının olduğu zamanlar, şeytan ve melekler gökyüzünde uçar, tüy dökerdi bu tüyerden birisine yakalanırsan ölene kadar öyle kalırsın. Ve diğer türün tüyleri senden kaçar. Eğer şanslıysan belki...