Hâlâ Aynıada da ejderham yani Eragon'la ilgileniyordum kanatlarının kenarlarından ve kulağının arkasından kaşımamı seviyordu sanırım oraları kaşıyamıyordu.
Onunla ilgilenmekten yorulmuştum ve yere oturdum ejderha biraz etrafımda gezindi ardından tüm ağırlığını vermeden kafasını bacaklarımın üzerine koydu ve bende onu sevmeye başladım.
Eragon'un gözlerinin arasına dokunduğumda tam orada çok güçlü bir enerji hissettim o okadat güçlüydü ki gücünün çeyeğini bile kullanmadan beni ikiye ayırabilirdi.
Hafif mırıldanarak "merak ediyorumda bu kadar gücü kendini savunmak için nasıl kullanıyorsun?" Dedim. Kafasını yavaşça bana çevirdi ve ardından ayağa kalktı ve biraz bekledikten sonra ağzını açtı ve çenesinin yakını fosforlu mor oldu. Merakla onu izliyordum çok geçmeden ağzındaki fosforlu mor olan ateşi bir top şeklinde karşıya yönelmişti ve o küre önüne çıkan herşeyi ezip geçmişti.
Tâki suya ulaşana kadar.Bana sanki nasıl dermiş gibi baktı ben ise şoke olmuştum.
Bir süre Eragon'la bakıştık kafamı sağ-sola sallayıp kendime gelmeyi bekledim. Ardından ona yaklaşıp başını okşadım
"Mükemmelsin"
Sanki teşekkür ediyirmuş gibi başını yere saygıyla eydi. Ve bende onu daha çok sevdim.&
Eragon sözümden çıkmayan çok güzel bir ejderhaydı. Fakat şu an sözümü dinlemiyor ve oturmuyordu
"Eragon cidden kızmaya başladım"
Dememle beni yakalayıp yukarı atması bir oldu gözlerimi kapattım ve tekrar açtığım da Eragon un sırtındaydım ve şimdi uçmaya başlamak üzereydi
O kadar hızlaı kalkış yaptı kı derim bedenimden soyulack gibiydi.
Kalkışındaki hızını hiç değiştirmedi ve şu an çok hızlı giden eragon ve onun sırtında deli gibi çığlık atan ben uzlaşmaya çalışıyorduk."ERAGOOONNNNNN LÜTFENNNN YAVAŞLAAAAAAAA..."
Okadar çok bağırmıştım ki sesim kıslmıştı o yüzden şu an eragon'un
Sırtına sıkıca sarılmış, gözlerimi kapatmış ve bir an önce Eragon'un durmasını bekliyordum.Nihayet yere indiğimizde derin bir nefes aldım ve kendimi Eragon'un sırtından yere atmıştım gözlerim kapalı bir şekilde uzanıyordum.
Gözlerimi açtığımda ise bir çift göz bana bakıyordu "bu gün üçüncü karşılaşımız olduğu için bana tüylerinden biraz vermek zorundasın." Kendini beğenmiş bir şekilde söylediği bu söz beni sinir etmişti."Üzgünüm ama benim sorunum değil eğer sürekli karşılaşacağımızı bilseydim hiç uyanmazdım."Dedim onun yaptığı gibi kendimi beğenmiş bir şekilde
"Hmmm peki ama sanırım bu bana tüyünü vermeyeceğin anlamına gelmiyor" dedi anlamz bir şekilde "tüyümü sana neden vereyim ki"
Bana o kadar yaklaştı ki sıcak nefesini boynumda hissettim. "Çünkü o kadar güzel kokuyorsun ki senin kokun burnuma erişene kadar yaşamanın ne uğruna olduğunu bilmiyordum" demişti ve dudaklarını kulakağımla hizaladı ve tekrar konuştu "meğer yaşamamın sebebi bu kokuya sahip olmakmış, ya bir kaç tüyle ya da bir bedenle fakat ben kararlıyım o koku benim olana kadar durmayacağım yani seçim senin ya tüyünü verirsin ya da be altıma gecersin kokun bana geçene kadar seni beceririm"
Biraz ürktüm ve onu elimle ittirdim sanki yaptıklarımdan memnunmuş gibi sanki yaptığı iyi bir şeymiş gibi sırıtıyordu (pic smail) ellerim titriyirdu kanadımı önüme çektim ve elimi tüylerin arasına geçirip olabildiğince çok tüy koparmaya çalıştım ve yolduğum tüyleride
Aşalık çocuğa uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın Tüyü
Fanfictionyeryüzünde insanların az olduğu daha çok melek ve şeytanlarının olduğu zamanlar, şeytan ve melekler gökyüzünde uçar, tüy dökerdi bu tüyerden birisine yakalanırsan ölene kadar öyle kalırsın. Ve diğer türün tüyleri senden kaçar. Eğer şanslıysan belki...