Han'ın ağzından
Gözlerimi tekrar araladığımda tekrar en başta, yolların olduğu yerdeydim.
Ortadaki yol yavaş yavaş kayboldu ve iki yoldaki ağaçlarda kayboldu, iki yoldaki çimenlerde sarı oldu.
yavaş yavaş kalkıp birinin yanına gidecektim ki sırtımın üzerinde hissetiğim ağırlık bana engel olmuştu.Başımı çevirip sırtıma baktım ve gördügüm şey inanılmazdı.
Artık bir çift kanatım vardı ve artık bunun bir rüya olduğundan emindim
Oturumuma geldim ve uyanmamı hızlandıracak bir şeyler düşünmeye başladım önce kolumu sıktırdım ve aslında canımın yanmasına şaşırmıştım ama hâlâ rüya olduğundan emindim bu yüzden herşeyi akışına bırakıp kendiliğinden uyanmayı beklemeye başladım.
Birazdaha oturdum ve açık mavi olan gökyüzünü izlemeye başladım gerçekten çok hoş duruyordu.
Birden gökyüzünde uçan bir gurup fark ettim içlerinden birisi ile göz göze geldik ve hızla buraya gelmeye başladı aslında uçmaya başladı.
Mesafenin çok uzun olmasına rağmen yanıma gelmesi yaklaşık 1 dakika sürmüş gibiydi
Karşımda durdu ve bana elini uzattı oldukça yakışıklıydı ve sanki bir yerden tanıyor gibiydim "merhaba ben hawing hyunjin" dedi ve bende hemen elini sıktım "ve bende han jisung, tanıştığımıza sevindim." Dedim ve o da hemen kafasını hafifçe yere eğyerek "bende" dedi
Ve evet ben hâlâ oturuyordum arkama doğru geçerken beyaz ve asil görünen kanatlarının kahfe gibi koktuğunu fark ettim "kanatlarınız yüzündenmi kalkamıyorsunuz" dedi
Usulca kafa salladım ve aniden havadan beyaz kanatlı biri tamda kucağıma düştü hyunjin telaşla kucağımda ki çocuğu kaldırdı "Felix iyimisin? bir yerin incildimi? Eger iyi degilsen haraket etme ben, seni okuldaki şifacıya götürürüm." Demişti telaşla ve bu garaketi çok tatlı görünüyordu yerden kalkan mavi saçlı ve kanatları deniz kokan Felix isimli çocuk "merak etme sevgilim ben iyiyim" demiş ve hafifçe kıkırdamıştı
Hyunjin yine acele ile "nasıl düştün?" Diye sormuştu felix başını yere hafifçe eğerek " kızma ama" demişti hyunjin bu sözün üzerine hafifçe başını aşağı, yukarı sallamıştı "peki, kızmayacağım' dedikten sonra felix kısık bir sesle "jeongin ile kanat güreşi yaptık. O da düştü ama onu changbin yakaladı ve bil bakalım bunlar olurken kim yoktu?. Ben söyleyim sen." Demişti sanırım azar işitmemek icin trip atmayı deniyirdu
Hyunjin bu trip dalgasını atlatmak için " sana seslendim ama gelmedin oysa ben seni burada bekliyordum. Birdaha benim yanımdan ayrılma tamam mı?" Felix usulca başını salladı ve hyunjin onun kafasını hafifçe kaldırıp dudaklarına bir buse kondurdu
Dayanamadım ve konuşmaya başladım " Afedersiniz ama ben şu lanet kanaylar yüzünden haraket edemiyorum ya" dedim okiside ahnı anada bana bakıp gülümsediler
"şimdi seni bu durumdan kurtarabilirim ama canın yanacak haberin olsun" diyerek tekrar arkama doğru yönelmişti hyunjin ve elleri kanatlarıma ilişmşti
Tam kinuşmak için ağzımı açıyordum ki kanatlarımda hissetiğim büyük acı ile sustum yaklaşık 5 dakika yerlerde bu şekilde yuvarlanıyordum
Acı birden keslidi ve kafamı kaldırdığımda hyunjin ve felix şaşkınlıkla önce bana sonra birbirlerine bakmışlardı
Biraz bekledikten sinra hyunjin titreyen sesi ile "sen, sen son büyük meleksin"
DemiştiAnlamaz bir ses tonuyla "NE!" demiştim
Evet arkadaşlar belkide bu bölümede kısa diyeceksiniz ama bölümün içerisinde tam olarak 503 Kelime var
Yazarken çok zorlanıyorum çünkü konular çok karmaşık o yüzdende uzun sürüyor
Ve uzun sürdüğü içinde özür dilerim
Neyse seviliyirsunuz<<<333
(Bu bölümdeki hyunlix gerçekten çok tatlılardı)
Yorum yalmayı ve sol alttaki yıldızdan obaylamayı unutmayınnnn!!!!
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın Tüyü
Fiksi Penggemaryeryüzünde insanların az olduğu daha çok melek ve şeytanlarının olduğu zamanlar, şeytan ve melekler gökyüzünde uçar, tüy dökerdi bu tüyerden birisine yakalanırsan ölene kadar öyle kalırsın. Ve diğer türün tüyleri senden kaçar. Eğer şanslıysan belki...