Çocukken her şey çok masum gelir, en büyük suçlar bile çok masum gözükür gözünüze çünkü doğrusu nedir bilemezsiniz, size öğreten birileri yoksa. Bana doğruyu, yanlışı öğretecek kimse yoktu kendim kendime keşfettim. Güzel bir davranış yaptığımı "aferin" diyorlarsa biliyordum ama eğer yanlış bir şeyler yaptıysam onun cezası çok acı verici oluyordu.
Büyüdüm, büyümek nedir öğrendim. Sevdim, nasıl sevilir öğrendim. Kızdım, kırıldım nasıl nefret edilir öğrendim.
Dört dörtlük bir insan oldum diyemem elbette ki yanlışlarım oldu ama bir söz vardır ya "yanlış yapa yapa doğruyu öğrenirsin" yanlış yapa yapa doğruları öğrendim. Her şeyi öğrendim şu dünyada bir tek kendimi sevmeyi öğrenemedim. Beceremiyorum kendimi sevmeyi, kendimi savunmayı, herkesten önce kendimin yanında olmayı.
Ben en çok kendimi yalnız bıraktım, en çok kendimi kırdım. Bazı zamanlar oluyor ki kendimi "en kötü evlat" veya "en kötü insan" ilan ediyorum. Ama içten içe biliyorum ki; ben kötü biri değilim yani öyle umuyorum.
Kaç kelime kaldı ki içimde bana ait, iyiye dair.
Dinlediğim şarkıyı kapatıp, elimde biten sigara izmaritini fırlattım yere ve yavaşça uçuruma yaklaştım. Uçurumdaki banka yaklaştıkça Jayde'yi gördüm anlaşılan bugün geç kalan o değil bendim. Yanına yaklaştım ve usulca yanına oturdum yüzüm gün batımına dönüktü, Jayden'in bana döndüğünü hissettim "Hoş geldin, tam vaktinde geldin bravo!" dedi sadece başımı sallayıp "umarım hoş bulurum" dedim kısıkça.
"Nasıl hissediyorsun kendini?" diye sordu hafif gülümsemeyle. Nasıl mı hissediyordum? Bilmiyorum. Üzgün desem eksik kalır, yorgun desem yetersiz. Sanki kalbimde bir yerde bir orman yanıyor. Bir şey diyemedim sadece omuz silkmekle yetindim yüzüme bakıp "anlıyorum" dedi.
Birkaç dakikanın sonunda "En son çocukluk ve bab- ah pardon biyolojik baba diyorduk" dedi ve ekledi "oradan devam etmek ister misin?" diye sordu kafamı sallayıp cebimden bir sigara çıkardım ve yaktım "Küçükken, her kız gibi ben de babamı severdim aslında ama sonra sevgim, nefrete dönüştü. Bu bir anda olmadı büyüdükçe yaptıklarını anladıkça oldu. İçim koca bir nefretle kaplandı." dedim.
Sigaramdan derin bir nefes aldım o sıra Jayden "Ne yaptı?" alayla güldüm zihnim o günlere giderken anlatmaya başladım.
"Bir yılbaşı günüydü teyzemlerde toplanmıştık öyle sonra o geldi yani biyolojik babam. Beni bir arkadaşıyla tanıştıracakmış anneme öyle demiş annemde izin verince gittim. Arkadaşı bir kadındı, o an her şey normaldi benim için tek beklediğim bana alacağı hediyeydi." alayla güldüm sigaramı içmeye devam ederken "Bir avm'ye gittik, şu an fark ediyorum da biz üçümüz yani annem, ben, o hiç avm'ye gitmemiştik o zamanlar ama o kadınla gittik." omuz silktim "belki de hatırlamıyorumdur, her neyse kadın uzun, siyah saçlıydı saçları boyalı, makyajlı ve bakımlıydı."
Aklıma gelen detayla yüzümde buruk bir gülümseme belirdi, o sırlar babamda saçlarını boyardı sebebini şimdi daha iyi anlıyorum o kadın içinmiş, o kadın hayatından çıktıktan sonra babam bir daha saçını boyamadı.
"Bana karşı çok samimiydi, bana o zaman için güzel bir hediye almıştı. Küçük, masum düşünen Hazan mutluydu." omzumu silkip derin nefes aldım "İleride bunları hatırlayıp mutsuzluğa gömüleceğinden habersiz mutluydu."
"Sonra annem gözlerimin önünde defalarca şiddete uğradı." biten sigara izmaritini yere attım "O zamanlar onlar ne zaman kavga etse annem gider bambaşka yerlerde yatardı, ya koridor ya da mutfak buna dayanamaz bende yanına giderdim onu bir şekilde kaldırıp odaya veya salona götürürdüm." burnumdan derin bir nefes verip "ertesi gün falan durmaz onları bir şekilde barıştırmaya çalışırdım, küs kalmasınlar diye." derin bir nefes alıp "çok aptal bir çocukmuşum." dediğimde Jayden itiraz etti "hayır, çok güzel bir çocukmuşsun."
"Annemin şiddet görmesi, babamın o kadınla görüşmesi devam ediyordu. Baya bir zaman sonra babam annemi aradı o sıra kuzenlerimdeydik, beni gelip alacağını söylemiş. Annem itiraz etse de gitmiştim arabada yine o kadın vardı." o anlar gözümün önünde canlanırken sinirli bir nefes verdim "O sıra çok saçımı balıksırtı yapmak isterdim ama yapamazdım annem de bilmiyordu ama o kadın biliyormuş kendime engel olamadım izin verdim onun yapmasına. Saçımı yaptıktan sonra bir oto sanayi gibi bir yere gittik meğer beni kadının oğullarıyla tanıştıracaklarmış."
Bir sigara daha yakarken Jayden'e baktım kaşlarını çatmış hafif sinir ve üzgün bir şekilde bana bakıyordu. "Oğulları benden büyüktü 20-25 yaşlarında falandı ikisi de. Annem bana evden çıkmadan önce eğer kadınla görüşürsek onların hareketlerine falan iyi bak demişti neden öyle dediğini pek anlamasam da o gün herkese iyice bakmıştım. Bir süre parka gidip oynadıktan sonra o kadınla vedalaşmıştık biyolojik babam onu bir yere kadar geçireceğini söyleyip onla beraber arabadan inip uzaklaşmaya başlamışlardı ben de o sırada annemin dediği gibi onlar gözden kayboluncaya kadar onlara bakmıştım."
Stresle sol bacağım sallanırken "Eve döndüğümüzde her şey benim için çok acı olmuştu. Annem ilk önce bağırmış çağırmış, o kadınla olduğumuzu duyunca ve hatta saçımı yaptığını görünce beni haşat etmişti." dolan gözlerimi kırpıştırırken Jayden'in "senin bir suçun yok ki." diye fısıldadığını duydum burukça gülümsedim.
"O gün yanımıza gelen teyzemde aynı şeyi demişti, annem saçlarımı yollarken gelmiş benim bir suçumun olmadığını söyleyip beni korumuştu." akan gözyaşımı sildim, teyzem canım benim.
Jayden, derin bir nefes verip "Şükür aklı başında biri varmış, öyle bir teyzeye sahip olduğun için şanslısın." dedi yutkunamadım. Bir süre sessiz kaldıktan sonra bitmek üzere olan sigaramı içip izmaritini yere attım "Artık sahip değilim." dedim. Jayden "Nasıl yani?" dedi kafamı ona çevirip akan gözyaşlarımla "2016 yılında kaybettim." dedim Jayden şaşkınlıkla yüzüme bakarken kafamı batan güneşe çevirip göz yaşlarımı silip ayaklandım. "Güneş batar, konuşma biter, Hazan gider." dedim ver bir şey demesini beklemeden hızla ilerledim.