Bölüm beş

162 18 2
                                    


Herkesin unutamadığı bir an, bir zaman, bir kişi, bir olay vardır. O anları, o kişiyi, o olayı hatırladığında insanın nefesi kesilir içinde bir yara daha açılır unutmak için çırpınır gözümün önünden gitsin diye yalvarır ama beyin öyle bir şeydir ki silmez o anları hiç ummadık bir zamanda gözünün önüne getirir "Bak!" der "Bak bunları yaşadın hatırla!" der sanki unutmuşuz gibi.

Sadece canı acıyan insanlar unutamaz olayları can acıtanlar ise unutup üç maymun oynamaya başlarlar. Oysa bilmiyorlar onlar üç maymun oynamaya başladıklarında diğer tarafın daha çok ölmek istediğini.

Boğuluyorum. Ben o anları hatırladıkça boğuluyorum ve bunu kimse görmüyor, kimse duymuyor sessiz çığlıklarımı. Kendimi duyuramıyorum. Kendimi duyuramadıkça sustum. Anlatmadım kimseye en iyi bildiğim şeyi yapıp içime attım. Oysa benim konuşacak sesimi duyuracak çok şeyim vardı. Kimse fark etmedi ama benim canım çok yandı ve yanıyor.

Aklıma geldikçe çıldırdığım anlar var, kurutulamıyorum onlardan gitmiyorlar gözümün önünden anlatamıyorum da. Çünkü korkuyorum. Çok korkuyorum.

Korkuyorum cesaretim kayıp

Dünya mı zor bünyem mi zayıf

Yorgun adımlarla uçuruma yaklaştım elimde yine bitmek üzere olan sigaram. Banka yaklaştım etrafta Jayden yoktu anlaşılan yine geç kalacaktı. Yavaşça banka oturdum biten sigaramı yere atıp yenisini çıkarıp yaktım. Bugün ne anlatacağımı bilmiyorum.

Yalan söyledim biliyorum ama cesaretim yok. Kendimi hazır hissetmiyorum. Kendime anlatmaktan bile çekiniyorum nasıl bir başkasına anlatabilirim ki.

Sıkıntılı bir nefes verip sigaramı içmeye devam ettim Jayden hâlâ yoktu. Gelmeyecek diye düşünmüyorum ne olursa olsun gelir biliyorum hissediyorum bunu. Sadece sanki bir yerlere geç kalmayı seviyor gibi bir hali var.

Yaklaşık bir beş dakika sonra paketten yeni bir sigara çıkarırken adım sesleri duydum sonra  Jayden'in sesini "Ben geldim, güzel Hazan." kafamı kaldırıp sigaramı yakarken ona baktım kafamı sallayıp "Nihayet geldin." dedim kinayeli bir şekilde Jayden buna aldırmayıp gülümseyerek yanıma oturdu "Azıcık geç kaldım pardon!" dedi tip tip bakmakla yetindim sadece sonra tekrar önüme döndüm.

Bir süre sustuk ikimizde konuşmadık ama Jayden daha fazla dayanamamış gibi boğazını temizledi ve konuşmaya başladı "Şey, ben teyzen adına üzgünüm. Nur içinde yatsın." dedi boğazım düğümlendi dolmaya hazır gözlerimle kafamı sallayıp "Sağ ol." diye fısıldadım sadece. Jayden "Biraz ondan bahsetsene belli ki bir başka yaran da o."

Teyzemden bahsetmek. Daha önce hiç susmadan onu anlatırdım ama şu an ne desem kifayetsiz kalacak gibi. Onu anlatmaya artık kelimelerim yetmiyor.

Sessizliğimi Jayden yanlış anlamış gibi "Yanlış bir şey mi dedim?" diye sordu boğazımı temizleyip dolan gözlerimi kırpıştırıp kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Yok sadece onu nasıl anlatabilirim diye düşündüm." sigaramdan derin bir nefes alıp "Sadece, sadece onu çok özledim. O benim için en iyi insan. Kavgalardan sığındığım limandı." dedim.

Jayden'in yutkunuşunu duydum "Ne güzel." diye fısıldadı. "Peki onu kaybettiğinde neler hissettin?" diye sordu. Sigaramı içmeye devam ederken konuşmaya başladım "Garip çok garip şeyler. Ben o gün son gün olduğunu hissetmiştim ama yine de konduramıyordum, ölümü ona konduramıyordum. O yaşamalıydı etrafına güzel kalbini yaymaya devam etmeliydi." akan gözyaşımı silip "Ama her güzel çiçek gibi erkenden soldu, gitti."

Elini omzuma koyup sıvazladı bir süre ne o konuştu ne de ben sadece sustuk. Bu sırada ben yeni bir sigara çıkardım.

"Çok fazla sigara içiyorsun amacın erkenden gitmek mi yoksa senin de?" diye sordu ona bakıp ruhsuz bir şekilde sırıttım "Aynen," dedim "Aynen belki de intihar etmeme kalmadan ölürüm." sustu hiçbir şey demedi.

Derin bir nefes verip "Seni ilk yaralayan şey hissettiğin sevgisizlikti. Peki senin şu an kalbin seni üzenlere karşı hangi duyguyla dolu? Sevgi mi? Nefret mi? Kırgınlık mı?" diye sordu.

"Nefret."

Sevgisiz bıraktılar, nefretimden şikayetçiler.

"En çok kimden nefret ediyorsun? Babandan mı?"

"Hayır."

Cevabıma şaşırdı "Kim peki?" diye sordu. Gözlerimin önüne gelen kişiyle ellerim titredi vücudumu bir ürperti aldı yarısına geldiğim sigarayı içemedim attım o an. Jayden'in hâlâ benden bir cevap bekliyor olduğunu biliyordum ama ne dönüp ona bakabiliyor ne de bir şey diyebiliyordum sadece önüme bakıp derin derin nefesler alıp vermeye çalışıyordum.

"Hazan?"

Kafamı iki yana salladım "Söyleyemem." dedim kekeleyerek sonra ayağa kalktım sağa sola doğru gitmeye başlayıp "Söyleyemem olmaz. Söyleyemem!"

Jayden, panik bir şekilde kollarımdan yakaladı olduğum yerde durmamı sağladı "Şşş tamam tamam! Sakinleş Hazan, sakinleş güzlim." dedi ve beni kalktığım yere oturttu kolunu omzuma atarak sakinleşmemi bekledi.

Bir süre sonra derin nefesler alarak kendime gelmeye başladım. Kendime geldiğimi gören Jayden ürkek bir sesle sordu "Bana anlatmadığın ne var Hazan?"

Ellerim yine titremeye başladı Jayden omzumu bırakıp ellerimi tuttu ılımlı bir şekilde konuşmaya başladı "Neyden bu kadar tedirginsin? Neyden bu kadar korkuyorsun? Bak seni yaralayan başka bir şey var. Sevgisizlik, baba ve kaybettiğin teyzenden öte başka bir şey var. Ne o Hazan? Paylaş benimle, paylaş ki yardımcı olayım o içindeki yükünü seninle beraber taşıyayım."

Suskunluğumu gören Jayden biraz daha sert sesiyle fısıldadı "Seni öldüren o yara ne Hazan?"

"Olmaz anlatamam." kafamı olumsuz bir şekilde salladım hızlı hızlı "Anlatamam, şimdi olmaz hayır!" dedim hızla ayağa kalktım. Jayden'de benimle beraber kalktı ellerini kollarıma koyup sakin ve ılımlı ses tonuyla konuştu.

"Tamam, üzerine gelmiyorum ama Hazan yarın bana anlatacaksın unuttun mu? Sadece iki günümüz kaldı ve sen bana yarın bu meseleyi anlatacaksın. Zorlanıyorsun görüyorum, korkuyorsun hissediyorum. Ama Hazan, ne olursa olsun anlatacaksın, seni dinleyeceğim ve sonra seni o prangadan kurtaracağım." ben ona öylece dolu gözlerle bakarken o bana gülümseyip güneşe döndü ve benim hep dediğim lafı bu kez benim yerime o dedi.

"Güneş batar, konuşma biter ve Hazan gider." burukça gülümseyip tekrar ettim "Güneş batar, konuşma biter ve Hazan gider." Birkaç adım attığımda Jayden'in kollarımdaki elleri düşmüştü biraz ilerleyip arkamda kalan Jayden'e döndüm "Hoşça kal Jayden." dedim tekrar önüme döndüğümde sesini duydum.

"Allah'a emanet ol Hazan! Yarın burada seni bekliyor olacağım." 

Gün Batarken|Jayden Oosterwolde✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin