Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar kuzular
So Young'u eve bıraktıktan sonra Jimin'i de evine bırakmışlardı.
Jimin eve girdiğinde bir kargaşanın hakim olduğunu gördü. Çalışanlar oradan oraya koşturuyordu. "Babam nerede" diye sordu Koltukta ağlamakla meşgul olan annesine.
"Bilmiyorum. En son biricik sevgilisini kaybettiği için sinir krizi geçiriyordu. Onu öldüreni bulmadan rahat edeceğini de sanmam."
"Ne?!" dedi Jimin şaşkınlığını gizleyemeden. "Anne ne dediğinin farkındasın değil mi? İma ettiğin şey hoş değil ayrıca kadın öleli ne kadar oldu da böyle konuşabiliyorsun."
Jimin şaşırmıştı. So Young'un annesi hakkında böyle bir imanın yapılmasına anlam verememişti. Gerçekten de babası sinir krizi geçirmiş miydi?
Kadın içindeki büyük öfke ile ayaklandı. Jimin'e doğru yürüdü. Oğlunun gözlerinin içine baktı ve kendi gözlerinde ki öfkeyi göstermekten çekinmedi.
Ardından Jimin'in suratına sert bir tokat indirdi.
Jimin ne olduğunu bile anlayamamıştı. Gelen tokat arkaya doğru biraz sendelemesine sebep oldu. Elini yanağına koydu ve sorgulayıcı bakışlarının annesinin öfkeli yüzüne çevirdi.
"Anne senin derdin ne?"
"Sen ve o aptal baban o ve kızının peşinden asla ayrılmıyorsunuz. İkinizden de nefret ediyorum."
"Anne beni onunla nişanlanmaya zorlayan sizdiniz. Ayrıca babamın bayan Kim ile bir ilişkisi olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun. Onun gibi asil bir kadından bu şekilde bahsetmen ne kadar doğru ayrıca kadın öleli henüz yarım gün bile olmadan."
Kadın delirmişçesine anlamsız bir kahkaha savurdu. "Asil bir kadın öyle mi? Siz erkekler ne kadar da aptal olabiliyorsunuz."
"Babam telefonlarımı açmıyor ama elbet onunla görüşeceğim ve bunları ona soracağım anne." Jimin annesinin saçmaladığını düşünse de içine bir kurt düşmüştü.
Annesi genç adama cevap vermedi. Öfkesini hissettirerek homurdanıp oturduğu koltuğa geri döndü. Artık ağlamıyor öylece karşı duvara bakıyordu.
Jimin cebinden telefonunu çıkarıp şansını yeniden denedi. So Young'un babası da telefonlarını açmıyordu. Yüksek ihtimal Seul'e dönmek adına uçağa binmişti.
Bir an için So Young'ı tek bırakmanın akıllıca olmadığını düşünmeye başladı ve onun yanına gitmeye karar verdi.
Onun gibi Min Yoongi'de genç kızın yalnız kalmaması gerektiğine inanıp ondan önce yola koyulmuştu.