Mert Hakan Yandaş...
"Ben akmayan göz yaşında, seni severdim." diye mırıldandım ardından yanımdaki Edin'e döndüm "Bak asıl yeri geliyor!" dedim heyecanla.
"Sen hisli korkak savaşçı, aşkı kime satmış hain!
Ben her savaş meydanında, seni severdim!"
Edin, halime gülüp koşmaya devam etti benimle. "Sözlerden çok bir şey anlamadım." dediğinde ona anlayacağı dilden söyledim bunu duyan İrfan Can gülerek yanımıza yanaştı "Ulan Merto, her dilde söyledin şu şarkıyı bir onun gözlerine bakarak söyleyemedin." dediğinde derin bir nefes aldım.
"İrfo, izahı olmayan şeyin mizahını yapma kardeşim yapma." dediğimde sırıttı.
"Sende artık gidip direkt kendisine söyle o zaman." diye beni köreklediğinde sıkıntılı bir nefes verdim.
Yapamıyordum ki.
"Nasıl diyebilirim bilmiyorum." diye sıkıntıyla konuşup durdum benim durmamla Edin, İsmail ve İrfan Can'da durdu.
İsmail, "Abi, sen komutansın kendine gel." dediğinde "Komutanlığım onun yanında sönük kalıyor." dedim.
Edin, dediğim lafa sırıtıp omzuma kolunu attı "Bu yüzden bir an önce ona açılmalısın, yoksa başka biri geli-" hızla lafını kestim "Hayır. Kimse gelemez."
"O zaman git ve söyle."
Aldığım gazla içeriye doğru ilerleyecekken tuttular beni "Oğlum antrenman bitsin." dediklerinde kafamı salladım.
Doğru ilk antrenman bitmeliydi.
"Bu sefer nerem ağrıyor diyeceksin?" diye dalga geçmeye başlayan arkadaşlarımla gözlerimi devirdim.
"Bir yerim ağrıyor demeyeceğim kardeşim 'kalbim aşkınla yanıyor' diyeceğim."
///////
Arkadaşlarımın yanındaki rahat konuşmam onun kapısının önüne geldiğinde gitmiş yerini strese bırakmıştı.
Yıldız.
Benim gökyüzümdeki tek yıldızım.
Kulübe doktor olarak bir yıl önce gelmişti, geldiği günden beri gözümü ondan alamıyordum. Artık tek gözümü değil kalbimi de alamaz olmuştum.
Türlü türlü bahanelerle yanına gidip onu görüyordum. O ise bu durumu tüm sevecenliğiyle karşılıyordu.
Yine öyle olmasını umarak kapıyı çaldım aldığım 'gel' komutuyla içeriye girdim.
Beni gören kahverengi gözleri 'yine mi sen?' diye baktı ardından gülümseyerek oturduğu sandalyeden kalkıp sedyeyi gösterdi.
"Bugün neyin var komutan?"
Güldüm, 'sadece seni özledim' diyemedim yine.
"Göğsüm karıncalanıyor sanki." dediğimde endişeyle kaşları çatıldı "Kalpte herhangi bir sancı var mı?" dediğinde gözlerine baktım.
Gözlerini her gördüğümde kalbimde tatlı bir sancı oluyordu.
"Evet var." dediğimde endişelenmeye devam etti "Kalp krizi belirtilerinden bunlar." dediğinde gülerek ona bakmaya devam ettim "Yok ya başka bir şeyde olabilir bence." sinirle bana baktı.
"Tıbbı bildiğini düşünmüyorum komutan." dediğinde gülümsedim dilimin ucundaki o cümleyi söyledim.
"Sende benim gözümdeki aşkı göremeyecek kadar aşkı bilmiyorsun doktor."