Bölüm beş

324 36 6
                                    

"Senin vereceğin pasa sokayım ya! Ben orada mıyım oğlum?"

"Ulan az önce bu tarafa at ben oraya doğru hızla geleceğim demedin mi?"

"O az önceydi anasını satayım."

"Merto bak çok geriyorsun beni."

"Geril İrfo ne yapayım geril."

İrfan Canla karşı karşıya kaldığımızda ikimizde kaşlarımız çatık bir şekilde birbirimize bakmaya başladık. "Abilerim tamam sakin olun." diyen İsmail'i duymamazlıktan gelip İrfan Can'a odaklandım. 

"Bana öyle sinirli sinirli bakma oğlum."

"Sen de bana bakma."

"Aa tamam birbirinize değil gelin kameraya bakın selfie yapalım." diyerek kolunu omzuma atan Serdar'a baktım. Telefonunun kamerasını açmış bizi kadraja alarak sırıtarak birkaç fotoğraf çektiğinde İrfan Can'la göz göze geldik ve gülmeye başladık.

"Ulan Dursun çok garip bir adamsın."

"Her kavga veya ciddi ortamda kamerayı açıp bir şey yokmuş gibi fotoğraf, video çekiyorsun."

"Ne yapayım oğlum ortamı yumuşatmaya çalışıyorum."

"Abi bi-"

"Hassiktir!"

Gelen bağırışla arkamı döndüğümde bizimkilerin birin etrafında toplandığını gördüm merakla hepimiz oraya doğru ilerledik.

Mert Müldür, yerde bacağını tutarak bağırırken herkes ona sakin olması gerektiğini söylüyordu Yıldız, hızla yanımıza gelip Mert'le ilgilenmeye başladı.

"Mertcim sakin ol."

"Sakinim ben zaten güzelim." dediğimde ortama yayılan sessizlikle bakışlar bana döndü, Yıldız gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp "Sana demedim." dediğinde bozulan suratımla gözlerimi kaçırdım.

Takımdakiler halime sessizce gülerken hepsine sinirle baktım.

Mert gerekli müdahale sonrasında yavaştan yerden kaldırılıp içeriye taşınırken Yıldız, bana gülümseyip içeriye doğru ilerledi.

"Mertcim sakin ol." diyen İrfan Can'a baktım ters ters "Abi bu sefer sana denildi üzerine alınabilirsin." bakışlarım bu sefer İsmail'e döndü.

"Sizi boğarım." dediğimle ikisi daha çok gülmeye dalga geçmeye başladıklarında sinirli bir soluk verip içeriye doğru ilerledim.

Yıldız'ın odasının önüne geldiğimde yüzüme acı bir ifade kondurup, bacağımda aksıyormuş gibi yaparak kapıyı açtım.

Yıldız, telefonuyla camın önünde konuşur halde durduğu için benim kapıyı açtığımı bile duymamıştı fakat ben onun konuşmalarını çok net duyuyordum.

"Anlıyorum, merak etmeyin bana herkes çok güveniyor. O iş ben de."

Kaşlarım çatılırken öylece durdum.

Hangi işten bahsediyordu?

Yıldız telefonu kapatıp, bana doğru döndüğünde göz göze geldik.

"Hangi iş sen de Yıldız'ım?"

seni severdim|Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin