1| Geçmişin Kırıntıları

40 3 3
                                    

14/4/2002

Korkunç bir kabusun pençesinden sıyrılıp soluk soluğa kalktım. Ter içindeydim. Saçlarım alnımı ve boynumu ıslaklığıyla öpüyordu. Etrafıma baktım. Her şey gayet normal gözüküyordu, üstelik peluş tırtılım Şüşü de yanımdaydı. Yataktan kalkmak için hareket edecekken bir ıslaklık ile durdum. 

"Of ya." Sinirle kaşlarımı çattım. Şüşü'yü kenara bırakıp ayaklarımı sarkıtıp yavaşça yataktan indim.

Ne zaman kabus görsem -aslında normal rüyalardı ama gerçek olduklarını bildiğimden onlara böyle diyordum- altımı ıslatıyordum. Annemin yine beni azarlayacağı düşüncesi yüzümü buruşturmama sebep oldu. Dolan gözlerimi küçücük elimin tersi ile sildim. Şimdiden bunun kaçıncı olduğunu soracağı sesi kulaklarımda yankılanıyordu bile. Ben de böyle olmasını istemiyordum aslında. Ama çok korkuyordum. Kalbim sanki göğsümden çıkacak gibi oluyordu. Bazen belki fırlayıp da gider diye ellerimi göğsümün üzerinde tutuyordum.

Pijamamı çıkarttım, annemin yanına ıslak pijamayla gitmek istemiyordum. Üzerimi değiştirdikten sonra kirlileri sepetime atıp kara kara düşünmeye başladım. 

"Gidersem kızacak kesin." Şüşü'yü kucağıma aldım. Artık temiz olduğuma göre kollarıma gelmesinde sakınca yoktu. Şimdi tek yapmam gereken annemi uyandırmaktı. Hiç istemesem de buna mecburdum, çünkü bu şekilde yatamazdım. Oturma odasına da tek başıma gitmeye korkuyordum. Derin bir nefes alıp parmak uçlarımda odamdan çıkıp, koridorun solunda kalan annem ve babamın odasına doğru yürümeye başladım. Bir elimi güvende hissetmek adına duvara sürtüyordum, diğer elimle de sıkıca Şüşü'yü tutuyordum. Her adım attığımda heyecandan kalbimin sesi kulaklarıma doluyordu. 

Kapı koluna uzandım. Gıcırdayan kapının sesini sanki bastırabilecekmişim gibi gözlerimi kapattım. Ses kesildiğinde farkında olmadan tuttuğum nefesimi bırakıp tek gözümle odaya baktım. Henüz kimse sesi duymuş gibi görünmüyordu. İçeri girdiğimde göz ucuyla anneme sırtı dönük yatan babama baktım. Kıpırtı yoktu. Güzel.

Annemin uzun koyu kestane saçları tüm yastığı kaplıyordu. Ona uzanmadan önce tereddüt ettim. Hala bir yanım korkuyordu. Yatağın kenarına iyice sokuldum. Bir kolu yatağın kenarından düşmek üzere duruyor gibiydi. Açık mavi renkteki pijamasının kolunu çekiştirmeye başladım.

"Anne." Belli belirsiz "hı?" sesi ile dudaklarını aralayan annem beni fark edince elleriyle gözlerini ovuşturdu. 

"Sorun ne Müge?" Yatakta doğruldu. Bir adım geriledim. 

"Yine altımı ıslattım." Sesim son kelimemde fısıltıya dönüşür gibiydi. "Lütfen kızma, istemeden oldu yemin ederim."

Derin bir iç çekti. Üzeri tüylü ve yumuşacık görünen terliklerini ayağına geçirirken fısıltı ile "Kabus mu gördün yine?" dedi. Sadece başımı sallamakla yetindim. Yataktan kalktı ve omzumu tutarak beni kapıya yönlendirdi.

"Hadi gidelim, baban uyanmasın."


1/1/2024

"Müge?" Babamın sesiyle irkildim. Gözlerimi telefonumun ekranındaki oyuncak fotoğrafından uzaklaştırıp babama döndüm.

"Affedersin baba dalmışım." Telefonu kilitleyip ters çevirdim ve masamın üzerine bıraktım. Aniden rahatsız hissettiren sandalyemden kalkıp odaya henüz girmiş olan babamın yanına gittim ve ona sarıldım. Sıcacık elleri sırtımı sıvazlarken hissettiğim huzursuzluk bir nebze de olsa kaybolmuştu.

ÖngörüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin