Sabah erkenden uyanmış salonda televizyon izliyordum.Aslında erken değildi saat ondu fakat bana göre erkendi.Ateş hala uyuyordu. Sanırım klasiğe göre kahvaltı hazırlamam gerekiyordu fakat mutfakta bir kırıntı dahi yoktu ve ben markete gidemeyecek kadar üşengeç bir insanım.
Haberlerde canım sıkılınca kanalları değiştirmeye başladım. Merdivenden ayak sesleri gelince kafamı oraya çevirdim.
Ateş yeni uyanmış dağınık saçlı ve eşofmanlı haliyle ki hala yakışıklı bir şekilde aşağı iniyordu. Beni fark edince yanıma gelip kendini koltuğa attı.-Günaydın
-Günaydın-Ne yapıyorsun böyle
-Sence Ateş-Eeee kahvaltı yok mu
-Yok
-Neden
-Mutfakta bir kırıntı bile bulamadım istersen karıncalardan ödünç alabilirim diyeceğimde onlar senin evine uğramaz çünkü yiyecek yok ayrıca hatırlatırım tezgah kırık
-Ha anladım o zaman kalk dışarı çıkıp kahvaltı yapalım
-Tamam nereye gideceğiz
-Yakınlarda küçük bir kahvaltı restorantı biliyorum oraya gideriz.
Ayağa kalkıp yukarı çıktım. Yanımda kamp için getirdiğim elbiselerimden bir salaş tişört ve jean pantolon çıkarıp giydim. Kamp demişken artık orda olan olayları öğrenmem gerekiyordu kahvaltı yaparken Ateşe soracaktım. Saçlarımı tarayıp açık bıraktım. Yüzüm için makyaj yapmam gerektiğini düşünmediğim için dudaklarıma nemlendirici sürüp aşağı indim. Ateş üzerine siyah bir tişört ve pantolon geçirmiş saçlarını düzeltmeye çalışıyordu.
Yanına gittim.-Saçların dağınık daha güzel bence tarama
-Zaten beceremiyorum.Tarağı koltuğun üzerine attı ve hadi dercesine kafasını salladı. Peşinden dışarı çıkınca arabaya binip kemerimi taktım. Ateş arabayı çalıştırdı . Beş dakika sonra Ateşin dediği yere gelmiştik. Eve yakın bir yerdi.
Arabadan inip ilerlemeye başladım. Ateşte yanıma gelip elimden tuttu. Beraber içeri geçerek dışarıyı gösteren pencere taraflı bir bölmeye geçtik.
Yanımıza genç bir garson gelip siparişleri sordu. Ateş siparişleri söylerken bende sandalyede geriye yaslandım.Garson sonunda gidince yalnız kalmıştık. Sanırım konuşma vakti gelmişti. Birbirimize bakarken söze başladım
-Ateş şu kamp günü olanlar hakkında bana açıklama yapma vaktin gelmedi mi artık
Ateş sıkıntılı bir şekilde iç çekti.
-Sanırım açıklamam lazım
-Bak nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama başlayayım. Dedem Serkan Soysal eskiden normal bir hayat yaşayan normal bir vatandaştı. Fakat katıldığı bir davet sonrası gelişen olaylarla ilgisi bile olmayan amcam Demir Soysal vurularak öldürüldü. Ninem hastalıktan ölmüştü ve daha acısını unutmadan başka bir ölüm onun için çok ağırdı. Dedemin ilk çocuğu olması ve ninemden bir hediye olması nedeniyle öldüğü ilk zamanlar içine kapandı. Kimseyle konuşmuyor odasından zar zor çıkıyordu. Tabi bir kaç hafta geçtikten sonra dedemde büyük bir değişim oluştu. Odasından sanki daha güçlü bir şekilde çıkmıştı. Biz ne olduğunu bilmiyorduk fakat dedem intikam hırsı nedeniyle mafya işlerine bulaşmış ve kısa zamanda yeraltında tanınan biri haline gelmişti. Babam bunu öğrenince çok sinirlendi fakat dedemede engel olamadı. Dedem gitgide dahada büyüttü işlerini ve bir yıl öncede babama devretti
Babam başta itiraz etsede dedemden intikam isteyen bir sürü kişi vardı ve varis olmazsa tehlike büyüyecekti. Ölüm bile olabilirdi hatta. Şuan baban müdür ama diyorsun sanırım hayır müdür değil sahte bir diplomayla polislerin dikkatini çekmemek amaçlı bir okul açtı. Ve sonuç böyle . O gün bizi kurtarmaya gelen kişiler babamın adamlarıydı. Telefonla onlara haber vermiştim. Tabi babam da gelecekti fakat onun hiçbirşeyden haberi yokmuş gibi yapıp kampı devam ettirmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
Teen FictionYeni bir liseye başlayan Açelya Duman ve okulun serseri çocuğu Ateş Soysal