Senin tutmadığını eli kimse tutmuyormuş baba...
Babamın soğuk bedenine sarılmama bile izin vermediler, hakkım helal değil!
Dünyanın en çaresiz hissi
Ses gelmeyeceğini bildiğin halde,
Bir mezarın başında
"Sana çok ihtiyacım var Baba...
Ne olur kalk evimize gidelim.", diye yalvarmakmış.
Yetim
Peki ya doktorun kurtaramadığı "Baba'ların çocukları nasıl yaşıyacak" bunu hiç düşündünüz mü?
Siz hiç annenizi hastaneye sağ götürüp cenazesiyle eve döndünüz mü? Ben döndüm. İşin garibi doktor kaybetik diyor size. Hâlbuki kaybolan şeyler bulunur ama ben bulamıyorum annemi...
"En sevdiğini toprağa koyup üzerine toprak atmaktan başka çaren olmadığını anladığında ; Bu dünyanın gerçek yüzünü göreceksin...
Soğuk bir mezar taşına içini dökerken anlıyorsun
aslında, bu Dünyanın beş para etmediğini.
Bazıları üzülünce annesinin yanına gider.
Bazıları ise babasına...
Ya ben nereye gideyim?
Mezarına mı?
Siz hiç bir selada Babanızın adını ağlıyarak duydunuz mu...
Ben o sesi duymamak için kulaklarımı koparmak istedim.
İnsan derdini bir karış toprağa anlatınca anlıyor bazı şeylerin telafisi olmadığını...
Eskiden çok korkardım mezarlıktan. Yaklasamazdım bile...
Şimdi ise küçükken korktuğum yer, büyüyünce evim oldu. Hic aklıma gelmezdi, bir mezarlığın evim olacağı...
Çok özledim.
Siz hiç sabah uyandığınız da
"Baba, baba, baba...", diye seslendiğinizde babanızın artık o evde olmadığını hatırlayarak ağladınız mı??
Siz hiç Babanızı hastane aciline sağlam götürüp cansız bedenini aldınız mı?
Yaşamadığınız acıyı sorgulamayın!
O acı hiç bitmiyor, azalmıyor da...
Kokusunu unutucam diye ödüm kopuyor...
Siz hiç morgda, sevdiğiniz birinin buz gibi bedenine sarılıp beni bırakma diye yalvardınız mı?
Ben yalvardım ve bu acının tarifi yok!
Ben çaresizliğin ne demek olduğunu
hayatımın neşe kaynağını toprağa verdiğinde gün öğrendim. Kimse bana masal okumasın! O gün bende onunla öldüm.
En Son giydiği kıyafetleri görmek yük olurmuş insana...
Vefat eden anne, babanızın sadece kıyafetlerini koklayıp ağlayınca anlıyorsunuz, hayatın ne kadar zor olduğunu...
Dünyanın en çaresiz hissi bir mezar taşıyla dertleşmekmiş, özlediğinde mezar taşını öpmekmiş... Kimse kaybetmeden bunun acısını anlayamaz, değerini bilemez yanındakilerin... Zaman geçtikçe özlem daha çok can yakar.
İçinde annen olunca mezar bile evin gibi gelirmiş insana...
Cenaze arabasının arkasından giderken anlayacaksınız acının ne olduğunu..
Sonra koklayarak öptüm...
Şimdi uyanır babam dedim, morg görevlisine.."
Siz hiç özlediğiniz için toprağa sarılıp onunla konuştunuz mu?
Ben konuştum ve bu acının tarifi yok!
O sela sizin ev için okunana kadar selanın bıraktığı acıyı anlayamazsınız.
Annemi kendi ellerimle yıkayıp kefenledim ben... Ama yine de kabullenemedim gittiğini... Hâlâ gelecek diye bekliyorum ve bu çaresizlik beni öldürüyor.
Ölüm bir eve girince geride kalanları da öldürüyor derlerdi inanmazdım. Öldürmedi ama nefes aldırmıyor.
Sesi Var Aklımda, Bir İki Tane De Fotoğrafı. Galiba Kokusunu Unutuyorum...
Ölen birinin kıyafetlerini yıllarca saklayıp onları koklamanın nasıl bir acı olduğunu kimse bilemez.
Hergün sabaha kadar konuştuğun insanın mezarıyla dertleşmeye başlayınca anlıyorsun hayatın bu kadar acımasız olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cânımın Yâr'ası 2
Poetry💫 ⠀ོ ⠀ོ 🧚♀️𝓑𝓲𝓻 𝓞𝓵𝓾𝓷𝓾𝓷 𝓖𝓾𝓷𝓵𝓾𝓰𝓾 🥀 ⠀ོ ⠀ོ İçimde bir ateşki CEHENNEMİ aratmıyor.. "CENNETİMİN KUMRUSU ANNEM ve CENNETİMİN KAPISI BABAM'ın anısına"... Siz gideli, Kum Tepeleri dökülüyor...