episode 11

25 4 0
                                    

Minho oldukça huzursuz uyandı, kafasında filler tepişiyordu... Saate bakınca Felix'in çoktan gitmiş olduğunu düşündü... Öyleydi de Felix, 2. toplantısına girmeye hazırlanıyordu. Huzursuzca tavana baktı, hayatını sorguladı. Artık mutsuz değildi çünkü hayatı oldukça komik ve heyecanlıydı!

Yatağından kalkıp üzerine bir tişört ve pantolon geçirdi. Üzerinden gelen kokuyu saymazsak... Aslında korelilerin ter ve bazı kokuları kapsayan genleri bulunmaz fakat Minho'nun rahatlığı buna hayırı koydu. Üzerindeki giysileri çıkarıp duşun yolunu tuttu. 

Hayatı... eğlenceliydi demesine ama Minho gibi birisi için eğlencenin yanına ondan daha önemli olmak üzere bir şey lazımdı. "Para" Bir buçuk milyon dolar bunu yeterli kılıyordu ancak yarışması gereken rakibi, kocası Lee Felix... İnatçılardı, serserilerdi ve telaşlılardı. İkisine de gereken tek şey kaybettiklerine karşılık bir buçuk milyon dolardı. 

Felix neydi onun için? Zevk, evet. Geçmişte kaldı. Koca, hadi canım oradan! Arkadaş, hayatını mahvetmek istediğin türden. Sevgili, kocası zaten! Aşk... hayır. Aslaydı onun için aşk. Hatta bunu Hyunjin daha kuvvetli bir şekilde tekrarladı onun için. 

DİNG DONG!

"Duştayım!!!"

DİNG DONG! 

"Duştayım, diyorum!"

DİNG DONG!

"Senin ben-" diye döylendi kapıya doğru elinde yarım yamalak bir havluyla ilerlerken... Hyunjin, beklediğiniz gibi tabii...

"Hayır, bunu görmeye hazır değilim.... 

"Ne saçmalıyorsun" dedi banyoya ilerlerken...

"Kocan beni mahvedecek!" Su sesi yeniden yükseldi... Hyunjin banyo kapının yanına yaslandı ve seslendi. "Duydun mu ne dediğimi!"

"Duymak istemiyorum!"

"Kocan beni mahvedecek! Gördüm seninkini!"

"Duymak istemiyorum demiştim."

Su sesi kesildi. Minho havlusuyla dışarı adımladı. Hyunjin'i pas geçip buz dolabına uğradı.

"Aaa, Min... Aranız kötü mü yoksa!"

Buzdolabının yanına yaslandı. 

"Ne zamandır şey yapmıyorsunuz, doğru söyle bak..."

"Ne diyorsun amınakoyayım!" 

Minho odaya ilerledi ve üzerini giyinmeye başladı... Üzerine siyah tişört geçirirken seslendi Hyunjin'e. 

"Ben ona bir hafta daha katlanmak istemiyorum." Pantalonunu aldı eline, "Hayır kimseye dokunmadım onu bırak kaç gündür düzgün yemek yiyoruz ben boşuna mı buraya annemin azabından kaçmak için taşındım lan!" Kemerini takmak için ararken Hyunjin cevapladı.

"Yiyecek yemek bulmuşsun hala laf ediyorsun.."

" SALATA YİYORUM LAN!!! Hayvanlara üzülüyormuş diye içine tavuk bile koymuyor!!!"

Minho bağırarak salona ilerledi, ayaklarına çoraplarını geçirirken Hyunjin 'seni anlıyorum' der gibi baktı ona.

"Hayır bunu da geçtim kendim gibi değilim ben, kapana kısılmış gibiyim anlıyor musun?"

Arkadaşına yardım etmek isteyen Hyunjin hemen aklını çalıştırdı. "Bakalım bakalım neler yapabileceğimize..."

Çantasından kağıtları çıkaran Hyunjin'e ek televizyonda voleybol maçı izleyen Minho. Hyunjin, dakikalar sonra seslendi.

"Ne yapıyoruz biliyor musun?"

Televizyonu kapatırken cevapladı Minho.. "Ne yapıyoruz?"

Hyunjin eline telefonu alırken Minho'ya göz kırptı Minho hala anlamaz gözlerle bakarken bir numara çevirdi...

.

.

.

"Bu ses ne böyle?" 

Felix yorgun gözlerle evine dönerken evinden gelen bangır bangır sese dikkat kesildi. Kapıyı çaldığında, açan kişi hayatında hiç görmediği bir adamdı. Gerçi onun arkasındaki onlarca güzel erkek te gözüne hiç tanıdık gelmiyordu.

"Sizi tanıyor muyum?" Adam sordu.

"Benim evim burası ne demek sizi tanıyor muyum!? Çık!" Adamı ittirip eve girdiğinde Minho ve Hyunjin'i aradı gözleri... Onlarca kas deposu yakışıklı erkek hareketli müzik eşliğinde sallanıyorlardı. Aralarındaki birkaç kızın da trans olduğunu anladı tek bakışla... Kollarını tutup kendine çeken erkekleri takmayıp ilerledi yolunda Felix. Yatak odasına ulaştığında konsol ile oyun oynayan Minho'yu ve kapının eşiğinde biriyle flörtleşen Hyunjin'i gördü.

"Ne yapmaya çalışıyorsun Minho?! Bu evin hali ne?" Minho esneyip ayağa kalktı ve içeriye baktı. 

"Parti veriyorum kocacığım." 

"Bana da danışman gerekirdi!"

Minho salona gidip kalabalığa karıştığında Felix gelen çağrıyı cevaplayıp Jisung'a olanları anlattı. Yanına gelen ve onu özellikle onu gözleriyle kesen adamlardan bahsetti. Jisung birkaç dakika sonra orada olacağını söylediğinde Felix'te Minho'nun planını anlamıştı.

Dakikalar sonra Felix kapıyı açmak için kalabalığı yardı ve Minho ve arkadaşlarını içeri aldı. Bunu fark eden Minho kendini Felix'in yanında buldu. Dünyanın en güzel erkeklerini çağırmıştı Jisung.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Parti kocacığım!"

Minho yanına gelen çocuğu eliyle ittirdi ve Jisung ve Felix ikilisine dikkatle baktı.

"PARTİ BİTMİŞTİR. HERKES DIŞARI!"

Felix memnun gözlerle cam kenarında Minho'yu izlerken Minho bağırdı.

"Beni böyle alt edemezsin. Onlardan biriyle olmamı mahkemeye kanıt olarak verip 3 milyonu alacaktın öyle değil mi?"

"Ustam becerikli birisiydi... Ondan bilgileri çalmaktan gocunmadım." dedi naif bir sesle. Minho cevapladı.

"Ustan daha duramayacak gibi gözüküyor."

Çırağı kendinden emin, şüphe yok." diye cevap verdi Felix.

Onların bu atışmasını izleyen Jisung ve Hyunjin ikilisi onları büyük dağınıkla baş başa bırakarak evden çıktı...




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

lucky boys in vegas, minlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin