8. Aynaların Gölgesinde

91 3 1
                                    

"Işığı yaymanın iki yolu vardır; ya ışık olursun ya onu yansıtan ayna... "

-Edith Wharton-


"Aynaya her baktığında korkularını mı göreceksin?" diyordu genç kızın arkasında duran adam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Aynaya her baktığında korkularını mı göreceksin?" diyordu genç kızın arkasında duran adam. Genç kız baktığı her aynada korkularıyla göz göze geliyordu. Adam genç kızın bir nefes uzağında durdu. Ve dudaklarını birbirine bastırarak konuşmaya başladı;


"Bir katre* gözyaşınla ciğerim dağlanıyor. Acının elbisesini giymiştin, rastladığımda sana." Kemikli parmakları genç kızın açık olan kumral saçlarına gitti. Avucunun içinde tuttuğu saç tutamlarını örmeye başladı. Biten örgünün sonuna sağ elinin işaret parmağında takılı duran minik lastik tokayı geçirdi. Genç kız bakmaya korktuğu aynanın karşısında duruyordu.

Katre*:Damlayan şey, damla

Gözlerini kırpmadan aynaya bakıyordu. Artık aynada kaçtığı yüzü yoktu.

"Artık baktığım aynalarda korkularım yok. Baktığım aynalarda sen varsın Adin Poyraz. Çatlayan aynalarım seninle yenilendi."

🎻🎻🎻

Ankara'nın soğuk havasına arabanın içinde açtığım ısıtıcı bile karşı koyamıyordu. Kurs binasına yaklaşmıştık. Bir anda gökyüzünde şiddetli bir ses duyduk. Ardından da bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı. Arabanın camlarına şiddetli şekilde yağmur damlaları düşüyordu.

"Yolda iyi ki seni görmüşüm yoksa bu yolu gelene kadar sırılsıklam olacaktın." dediğimde Figen ufak bir tebessüm etti;

"Yanımda şemsiyem var onunla gelirdim ya da yağmurun dinmesini bekleyecektim." dedi.


"Evet ama bu yağmura şemsiye bile dayanamaz. Baksana şiddetine." dedikten sonra bir şimşek daha çaktı. Çakan şimşek Figen'i ürkütmüş olmalıydı ki oturduğu yerde öne doğru sıçradı. Korktuğunu belli etmemeye çalışarak arkasına geri yaslandı. Kısa süre sonra kurs binasının önündeydik. Yağmurdan dolayı arabayı dışarı park edemiyordum. Binanın kapalı bir otoparkı vardı. Binanın girişinden geçerek kapalı otoparka girdim. Arka koltuktan eşyalarımızı da alarak arabadan indik. Asansöre binip giriş kata çıktık. Telefonumun kilit ekranını açıp saate baktım. Dersin başlamasına daha vakit vardı. Figen'e dönüp;

"Dersin başlamasına daha vakit var. Kantine gidip sıcak bir şeyler içelim. İçimiz ısınır." dedim - yanıp kavrulan içimin daha fazla yanmaya ihtiyacı varmış gibi. -

"Olur Nevra Abla ben de biraz üşümüştüm." dedi ve kantine doğru yürümeye başladık. Hava soğuk olduğu için öğrencilerin hepsi kantinde oturup bir şeyler içiyorlardı.

"Nevra Abla sen geçip otur. Ben kahveleri alıp geliyorum." dedi. Bir dakika beklemesini bir parmağımla işaret ettim. Çantamdan cüzdanımı aldım. İçinden kartımı çıkartıp Figen'e uzattım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ervah / MaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin