Bölüm 3~
Sadece kim olduğunu bilmek derdim :Saatler birbirini kovalamış benim okuldan çıkma saatim gelmişti bile çoktan. Son dersti. Ama aklımda dönüp duran sabahki çocuğun dediği kelimelerdi. Tekrar ve tekrar dönüp dolaşıp o kelimeyi unutmamak için beynim ihanet ediyordu.
" Unutmayın çocuklar! Kitaplar her zaman yolunuzun yönünü size bulmanızı sağlayacaktır"
Edebiyat öğretmeninin dediği kelimeyi duymamla kendime gelerek öğretmene döndüm. "Sahi kitaplar yönümüzü bulmamıza yardımcı olur muydu? '
" Kitaplar neden yönümüzü bulsun? Yönümüzü bulacak olan kendimiz değil miyiz oysa ? " diye mırıldandım fakat tüm sınıftaki gözler bana dönmüştü öğretmende dahil. Yüzündeki gülümsemeden doğru bişey söylediğimi anlamıştım o an. Dudakları kıvrıldı ve bana cevap verdi.
" Onlar sadece sana yardımcı olacak ilgecim "
" Kendimiz varken kitaplardan yardım almak saçma değil mi ? "
" Her zaman doğruyu kendin göremezsin belki de biraz araştırman olayın iç detayına inmen gerekiyordur "
Öğretmen o kadar mantıklı konuşuyordu ki bian durdum ve ne diyeceğimi düşündüm.
" Ya onlar çok güzel saklanıyor ve biz körsek " dedim sabahki çocuğun dediği cümleyi tekrar hatırlayarak.
'Gözlerin kör çünkü bunu kendi isteğimle yapmıyorum. seni koruyan biri tarafından! ' tekrar zihnimde yankılandı onun dediği cümle.
" Eğer istemezsen hiç bir şeyi zaten göremezsin ilge. Önemli olan gözünü açıp etrafına bakmaktır belkide "
O an da zil çalmış. Öğretmen eşyalarını toparlayarak " kendinize iyi bakın çocuklar! " Dedi o sırada bana döndü gözleri. " Bir dahaki dersimizde bunu uzun uzun konuşalım ilge " dedi. Kafamı salladığımda sınıftan çıktı.
" Aklına ne takıldı? Dalgın görünüyorsun ? " dedi yanımdaki gökçe
" Aklıma bişey takılmadı " dedim yalanlayarak."Hadi ders çalışmamız gerekiyor ? "
" Kahve alıp geliyorum sen git " dedi gökçe. Kafamı sallayarak çıktım sınıftan. Merdivenlerden inerken onu gördüm. Sabahki çocuk.
" Pardon! "
Beni duymamazlıktan gelerek yoluna devam eden çocukla kaşlarımı çattım.
" Pardon bakar mısınız! " diye öfkeyle bir daha bağırdım. O ise beni hala duymamazlıktan geliyordu.
" Lanet olsun! Gerizekalı herif. " diyerek peşinden koşup kolundan tutup öfkeyle bana dönmesini sağladım. Kulağında herhangi bir kulaklık yoktu. Beni duymuştu bu durumda. Beni duyduğu halde duymamazlıktan gelmişti. Karşımdaki çocuk öfkeyle kolunu tutan elime baktı hızla elimi çektim.
" Kusura bakmayın ama deminden beri sesleniyorum siz duymayınca da ? "
" Bilerek duymadım belki de ne var ne istiyorsun ? " dedi kaba bir tabirle.
" Kızlarla nasıl konuşmanız gerektiğini bilmiyorsunuz heralde? Pekala. Bu benim sorunum değil. Sabah bana ne demek istediniz aklımda bu soruyla cevabını bilmeden duramam nede olsa. "
Gözleri uzaklara daldı. O an gene aynı şekilde gözleri koyulaştı ve gülümsedi, gözlerim de onun baktığı yere dönünce hızla önüme geçip kapattı görmemi engelledi kısacası.
" Birşey demek istemedim. Özür diledim ve mevzu kapandı. Benim boş bir konuşma tarzımda yakaladınız demekki " az önce kaba olan çocuk nereye gitmişti. Şuan kaba değil baya kibar bir şekilde konuşuyordu.
" Aynen şu cümleyi kullandınız; gözlerin kör çünkü bunu kendi isteğimle yapmıyorum seni koruyan biri tarafından " dedim. Yüzü an bean gerildi.
" şey .." dedi bahaneye sarılmaya çalışırken. "Yeni cümleler keşfediyorum. Kusura bakmayın. Yanlış bir kelime telafuz etmişim "
" Yanlış bir kelime yani ? "
" Aynen yanlış anlaşılma yani " dedi.
" Tamam " dedim inanmadığımı belli etmeden.
" İlge! " Hızla yanıma gelen gökçe yanımdaki çocuğu görünce şokla bir bana bir çocuğa baktı.
" Merhaba ben ilgenin arkadaşı peki ya sen kimsin ? " dedi hızlı hızlı konuşurken.
" Hiç kimse " dedi karşımdaki adam gülmemek için kendini sıkarken.
" İlge böyle ilgi çekici arkadaşların olduğunu yeni görüyorum üstelik kaç yıldan beri arkadaşız çok alındım gücendim "
Bu sefer şokla ona ben bakakaldığımda kahkaha attı karşımızdaki adam da gülerek
" Ben Asi " dedi elini Gökçeye uzatarak. " Sende gökçe olmalısın ilge " dedi gözleri bana dönerken " sizden çok bahsetti " şimdi bir gökçeye bir asiye bakarken Asinin yalanına ortak olmadığımı varsaymak istiyordum.
" İyide ilge asla bir erkekle bu kadar yakın konuşmaz ki ? " dedi hayret içeresinde. Beni çok iyi tanıyordu. Neticede çocukluk arkadaşımdı.
" Şaka yapıyordum zaten. Sabah otobüsle gelirken acelem vardı ve ilgeyi ittim oda düştü fakat çok sonra fark ettim ondan özür dilemek için buradaydım hepsi bu " fakat gökçeyi nereden tanıdığını hala anlayamamıştım.
" Ah" dedi elini alnına vurarken gökçe " biraz daha dikkatli olamaz mısın? "
" Senin için olacağım güzel kız " dedi . Çapkın mıydı ne? İçimdeki düşünceme gülerken gökçeye döndü gözlerim. Her erkeğin dikkatini çekecek güzellikteydi. Sarı kısa saçları ,bembeyaz teni, ve mavi gözleri vardı ah tabi birde dolgun dudakları biçimli kaşları, uzun kirpikleri ve minik bir burnu. Harika bir kızdı. Şahsen ben erkek olsam hiç bir kıza bakmaz direk yönümü gökçeye çevirirdim. Çünkü benden kat ve kat güzel bir kızdı.
" İzninle ders çalışacağız ? " dedi gökçe utanarak sıkılarak. Övülmeye bayılan kızlardan değildik hele birde iltifat aşırı derecede iticiydi bizde. Tabi gökçe benim aksime biraz daha açıktı bu konuda. Bense bir erkeğin beni övmesine asla izin vermezdim. Kendimi kendim övebilirdim bir erkeğin beni övmesine ne gerek vardı sonuçta.
" Gökçe adam sana aşık oldu heralde? " dedim kıkırdayarak. Oda gülerek bana döndü.
" Kendine haksızlık ediyorsun bebeğim. Belki de sanadır " dedi hiç istifini bozmadan.
" Bayılırım bende zaten gökçe ! " dedim sahte bir yüzle. O ise kahkahalarla gülmeye başladı. Bu gülüşmelerimiz kütüphane kapısında sona erdi. Sessizce içeriye girdik ve ders çalışmaya koyulduk. Ne kadar süre çalıştık bilmiyordum. Dışarıya çıktığınızda hava hafiften kararmaya başlamıştı. Telefonumu çıkararak ekranı açtığımda tam 10 çağrı 3 mesaj olduğunu gördüm. Çağrıların hepsi anneme aitti fakat 3 mesajdan ikisi bilinmeyen bir numaraya aitti. Açarak okumaya başladım.
0546 *** ** ** : "Bu saate kadar bu ıssız bir yerde ne yaptığını merak etmedim değil ? "
0546*** ** **: " üstünde ince üstelik artık dışarı çıkarken lütfen sıkı giyin.
Hızla arkamı dönüp baktığımda kimseyi göremedim. Benim ne giydiğimi nerden biliyordu bu. Kimdi ki bu şimdi ?
Bölüm sonu❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Elli Tonu
RandomHayatımız hep bir piyon üzerine kuruluydu. Geliyorduk gidiyorduk ve en önemlisi birer birer geçiyorduk hayatımızdan. Bu hikayenin piyonu kimdi bilinmez ama biri çok acı çekecekti bu kesin!! İLGE AKINSOY~YAĞIZ ULUSOY