Bölüm 20~
Hesap vakti:Meltemin estiği gökyüzünde seni bekleyen özgürlük var. Gel gör ki sen ; " ya düşersem? " diye sanıp duruyorsun. Peki ya uçarsan ?
Neydi bu içimdeki hissizliğin sebebi, neydi bu göklerdeki kara bulutların izi. Neydi gelecekten olan ümitsizliğim. Ben yağız Ulusoy, hayatımın ellerimden kayışını benim ağzımdan hiç dinlemediğiniz o çocuk. Hayatını babasının mahvettiği o masum çocuklardan biriyim. Babamın avcunun içinde olan hayatım benden çok şey kopardı. Önce ablamı aldı benden sonra annemi aldı, abimi ve şimdi sevdiğim kadını, artık daha ne alabilir diye düşünüyordum. Fakat emanetlerimi de almak için eli ensemdeydi her an.
Kapının çalması ve yerimden kalkmam aynı anda olmuştu. Evdeki herkesi göndermiştim söz vermiştim geri dönmem gerekiyordu. Kapıyı açtığımda yılların verdiği o yaşlılık hakimdi yüzünde, fakat yüzündeki öfke ve kin yerli yerindeydi. İçeriye bakan gözleri benimle buluştu ve kapıyı kapatarak bir adım öne çıktım.
" Eve almayacak mısın? Hiç misafirperver değilsin oğlum böyle mi öğrettim " dedi o nefret kokan sesiyle.
" Değil ev, buraya gelmeyi bile hak ettiğini savunmadım "
Güldü, o öyle bir iğrenç gülüştü ki yağız kafasını çevirdi.
" Ne istiyorsun ? "
" Senin için geldim " dedi belindeki silahı çıkarırken.
Bu sefer gülen bendim. Ama cehennemin sıcak ızdıraplarından kaçarcasına.
" Hedef benken benim yanımdaki savunmasız kızı hayattan koparan sen, bugün benim için geldiğini mi söylüyorsun? "
" Öğrenmişsin "
" Bilirsin buralarda hiç bir şey gizli kalmıyor "
" Uzatma " dedi sert bir sesle ve silahın namlusunu kalbime doğru tuttu. Gözlerim dolarken karşısında güçlü görünmek zorundaydım. Ama hislerimi açığa çıkarmaktan asla çekinmeyecektim, yıllarca içimde biriktirdiğim sorularımı gün yüzüne çıkarıyordum artık bugün.
" Beni hiç mi sevmedin? "
" Hiç " dedi aynı soğuk tınısıyla.
" Neden beni sevmedin ? "
"Oğlum olduğun için, doğduğun için "
Dolu olan gözlerimden bir damla yaş aktı. Silahın karşısından bir adım geriye bile gitmemiştim. Ellerimi silahı tutarak daha çok bastırdım.
" Vur o halde "
Duraksadı karşımdaki yıllarca baba olan, ama bana Baba olamayan adam.
" Söylesene " dedim gözlerinin içine bakarak " ablamı nasıl öldürdün? "
Bakışları dondu, elleri titredi, göz bebekleri titredi.
27.07.2001
Nare henüz 7 sinde bir kızdı. Sarı kısa saçları yeşil gözleri ile dünyaya bir taş çıkarmış gibiydi adeta. Büyüyünce çok güzel kız çocuğu olacağını annesi ona hep söylerdi. Alaz 6 yaşında bir çocuktu ablasına da çok bağlı bir çocuktu. Her gün ablasıyla sohbetler ederler sonrasında ablası onu kırmamak için oyun oynardı. O da kardeşine çok bağlı bir kızdı.
" Abla " dedi küçük alaz nare'ye bakarak. Nare merakla döndü Alaza.
" Babam seni çağırıyor "
Babası yavuz Ulusoy, çok sinirli bir adam olsada birtek siniri kızına karşı değildi. Nare yavaş adımlarla babasının çalışma odasına yürüdü. Kapının önüne gelince derin bir nefes alıp kapıyı tam üç kez tıklattı. Saygılıydı o, asla babasına karşı gelmezdi. O babasına aşık bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Elli Tonu
RandomHayatımız hep bir piyon üzerine kuruluydu. Geliyorduk gidiyorduk ve en önemlisi birer birer geçiyorduk hayatımızdan. Bu hikayenin piyonu kimdi bilinmez ama biri çok acı çekecekti bu kesin!! İLGE AKINSOY~YAĞIZ ULUSOY