2.BÖLÜM

94 49 21
                                    

KEYİFLİ OKUMALAAARRR

KEYİFLİ OKUMALAAARRR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2.BÖLÜM "Ateş Evreni"

Prens Cyrus'un Anlatımıyla

(Evrenler birleşmeden önce)

Saat öğlen 3 olmuştu ama ben hâlâ yatağımdan çıkmamıştım. Uykuyu seviyordum ve bu yüzden yataktan çıkmak bana boş geliyordu.

"Abi! Saatin 3 olduğundan haberin var mı?" Kapı ardından gelen ses ile derin bir nefes alarak doğruldum. "Eğer o kapıya vurmaya devam edersen, biricik saçlarının her bir telini tek tek suya sokarım, Adira!" Bunu dediğim an kapının sesi susmuştu. Ama daha sonra yeni bir ses yerini almıştı.

"Cyrus, kahvaltı etmedin, bari öğle yemeğine in."
Annemin sesiydi bu. Oflayarak yataktan kalktım, doğrusunu söylemek gerekirse açtım ama yemeğin odama gelmesini tercih ederdim.
"Yemeği odama getirsinler. Burada yemek istiyorum." Annemin yanıtı gecikmedi. "Aşağıda bekliyoruz Cyrus." Yine sıkıntılı bir nefes alarak yataktan kalktım. Üzerime ilk bulduğum giysiyi geçirdim, koyu kırmızı, siyah detaylar ile çevrili bir giysiydi. "Çok yavaşsın." Yine Adira'nın bağırışı ile kapıya doğru gittim, kapıyı açtığımda Adira yere çakılmıştı, kapıya yaslandığı için ben kapıyı açınca dengesini kaybetmişti.

"Hayvan!" Dedi bana ters bir bakış atarak, umursamadım. "Yolumdan çekilseydin yere bok gibi çakılmazdın." Diyerek aşağı doğru indim. Öğle yemeği için her şey hazırdı. Beni bekliyorlardı demek ki.

Masaya doğru ilerliyordum ki arkadan bir anda sırtıma gelen ağırlıkla dengemi kaybederek sağa sola savrulmaya başlamıştım. "Adira, bırak abini!" Babamın uyarısına aldırış etmeyerek saçımı çekiştirmeye başlamıştı. "Kocaman kız oldun küçük velet gibisin hâlâ." Dedim. İnmesi için kendi etrafımda döndüm ama lanet olası cadı inmemişti. "Kaç yaşındaydın sen?" Dedim. "21." Diye cevapladı. "Ha eğer ateş evrenindeki yaş hesaplama şeysi ile soruyorsan hesaplamadım çünkü üşendim. Bi 2-3 asır varımdır o hesaplamayla." Evet, her evrenin kendi yaş sistemi vardı. Ama bunu kullanmak taşıyıcıların genellikle umurlarında olmuyor, insan yaşı ile hesaplıyorlardı yaşlarını.

Adira'ya güldüm. "Veletmişsin daha." Dedim. Saçımı daha fazla çekiştirmeye başlayınca şöminedeki ateşlerden gücümü alarak Adira'nın ellerini saçımdan çektim. Elleri kafamdan çekilince dengesini kaybedip yine yere çakılmıştı.

"Kavganız bittiyse artık yemeğe oturun yoksa sizi ızgara yapıp yiyeceğim." Babamın sesi ile masaya doğru yürüdüm, sandalyeyi oturmak için çektim ama Adira benden önce davranarak sandalyeme oturdu. "Böyle bir kardeşim olduğuna inanamıyorum." dedim ve babamın yanındaki sandalyeye oturdum. "Bu arada." Dedi babam. "Size mektup gelmiş, ben de şaşırdım. Normalde hiç buraya mektup gelmez, demek ki önemli bir şey. Okuyup bizi de bilgilendirin."

Tabağıma bir kaç parça kahvaltılık alırken bakışlarımı Adira'ya döndürdüm. "Adira baksın, hepimizi bilgilendirsin, mektubun bana geldiğini sanmıyorum."
Adira bana ters bir bakış attı. "Bana her gün mektup geliyor zaten." Dedi dalga geçer gibi. "Bu da benim için bir ilk. Demek ki ikimize gelmiş mektup." Annem ve babam aynı anda "yemeğinizi yiyin." Diyince tekrar birbirimize bakmayı bırakıp yemeğe döndük. "Süt yok mu?" Adira'nın cümlesi ile hepimizin bakışları ona yöneldi. "Kocaman kız oldun süt mü içeceksin?" Dedim. Adira kaşlarını çattı kafama bir zeytin fırlattı. "Az önce velet diyordun!" Evet, işime gelince kocaman kız, sinirlendirmek içinse velet diyordum.

DÖRTLÜ EVRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin