6 dakika 58 saniye. 6 dakika 59 saniye.Tam 7 dakikadır adının Selin olduğunu öğrendiğim kız bana neredeyse gözlerini kırpmadan bakıyordu. Birden işaret parmağıyla alnıma iki kez vurup;
"Kızım"dedi ı'yı uzatarak."Gerçekten hatırlamıyor musun, yoksa numara mı?" Belki de onuncu kez sorduğu bu soruya karşılık gözlerimi devirip;
"I-ıh, söyledim ya hatırlamıyorum. Artık adımı söyleyebilir misin?"
Birden "ay" diye bağırıp beni yataktan itti. Zaten yatağın ucunda oturduğum için düşüp kafamı masaya vurmuştum.
"İnsan en yakın arkadaşını unutur mu ya!" Gözlerimi sımsıkı kapatıp açarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
"İlk olarak, hafızamı kaybettim. Seni hatırlayamamam gayet normal. İkinci olarak, eğer kafamı biryerlere çarptırarak hatırlamamı sağlamak istiyorsan; boşa uğraşıyorsun.Ve son olarak, Allah aşkına artık adımı söyler misin!"
"Zühre"dedi kıkırdayarak. "Sanırım bu senin hayatın boyunca kurduğun en uzun cümle oldu." O kadar utangaç biri miydim yahu?
Tam o sırada doktorun içeriye girmesiyle hala yerde olduğumu hatırlayarak ayağa kalktım ve Selin'e görseydi doktorun arkasına saklanabileceği bir bakış attım.
"Evet küçük hanım, hiçbir şey hatırlamadığınızı söylediğiniz için tomografiye aldık."Gözleriyle bana tedirgin bir bakış attı. Muhtemelen söyleyeceği şeye hazır olup olmadığımı kontrol ediyordu. Sonunda hazır olduğuma kanaat getirmiş olmalı ki konuşmaya başladı. "Sizinle açık konuşacağım. Açıkçası beyninizin hafıza lobu büyük bir zarar görmüş. Yani-"
"Şu anda tek bir sorunun cevabını istiyorum. Kalıcı mı geçici mi?"
Anlayışla kafasını salladı ve devam etti."Malesef bende dahil hiçbir meslektaşım size bununla ilgili kesin bir şey söyleyemeyiz."
"Na-nasıl?"dedim kekeleyerek. Açıkçası çok korkmuştum. Bütün ömrümü "Ben kimim?" sorusuyla boğuşarak geçirebilirdim.
İçeriye bir hemşire-koşarak-girdi.Ve doktorun kulağına benim anlamadığım bir şeyler söyledi. Sonra doktor bana döndü. "Bu biraz da sizin psikolojinize bağlı. Benim acilen ilgilenmem gereken hastalar var. Bu arada ailenizi siz uyurken arıyorduk ve bir türlü bulamamıştık. Nihayetinde onlar bizi buldu.Size iyi günler." O kadar hızlı konuşmuştu ki takip etmekte zorlanmıştım.
Doktorun çıkmasıyla bağırarak kafamı yastığa gömdüm.Ne yapacaktım? Bu sabah gözlerimi bu hastanede açmıştım.Uyandığımda sanki biri beni sürükleyerek tamamen simsiyah olan bir odaya bırakıp üzerime kapıyı kapayarak beni oraya hapsetmiş gibi hissediyordum. Daha açıklayıcı bir benzetme kullanacak olursam yeni doğmuş bir bebek gibi.Bazen gözkapaklarımın arkasına ittiğim gerçekler insan şekline bürünüp elleriyle beynimi oyup ortaya çıkacaklarken geçmişim onları kaba kuvvetle susturuyormuş gibi hissediyorum.
Ben düşüncelerimle boğuşurken adını yeni öğrendiğim(!) en yakın arkadaşım beni doğrulttu ve omuzlarımdan tutup sarstı."Hey, hey" dedi gülümseyerek "Karamsarlığı bırak ailen geliyor, heyecanlansana biraz."Ona boş boş baktığımı görünce gözlerini devirip;
"Aman be Zühre"dedi. "Ben senden daha heyecanlıyım."
"Neden ki?"diye sordum kaşlarımı kaldırarak. "Böyle yapınca pandaya benziyorsun"dedi kıkırdayarak. O kadar çok çabuk konudan konuya atlıyordu ki zaten ağrıyan başım daha da ağrımaya başlamış artık puslu görmeye başlamıştım.
"Neyse."dedi yüz ifademe bakıp dudaklarına temeli olmayan bir gülümseme yerleştirerek. "Aileni benden bile saklıyordun.Tekrar ediyorum benden bile."
"Evet,Selin. Gerçekten senden nasıl saklayabildiğimi bende merak ediyorum."
"Hımm" dedi üzerime doğru gelerek. "Yine eski uyuz ve huysuz haline geri dönmeye başladın."
Üzerime eğilerek beni gıdıklamaya başladı. Kahkaha atarken bir yandanda ona durmasını söylüyordum.
Birden gözleri arkamdaki bir yere takıldı ve dudaklarındaki gülüş yavaş yavaş silindi.
"Zühre"dedi öldürücü bir yavaşlıkla."Sanırım aileni neden sakladığını anladım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNDEN KALANLAR
Teen FictionGenç kız üzüntüyle başını ellerinin arasına aldı. Bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu. "Biliyorsun." dedi içinden bir ses. "Biliyorsun ama yine de kaçıyorsun." Evet, biliyordu. Adı gibi emindi ki(!) onu durumdan kurtaracak tek kişi oydu. Ke...