Sonu olmayan bir sokakta yürüyordum. İçimde bir korku, dışımda ise nedensiz bir cesaret vardı. Yıllar boyu evden çıkmayan ben şimdi çıkmıştım bunun nedeni neydi?
Lanet olsun ki bilmiyordum.
Uzun olan bu karanlık yolda arkamdan tanıdık ayak sesleri geldi. Biliyordum bu sesi. Ölümün aynı zamanda aşkın sesiydi. Ben bir defa hata yapmıştım ve yine yapamazdım bu yüzden koşmaya başladım.
Ayaklarım hızla haraket ediyordu ancak kafamın içi adımlarımdan daha gürültülüydü. Koştum ve koştum tüm sokakta bir köpek pisliğinden yere düşmüş çikolata çöplerine kadar her yere sert bir şekilde basarak koştum.
Kaçtığım şey sadece adım sesleri değildi ben korkularımdan, aşktan, mutsuzluktan kısacası her şeyden kaçıyordum.Yolun sonuna geldiğimde bir kol beni hızla çekti minho'ydu işte tüm korkularım olan kişiydi. "Lanet olsun benden neden kaçıyorsun jisung?" sorduğu soruyu duyuyor muydu bu? Tabi ki de kaçacaktım bana tek seçenek olarak bunu vermişti.
"kaçmak bir uzaklaşma isteği değil midir minho? Bende kaçıyorum, Senden."
Minho da mimik oynamamıştı. Çünkü o beni hiç anlamazdı hiç bir zaman kendimi açıklayamamıştım ona. O ben ağladığım da bile üzgün olduğumu anlamazdı. O mu çok salaktı yoksa ben mi belli edemiyordum bilmiyorum." jisung beni dinle artık. Aylardır kaçıyorsun benden ne kadar kaçarsan kaç ben seni yakalıyacağım anla bunu" derin nefesler aldım aldığım her nefes bir yangının içindeymişim de duman soluyormuşum gibi hissettiriyordu bana.
"eğer kovalamayı unutursan kaçar ve kurtulurum minho" kolumu daha sıkı tutan kollarla yüzümü buruşturdum "ben unutmam jisung" "ama ben unuturum minho seni öyle bir unuturum ki yıldızlar şahidim olsun arkamdan kovalayan sen olsan da ben yine umursamam. Yine kolumu tuttuğun da bu sefer yardım çığlıkları atar her şeyini bildiğim bir yabancı olursun benim için. Bu hiç zor olmaz"
Minho duraksamıştı bu sefer anlamış gibi bir yüz ifadesi vardı daha çok hayal kırıklığı da gibiydi "saçmalıyorsun sen jisung. Unutamazsın sen beni! Beni çok seviyorsun sen kaybetmek istemezsin yalan söylüyorsun!" Hayır hiç bir sikim anlamamıştı "bir yıl öncenin hesabını mı yapıyorsun bana? Sen istediğini yaptın minho benim içimde ki seni yok ettin"
Minho bu sefer çıldırmıştı elleri titriyor gözlerinden yaşlar geliyordu lakin bu sefer yanında ona sarılıp göz yaşlarını silen bir jisung yoktu çünkü minho o göz yaşlarıyla beni boğmuştu. Yaşarken öldürmüştü beni."1 yıl önce paslanmış çekmeceden kalan minho'ya aşık Han jisung'dan Lee minho'ya mektup
06.02. 2019
Sevgili Lee minho'm.
Taze duygularımın sana karşı asla çürümiyeceğini hissetmeye başladım.
Sen benim aydınlığımsın
Gecenin ortasında ki ay'ım
Karanlığın içinde ki meşalemsin.
Parlak gözlerin ise karanlığın hakim olduğu gözlerime ışık veren en önemli şey.
Uzun bir günün ardından en karanlık gece de bile beni güldüren öpüp, koklayansın.
Öyle teşekkür etmek istiyorum ki sana
Parlak gözlerini öpmek, siyah saçlarını koklamak, güldüğün de gülüşünden öpmek istiyorum.
Toprağıma yağmur oldun sen.
Mezarda ki bir toprak kadar yara bere içindeydim çiçek açtırdın bana.
Göz yaşlarımın susuzluğumu gideren bir ilaç olduğunu ikna ettin bana.
Sarhoş bir beden kadar çaresizken kahve uzatan kişiydin.
Ve sevgilim sana olan aşkım defterimin çizgilerini yetmeyecek kadar fazla.
Yeni su içmiş boğazımı kurutacak kadar fazla.
Öyle fazla ki hiç bitmiyecek bir sonsuzluk gibi. Sen benim en parlak yıldızım, en güzel eserimsin. Dilek dilerken yüzünü hayal ettirecek kadar fazla aşığım sana.
Bozuk paramı dilek kuyusuna senin için atıyorum minho çünkü sen benim en güzel dileğimsin.
Yıldızlar kadar parlak bir gün olması dileğiyle sevgilim.
Gözlerin kadar parlak bir gün olsun her gün senin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood or love? | Minsung
FanfictionUnuttun mu? Ben öldüm. Beyaz pileli eteğimi kırmızıya boyayan da sendin. Ceset torbama toprak örtende sendin. Peki ya suçlu olan kimdi? Ben mi? Sen mi?