VIII

18 0 0
                                    

Saatler belki günler geçti yaralı beden hastane de öylece yatıyor uyanmıyordu.
O ölüm döşeğindeyken hastaneye onun için hiç bir ziyaretçi gelmemişti. Annesi, arkadaşları veya bir başkası kimse onu merak edip gelmemişti. Yaralı bedense bunu hissetmiş, birilerini bekler gibi bilinçsizce yatıyordu hastanede.

Minho ise günlerdir gelmezken bir saat öncesinde gelmişti. Gelme sebebi merak veya endişe değildi içinde ki kötü hisi yok etmek için gelmişti. Camın önünde öylece dururken jisung'un gözleri yavaşça açılmıştı. Bunu gören hemşireler koşarak odaya girmiş, durumu kontrol etmiş ve minho'nun odaya girmesine izin vermişlerdi.

Minho adımlarını odaya yöneltti ve yatağın yanında ki koltuğa oturdu. Jisung gözlerini minho'ya çevirip sessizce konuştu.
"neden minho?"
Minho anlamamış gibi bakmış ve konuşmuştu "o ne demek?"
"baya neden? Bunca sene bana düşman gibi davranma sebebin neden?"
Minho gözlerini tereddütle etrafta gezdirdi
"Ben sana düşman gibi davranmıyorum"

"Sen ne yaptığınında mı farkında değilsin minho? Bu siktimin hayatında bana bütün kötülükleri yapan sensin lan! Sana aşıktım ben yemin ederim çok aşıktım neden böyle davrandın bana?"
Minho dolan gözlerine engel olamayıp konuştu
"ailem yüzünden jisung. Bende sana aşıktım ama hetero olan ailem ve canımdan çok sevdiğim annem bile senin yüzünden düşman oldular bana"
Jisung acıyla yerinde doğrulup bağırmaya başladı
"bu mu yani? Bana nefretle bakmanın tek sebebi bu mu? Peki ben minho. Seni o kadar sevdim ki bende ablamla düşman oldum sırf seni sevmiyor diye! Bu hayatta benim başımı okşayan tek kişiyi de elimin tersiyle ittim ben! Aptalım ben çok aptalım en ufak sevginde sana koşarak geldiğim için aptalım ben! "
Minho sessiz kalmış ve sadece jisung'un bağırmasına izin vermişti.

" yemin ederim sadece sevilmek istedim, biri başımı okşasın ben onun sevgisini kalbimde hissedeyim istedim. En çok korktuğum karanlıkta bana aydınlığı biri getirsin istedim. Ama sonra ne oldu biliyor musun minho? En çok korktuğum şeye dönüştüm; bende karanlık gibi bir şey oldum"

Jisung titrek bir nefes alıp konuşmaya devam etti.

"duygularımı kimseye anlatamadım, anlatacak birini bulamadım. İçim içimi kemirdi benim ya. Düşüncelerimle beynimi yedim ben. Aylardır tek midemden geçen şey ne benim biliyor musun? Kahve minho. Ben nefret ederdim kahveden evden reçelli ekmek yemeden çıkmazdım, çok severdim reçelli ekmek. Sevdiğim şeyleri bile unuttum ben"

Jisung göz yaşlarına engel olamadı, minho ise karşısında ki bedenin yarasının kanadığını bile görmedi.

"Ben öldüğümde üzülecek biri yok minho. Ben sadece senin benim için ağlamanı isterdim. Mezarıma çiçek bırakılmasını da çok isterdim. Benim ablamın mezarına yaptığım gibi birinin benim mezarımda toprağı koklayarak ağlamasını çok isterdim. Ama kimse yok minho. Kimsesizim ben"

Hiç konuşmayan minho bu sefer konuştu.

"sevmiyorum ben seni jisung"

Jisung bütün hastaneye inleterek bağırdı.

"biliyorum lan! Sevmediğini biliyor, her zerremde hissediyorum. Ama koymuyor artık! Annem bile sevmemiş beni sen mi seveceksin? Hiç sevilmedim ben! Ama isterdim sevilmek çok isterdim bir kere o hissi hissetmek."

Jisung kanayan karnına götürdü elini ve bu sefer bağırmak yerine mırıldandı.

"istemiyordum ben ölmeyi minho. Şimdiyse yaşamanın bir anlamı yok gibi geliyor. Yemin ederim çok isterdim beni sevmeni minho. Gülerek ölmek isterdim ben. Ama ben kimsesizim minho yalnız değilim. Sense yalnızsın, çok yalnızsın"

İçeriye hemşireler koşturarak girerken minho son bir defa baktı jisung'a.
Jisung ise minho'ya son kez bütün duyguları barındırarak baktı. Kin, öfke, sevgi, aşk hepside vardı. Tüm yaşadıkları şerit gibi geçmişti sanki gözünün önünden.

Minho kendini koridora attı ve çönktü duvar kenarına. Ağlarken mırıldandı minho.

"sevdim ben seni jisung, bak senin içinde ağlıyorum. Ama bunu söyliyemiyecek kadar korkağım. Senin aksine"

Bazen bu yaşadığımız hayat çok boş gelebiliyor biz insanlara. Korkarak yaşıyoruz her günümüzü.

Fakat han jisung hiç bir gününü korkarak yaşamadı babasından dayak yerken de, annesi tarafından küfürler yerken de, ablasının cesedini gördüğünde de hiç korkmadı.

Tabutlarsa ışık geçirmez. Minho öyle korkak ki sevdiği adama bakamadı doya doya.
Yaşarken göremedi jisung'u.
Sevmeyi beceremeyenlerden minho.

Jisung kimsesizken, minho tanrının yalnızlığı yarattığı kişiydi.
Minho en günahkar olan kişiydi.

Jisung'un içi hep bir hoşçakal ülkesiydi. Minho ise hep bilet alıp kaçan, mesafeleri yaratmayı seven kişi.

Ve bazıları yokken bile vardır, fazlasıyla.

Jisung yaşarken yoktu ölüyken var oldu. Han Jisung'un en büyük şanssızlığı buydu.
Tanrı onu yaşarken yok etmiş, ölüyken varlığını hatırlamıştı.

Bazı sonlar vardır
Sonunun geldiğini fark etmezsin.
Han jisung'un sonu.












Blood or love? | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin