Blood or love? | Minsung

XII final

1 ay sonra

Lee minho, jisung'un ölümünden sonra kısa bir çöküş yaşamış fakat sonra karşısına çıkan genç bir oğlana gönlünü kaptırıp aşık olmuştu.

Daha jisung'un ruhu özgürlüğü bile yeni görmüşken minho hiç daha önce sevgilisi olmamış gibi davranmış ve hayata çok daha erken başlamıştı.

Fakat minho yaşadığını yaşamadan bu hayattan ayrılmıyacağı kesindi.
Han jisung hiç bir zaman yaşadığı bu kötü hayatı için birinden intikam alamamıştı ama tanrı jisung yerine intikam alıp ona bu hediyeyi sunacaktı.

Sevgilisinin yanına doğru mutlulukla giden minho çok mutluydu. Bir kez olsun jisung'a ulaşmak istememiş elini gökyüzüne bile uzatmamıştı. Oysa uzatsaydı jisung'un ruhu çekip kurtarırdı onu.

Sevgilisinin odasına girdiğinde dona kaldı minho. Karşısında biri sevgilisi olmak üzere iki çıplak beden vardı.

Sevgilisi hızla ayağıya kalktığında bağırmaya başladı minho.

"bunu bana gerçekten yaptın mı piç kurusu!"

Sonda ettiği küfür sevgilisini sinirlendirmiş olmalı ki minho'nun yanına hızla geldi.

"Lee minho sence ben seni gerçekten sevdim mi? Bu kadar aptal mısın?"

Minho'nun karşısında ki beden elini minho'nun kalbine vurarak konuştu.

"bence bu sikik kalbini bana boşuna harcadın çünkü ben kalbimi değil sikimi çalıştırmayı seviyorum minho"

Minho'nun duydukları fazla ağır gelmişti ona. Belki de şu an cezamı çekiyorumdur diye düşündü. Birini gerçekten tüm kalbiyle sevmiş ve aldatılmıştı. Minho ben katilim diye geçirdi içinden. Hapise girmekten bile kurtuldu. Doğru ya minho'yu babası bile sevmemişti niye başka biri sevseydi ki.

Aynı jisung'un dediği gibiydi bu yaşananlar.
Minho da jisung gibi acı çekiyordu.
Bedeninde değil tam kalbinde ki sızı yüzündendi.

Bu konuşmanın ardından hızla çıktı evden minho. sonra koşmaya başladı.

Koşmayı bırakıp sağ tarafına döndüğünde gözleri önüne jisung'un evi serildi. Bir aydır kimsenin gelmediği bu ev tozlanmış ve eskimeye başlamış görünüyordu.

Minho kendini engelleyemeyip eve doğru adımladı. Kapının kilitli olduğunu görünce bir taş aldı ve camı kırıp girdi içeriye.

Jisung'un her zaman kapının önünde ki vazoya evinin anahtarını koyduğunu bile bilmiyordu.

İçeriye giren minho etrafta gözünü gezdirdiğinde tüm salonun mektuplarla dolu olduğunu gördü.
Eline ilk gelen mektubu alıp okumaya başladı.

"sevgili Lee minho.
Seni sevmeye başladığım günden beri yaşamayı da aynı zamanda öğrenmeye başladığımı düşünmüştüm. Fakat bana karşı kötü tavırlarının beni yaşatmadığını aslında git gide öldürdüğünü anladım.
İlk yazdığım mektup onlarca satırken şimdi sana bir sayfaya bile küçük gelen şeyler yazıyorum çünkü ilk zaman hislerim dolup taşarken şimdi tam aksine hislerim yokmuş gibi hissediyorum.

Sevgilerle Han jisung "

Minho kendisine yazılan mektubu görünce dudakları şaşkınlıkla aralandı.
Yerde ki bir diğer mektuba gitti elleri.

"sevgili Lee minho
Gözlerin bana nefretle bakarken tek düşündüğüm ne kadar parlak olduğuydu.

Bana her vurduğunda açılan yaralarım sayesinde akan kanım aynı zamanda aşkımında akıp gidişiydi.

Kırmızıdan nefret ederim.
Kırmızı görünce bayılırım veya midem bulanır.
En sevdiğim renk olan maviyi hiç bir zaman göremedim.
Bana kırmızı kanlar akıtmak yerine mavi orkide vermeyi seçmedin.

Ve ben senden nefret ediyorum.
Gözlerinin parlaklığı da heyecanlandırmıyor artık.
Ve farkettim ki eskiden çok sevdiğim damarlı ellerinde bana vurarken bir hiç.
Senden nefret ediyorum Lee.
Ve sende benden nefret ediyorsun.
Ama asla ayrılamıyoruz.
Bizim tek hatamız birbirinden nefret edip her seferinde yanımızda birbirimizi bulmamız.
Lakin biz diye bir şey kalmadı.
İlk ben vardım sonra sen. Sonra biz olduk şimdi yine ben ve sen varsın ama artık biz değiliz. "

Bu jisung'un yazdığı son mektuptu.
Atılan tarihse jisung'un öldüğü gündü.

finali aceleye getirdiğimin farkındayım fakat fic zaten bitti. daha fazla minsung sahneside göremiyeceğiz.  

mini bir ficti okurken keyif aldıysanız ne mutlu bana. 

bir diğer ficimde görüşürüz.