9

6 5 3
                                    

Miles Miller hayatıma en kaotik bir zamanda girmişti. Üstelik onu tanıma fırsatı dahi bulamadan. Neyi sevip sevmediği konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Hakkında bildiğim şeyler yüzeyseldi ve kendini pek açmayı seven bir insan değildi.

Onun hakkında her an yeni bir şey öğrenebilirdiniz.

Tıpkı benim şu an olduğu gibi. Miles gerçekten şefkatli bir insandı, anlayışlı ve kibardı. Onu ilk tanıdığım zaman o kibarlığı pek olduğunu söylenemezdi. Ayrıca biraz patavatsızdı. İnsanlarla genel olarak dalga geçerdi fakat bugün ailesi hakkında bana açıldığında aslında o zayıf yönünü korumak için geliştirdiği bir mekanizmaydı.

"Evelyn, neler oluyor?"

O da farkındaydı bir şeylerin ters gittiğinin. Ondan ayrıldım ve etrafıma bakındıktan sonra hızla onu içeriye soktum. Kapıyı kapattıktan sonra elimdeki notu ona uzattım.

"Seni tanıyor." Dedim korkuyla. Elindeki notu okurken o da en az benim kadar panikledi.

"Siktir."

"Bu bizi aşar Miles, anneme dememiz lazım." Panikle ne yaptığımı bilemeden koridorda volta atarken Miles beni kolumdan yakaladı.

"Sakin ol Evelyn eğer annene desek bile ne yapabilir? Onlarda bir tehlikenin içine girer."

"Şu an kimse güvende değil! Ne sen ne de ben..."

Miles beni sakinleştirmek için koltuğa oturttu ve içeriden bir bardak su alıp hızla yanıma geldi.

"Evet haklısın kimse güvende değil ama demek ki doğru yoldayız."

"Tanrım, Miles kafayı mı yedin. Evime kadar girmiş! Ben veya annem uykudayken boğazıma bıçak dayamayacağı ne malum!"

Miles bu sefer sessizleşti. Haklı olduğumu o da biliyordu fakat bir çözüm yolu bulmaya çalışıyordu.

"Yıldızlar..." dedi düşünceli bir şekilde. "Seni açık hava sinemasına çağırıyor demek ki orada olacağından haberi var."

"Madem haberi var neden o zaman evime girip bu boktan notu bırakıyor."

"O zaman seni takip ediyor."

Neredeyse kafayı yemek üzereydim. Peşimde bir manyak olması yetmezmiş gibi onun bu saçma sapan oyunlarına bizi alet ediyordu.

"Ona istediğini vereceğiz."

"Ne saçmalıyorsun sen?" diyerek Miles'ı tersledim. Fakat o dediğinde kararlı gözüküyordu.

"Bu akşam açık hava sinemasına gideceğiz. Bunu yapan kişi kesinlikle bu kasabadan birisi ve eminim o da orada olacak."

"Asla oraya gitmem."

"Evde kalıp katilin seni öldürmesini beklemek daha cazip geliyor yani."

Miles'a gözlerim dolu bir şekilde baktım. Onun da en az benim kadar korktuğunu görebiliyordum fakat o benden bu yönden biraz farklıydı; korkunun üzerine gitmesi gerektiğine inanlardandı.

"Beni dinle Evelyn, bu kişi her kimse asıl amacı zaten seni korkutmak. Biliyorum kolay değil ama zaten bu sürece girdiğimiz anda tüm zorlukları göze aldık. Bu kişi her kimse belli ki durmayacak. Onu bir an önce bulmamız lazım."

Miles'ın bu içten konuşması beni biraz olsun rahatlatmış, asıl amacımın ne olduğunu hatırlamam da yardımcı olmuştu.

"Haklısın, ben sadece korktum. Birisine daha bir şey olsun istemedim."

"Kolay şeyler yaşamadın, bunun için seni yargılayamam ama şu an kendini bırakmanın sırası değil."

Ayağa kalktığımda artık kendimden daha emindim.

Bal Kabağı KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin