yağmur ;

54 7 6
                                    

Sunoo eşyalarını hızlıca toplayarak kütüphaneyi kontrol eden ablaya gözükmeden hızlıca çıktı. Herkes çoktan eve gitmek için yola çıkmış hatta okulun çevresinden uzaklaşmıştı bile.Kısa boylu oğlan çevresine bakınınca yerdeki su birikintilerine düşen yağmur damlalarını görünce kulağındaki kulaklığını çıkarıp etrafa bakınmaya başladı.Yağmur yağmaya başlamıştı.

Her hava şartına göre önlem almaya alışık olduğu için çantasında her zaman bir şemsiye bulunduruyordu. Neden her durum için hazırlıklı olduğunu o da bilmiyordu. Yada bu durum iyi mi kötü mü ona da karar veremiyordu. Belki o da yaşıtları gibi olayları akışına bırakıp rahatlamalıydı.Kendi kendine söylenerek çantasını yere koyarak şemsiyesini çıkartmaya çalıştı.

Ve çevresindeki insanlara baktı şemsiyeli sevgililer...
Bir şemsiyeyi paylaşan ve gülüşen çiftler...
Havadaki romantik hava ben dışındaki herkese çalışıyor sanırım diye düşündü Sunoo.

Sunoo öyle illaki bir sevgilisin olsun diye düşünen biri değildi zamanı gelince doğru kişiyle karşılaşacağına inanıyordu. Onun için aslında ideal bir tipi de yoktu ,her türlü kızla çıkabileceğini düşünüyordu Sunoo.Ama illa ki fiziksel bir özellik söylecek olsaydı uzun boylu olmasını istediğini söylerdi. Kendinden uzun kişileri daha çekici buluyordu. Ve kesinlikle kendisiyle çocuklaşabilecek ama aynı zamanda gerekli durumlarda da ciddi olmasını bilecek birini tercih edeceğini düşünüyordu kısa boylu oğlan. Her seferinde kendine şuan ilişki için müsait değilim diye geçiştiriyordu ama ailesinin pek de geçiştirdiği söylenemezdi. Ayda en az bir kere bu konu açılıyordu.

Ailesi asla Sunoo'yu zorlamazlardı ,bunu çok yanlış buluyorlardı ama Sunoo'nun gençlik yıllarını harcadığını düşündükleri için ona "gençlik aşkını" deneyimlemesini söylüyorlardı. Sunoo buna katılmıyordu, öyle boşboş sevgili olucak değildi ya. Ayrıca bu sene 23 yaşına girecekti, artık çokta genç sayılmam diye düşünüyordu.

O ilkinin son olmasını düşünen insanlardandı çünkü ona göre ilk sevgilisi ile yaşadığı anılar her zaman daha anlamlı ve unutulamaz olacaktı ve gelecek kişilerde de mutlu olsada o anları hatırlayacaktı, kolay kolay unutabilen biri değildi Sunoo onun için biliyordu her seferinde o eski anılarını hatırlayacaktı. Bunu istemiyordu,insanları üzemezdi Sunoo. Bu çok yanlıştı ona göre. Onun için kafasında bu mottosu vardı "doğru kişi doğru zaman". Evet buna inanıyordu sevimli çocuk. Zamana bırakacaktı şimdilik ve ilerde doğru zamanda doğru kişiyi bulucaktı.

Çantasından şemsiyesini çıkarttı tam şemsiyesini açıcak iken yanına sınıfından Ningning geldi.
"Merhaba Sunoo! Nasılsın ?"
Sınıfındaki cidden yakın olduğu kişilerden biriydi Ningning. Onu görünce otomatik olarak gülümsemişti. Ningning de Sunoo gibi neşeli kişiliğe sahip biriydi. İkisi bir araya geldiklerinde kimse onları susturamazdı. Sabaha kadar konuşup dedikodu yapabilmeye yeteneğine sahiplerdi. Özellikle Ningning okuldaki neredeyse her dedikoduyu bilirdi ama yakın arkadaşları dışında fazla kişiye bahsetmezdi.

"Ooo Ningning hanım bu saatte burada ne yapıyorsunuz bakalım?"
"İnan ki şuan oturup yada boşver oturmayı ayakta seninle konuşmak isterdim çünkü seni çok şaşırtacak şeyler öğrendim amaaaaa"
"Amaaaaa?"
"Seonwoo! SAATE BAKSANA"
Seonwoo... Ningning ne zaman sinirlense veya birazcık kızgın olsana Sunoo'nun asıl ismini söylerdi.Onun dışında kimse ona o ismiyle seslenmezdi,istemezdi Sunoo ama Ningning'in ona sinirlenince ismini bu şekilde söylemesini komik buluyordu.

Ona kızgın kızgın bakmaya devam eden Ningning'i fark edince saate baktı. Saat 22.00 idi. Sunoo saate baktıktan sonra durumu anladı. Kız yurdunun kapanma saati 22.45 ti. Erkeklerinki 23.30 ta kapandığı için Ningning'in acelesini unutmuştu Ningning'in yanında kısa kalan oğlan. Ningning cidden uzun boyluydu ama giydiği topuklu ayakkabılar onu daha da uzun gösteriyordu.

Üniversitedeki neredeyse bütün erkekler uzun boylu kızın yanında kısa kalırdı. Ama Ningning'in kendisinden uzun biriyle çıkma adı altında bir kriteri olduğu için hiçbir şekilde onlara bakmıyordu.

"NİNGNİNG! HALA BURADA NE YAPIYORSUN KOŞSANA !! ŞİMDİDENGEÇ KALICAKSIN YOKSA."
"Sunoo biliyorsun sevgilim geldi amaaa"
"NİNGNİNG YURT SAATİ ?"
"Ya bir dinle kızmadan önce .Ben diyecektim ki zaten 15 dakika falan görüşüceğim sevgilimle bir yürüyüş yapıp geleceğiz ama hava"
"Ama hava ?"
"SEONWOO NEYİN VAR SENİN HAVAYA BAKSAN İŞTE"

Tabiki de Sunoo salak değildi. Ningning'in konuyu nereye getirmeye çalıştığını çoktan anlamıştı elindeki şemsiyeyi istiyordu. Erkek arkadaşı gelmişti ve Sunoo o çocuktan nefret ediyordu kesinlikle arkadaşını hak etmiyordu.Çoktan onu 3 defa aldatmıştı ama Ningning o kadar aşıktı ki bunları bile göz ardı etmişti. Bu durumda Sunoo'nun arkadaşını uyarmak dışında yapacağı çok bir şey de yoktu zaten.

"Yurda geç kalmadan yetişmen şartıyla alabilirsin Ningning."
"Offff canımsın Sunoom ya". Aaaa bu arada yarın teneffüste buluşalım bir şeyler duydum etraftan. İlginç şeyler"
Ningning konuşurken aynı zamanda Sunoo'nun elindeki şemsiyeyi alıp ona yalandan bir öpücük gönderince Sunoo iğreniyormuş gibi yapınca ikisinde gülüşmeye başladılar.Sonrasında da Ningning hızlıca gözden kayboldu.

Arkadaşını gözden kaybolanana kadar izledi Sunoo sonrasında ise yağmur iyice şiddetlenmişti.

Yurt, kütüphaneye biraz uzaktı. Otobüsle giderse yaklaşık 15 dakika sürerken yürüyerek 30 dakika civarında yurda ulaşabiliyordu Sunoo. Ama şuan bırakın 30 dakikada yürüyerek ulaşmayı 5 dakika uzağındaki otobüs durağına nasıl gideceğini düşünüyordu. Etrafına tekrar bakındı.Şuan kütüphanenin girişinde olduğu için tavan onu koruyordu ama onun dışında dışarıdaki yağmur o kadar çok yağıyordu ki etrafı görmek zorlaşmıştı. Başka çaresi olmadığını fark edince kendi kendine söylenerek kapüşonlusunu başına geçirdi ve koşmaya hazırlandı Sunoo. Giydiği kıyafetlerin rengi pembeydi çünkü açık renkleri severdi o ve aynı zamanda bol da olduğu için normalde yüzünü görmeyenler Sunoo'nun erkek olduğunu fark edemezdi bile.

Merdivenleri hızlıca inerken ayağı kayıp yalpalayınca koşmanın hiç mantıklı bir plan olmadığını fark etti ve tekrar geriye dönüp bir süre beklemeye karar verdi.

Bir süre bekledikten sonra yağmurun durmayacağını veya azalmayacağını fark edince kaderine yenik düştüğünü kabullendi ve tekrar hazırlanarak bu sefer yavaş ve dikkatli bir şekilde merdivenlerden iniyordu. Şimdiden ıslanmaya başlamıştı içinden hasta olmamayı dileyerek en yakınındaki otobüs durağına doğru yürümeye başladı. Merdivenlerden inince yağmurun durduğunu fark etti ve etrafa bakınmaya başladı. Etrafta yağmur vardı, bu nasıl oluyor diye düşündü Sunoo.

Sonra yanındaki uzun boylunun hafifçe öksürmesi ile kendine geldi. Uzun boylu hiçbir şey söylemeden Sunoo'nun avucunu açtı hafifçe. Kısa boylu oğlan durumun acayipliği ile şaşkınca etrafa bakınıyordu. Uzun boylu, Sunoo'nun avucuna elindeki şemsiyeyi bıraktıktan sonra hiçbir şey demeden hızlıca otobüs durağına doğru koştu.

Durumu yavaş yavaş kavramaya başlayınca uzun boylunun peşinden koşmaya başladı Sunoo. Uzun boylu şemsiyesini ona verdiği için o ıslanıyordu bu doğru değil dedi kendi içinden Sunoo. Ama şemsiyesini veren kişi çoktan gelen otobüse binip gitmeye başlamıştı bile.

Tekrar elindeki şemsiyesine baktı. Çok karışık duygular içerisindeydi ama içten içe de mutluydu. Tanımadığı biri tarafından önemsendiğini hissetmek değişik bir şekilde çok mutlu etmişti onu.

Düşünürken otobüsün korna sesi ile kendine geldi. Bu otobüsü kaçırırsa çok uzun süre beklemesi gerekecekti onun için adımlarını hızlandırarak otobüse yetişti.

Bilmiyordu ki onun "gençlik aşkı" hayatı aslında o andan itibaren başlamıştı. Her ne kadar ileride kabullenmek istemediği zamanlar olucak olsada insan kendine yazılmış olan kaderinden kaçamaz değil mi ?

japon efsanesi 'SUNKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin