Yurt da yine bir telaş ve heyecan vardı . Bugün Japonya'dan değişim öğrencileri gelicekti ve 2 yıl boyunca onlarla birlikte kalıcaklardı . Aralarında çok iyi Korece bilen öğrenciler olduğu gibi çok az bilen öğrencilerde vardı ama bu onlar için hiç sorun değildi. Hepsi onlara yardımcı olmayı heyecanla bekliyorlardı. Bazı öğrenciler başta biraz söylenmişlerdi bu duruma çünkü yurtta az kişi kaldığı için çoğu, iki kişilik odalarda tek kişi olarak kalıyordu . Ama bazıları bunu bile hiç sorun etmemişlerdi.
Sunoo'da iki kişilik odada tek kişi olarak kalan biri olduğu için odasını bir Japon öğrenci ile paylaşması gerekecekti ve bu durum onu ekstra heyecanlandırmıştı . Sonunda odada yalnız kalmayacağını öğrenince sevinen nadir öğrencilerden biriydi.
Öğrenciler üniversitedeki derslerine gitmek için yurttan yavaş yavaş çıktıktan sonra Jay tekrardan etrafa bakınmaya başladı . Aklında bir sürü soru işareti vardı . Cidden bunu yapmak istiyor muydu ? Hayır ! Kesinlikle istemiyordu . Ama artık bunu düşünmek için çok geçti çünkü çoktan olaya girilmişti bile.
Bahsettiği şey Japon öğrencilere yardımcı olmak değildi . Bu bir sorun bile değildi onun için ama Niki ? Onu endişelendiren kısım oydu.
Sunoo bugün ekstra dersi olduğu için yurda herkesten daha da geç gidecekti. Dersi asmayı düşünmemiş değildi ama Jay ona buna gerek olmadığını söylemişti .
" Zaten 2 yıl boyunca istemediğin kadar fazla vakit geçireceksiniz onun için bugünkü dersini asmana gerek yok."
Ona hak vermiş ve dersine girmişti. Dersi bittiğinde hava çoktan kararmaya başlamıştı. Yaz gelmeye başladığı için hava ısınmıştı ve hafifçe esen tatlı bir rüzgar vardı .Yürüyerek gitmeye karar verdiği sırada yanında telefonla konuşan biri onun dikkatini çekti. Konuşmayı dinlemek istemedi ama elinde olmadan kulak misafiri olmuştu genç oğlan . Japonca konuştuğunu fark edince acaba yurdu bulamadı mı diye düşündü sonra da kendi kendine söyledi sanki koskoca Kore'de sadece onların yurda gelecek Japon'lar vardı. Ardından telefondan gelen tanıdık ses tonu onu tekrar düşünceleriyle baş başa bıraktı . Bu sesi tanıyordu ama nereden ? Japon olan bir tanıdığı olduğunu düşünmüyordu yada en azından erkek bir tanıdığı ?
Arkadan gelen bağrış seslerinden Jungwon'un sesini duyunca kafasına oturdu bazı şeyler genç oğlanın . Konuştuğu kişi Jaydi. Japonca bilen en yakın tanıdığı da oydu zaten. Bu da demek oluyordu olaylar cidden tahmin ettiği gibiydi. Telefonla konuşan uzun boylu çocuk telefonu kapatınca onun yanına gitmeye başladı Sunoo. O anda telefonu çaldı . Bu aralar telefonuna normalden çok mesaj yada arama geliyordu .
"Sunoo herşey yolunda mı ? Dersin hala bitmedi mi yoksa ?"
Jaydi arayan. Sesi normalden daha telaşlı çıkıyordu nedenini anlayamadı Sunoo ama çokta üstünde durmadı."Geliyordum şimdi yoldayım hyung. Ama yolda birini duydum sanırım Japon öğrencilerden biri. Bende tam onun yanına gidiyordum yardımcı olmak için ."
"Kimseyle konuşmadan hızlıca gelmeye çalış Seonwoo"
Jay'in bu ciddi ve kızgın ses tonuna anlam verememişti genç oğlan. Jay ise ciddiydi çünkü bahsettiği kişinin Niki olduğunu anlamıştı ve onunla konuşmasını en azından yanlış ikrn konuşmasını istemiyordu .
"Hyung , bence o da yurdu arıyor . Hızlıca geliriz birlikte. "
"Seonwoo ! Tekrar söylemek istemiyorum lütfen kimseyle konuşmaya gitme sadece buraya gel olur mu ? Bak Jungwon da diğer yeni öğrencilerde seni bekliyor ."
Seonwoo... Ona böyle seslenmesi onun kızgın olduğunu gösteriyordu. Normalde olsa sorunun ne olduğunu sorardı ama Jay hyung haklıydı. Uzun zamandır Japon değişim öğrencileri ve onların belge işleri ile ilgenip, yurdu düzenleyip duruyordu. Büyük ihtimalle yorgundur diye düşündü. Ama yinede bazı şeyleri soramadan duramadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
japon efsanesi 'SUNKİ
Fanfiction"Bir japon efsanesine göre; yağmurlu bir günde bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa kader onları sonsuza dek birbirine bağlarmış..." "Peki ya ikiside erkekse ? Efsane yinede geçerli olur muydu ?" texting x düz yazı #sunki #jaywon yan shipler: #hyun...