şemsiye ;

37 5 7
                                    

𐙚⋆.˚
Merhabalar 🥹✨
Öncelikle buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Bu fic diğer ficimden biraz daha farklı ve uzun bir fic . Ama benim için yazması çok eğlenceli ve anlamlı olan bir fic aynı zamanda. (Önceki ficimi okumadıysanız yeni bölüm gelene kadar ona da bakabilirsiniz.🫶🏻 )

Önceki bölümlerde daha çok Sunoo ve Niki'nin kişisel hayatlarına ve hayatlarının arka planına baktı ve azcık da olsa hikayenin girişini yaptık. Bundan sonra ki bölümler ise daha eğlenceli olucak çünkü artık asıl konuya geçiyoruz veeeee Sunoo Niki ile tanışıyor. Yani artık yan yana olucaklar.

Bu bölümde ise Sunoo'nun Niki ile tanıştığı günü bir de Niki'nin gözünden okuyacağız. Birazcık daha kısa bölüm zaten.

Bir sonraki bölüme kadar görüşürüz. ❤️‍🩹
Kendinize iyi bakınnnn !🎀😽

Havalimanından ayrıldığında çiseleyen yağmuru fark edince yanındaki dükkana girip bir tane şemsiye aldı . Belki de bunu birilerini etkilemek içinde kullanabilirdi . Ama bu düşüncelerini aklından çıkarmaya çalıştı. En azından şimdilik öyle bir şey yapmayacaktı , yapmamalıydı . Yavaşça yürürken azalan yağmuru fark edince bu sefer şemsiyesini kapatıp yürümeye başladı genç oğlan . Nereye gittiğini bilmiyordu , hiçbir yeri bilmiyordu sadece öylesine yürüyordu. Karanlık sokaklarda yürüdükten sonra karşısına çıkan büyük ve ışıklı kütüphaneyi görünce ona girmeye karar verdi . Kütüphane sadece büyük olmakla kalmıyordu resmen devasaydı ! Sadece kütüphanenin girişine gidebilmek için bile bir sürü merdiven tırmanması gerekiyordu.

" Maalesef kütüphane artık açık değil . Lütfen yarın veya başka bir gün daha erken saatte gelin."
Kütüphaneci kadın tarafından ittirilerek dışarı çıkarılınca nedensiz bir şekilde hayatını düşünmeye başlamıştı genç oğlan yine. O kütüphaneye neden girmek istemişti ki zaten ? Hiç onluk bir yer değildi orası ama yinede girmek istemişti. Belkide o da kendini değiştirmeyi kabullenmişti ?

Kütüphaneden kovulunca yağmurun arttığını fark edince kütüphanenin kenarındaki çıkıntı yere oturup yağmurun dinmesini beklemeye başladı. Aynı zamanda da etrafa bakınıyordu genç oğlan. Yağmurda bir şemsiyeyi paylaşan sevgilileri gördü. Bu onun için önemli bir detaydı çünkü efsanelere çok inanan biriydi. Ve yine kalpten inandığı bir diğer japon efsanesi ise şöyleydi. "Yağmurlu bir günde bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa kader sonsuza dek onları birbirine bağlarmış..."

Sonra gözüne kenarda onun gibi yağmurun dinmesini bekleyen kısa boylu , pembe sweatshirtlü birini gördü . Çok zarif bir fiziği var, kesinlikle benim tipim diye düşündü.

O sırada Sunoo çoktan pembe sweatshirtünün şapkasını takmıştı onun için uzaktan gören kimse onun erkek olduğunu ayırt edemezdi.

Kenarda oturup karşısındakinin ne yaptığını izlemeye başladı. Önce hızlıca merdivenlerden inmeye çalıştı ki ıslanmadan gidebilsin ama yağmurun daha da hızlandığını fark edince yine hızlıca kütüphanenin önüne geri döndü karşısındaki çocuk. Çok tatlı diye içinden geçirdi Niki. Sonrasında hızlıca yine merdivenlerden inince tekrar geri dönüceğini düşünüp onu izlemeye devam etti ama bu sefer geri dönmedi koşarak durağa gitmeye çalıştığını fark etti genç oğlan ama kısa boyuyla çokta hızlı ilerleyebildiğini söyleyemezdi. Elindeki şemsiyesini açarak onun önüne geçti. İlk başta yanındaki ne olduğunu anlamadan etrafına bakındı sonra tepesindeki şemsiyeyi fark etti. Niki o an konuşup en azından telefon numarasını almak istedi ama bunu yapmadı. Jay'in dediklerini dinleyecekti. En azından şimdilik.

Nasıl olsa efsanenin etkisi altına girmişlerdi çoktan değil mi ? Bir erkek olarak olarak ilgisini çeken kadına şemsiye vermiş ve kaderlerini sonsuza kadar bağlamıştı . İlerleyen zamanlarda yine karşılaşacaklarına çok emindi Niki.

Peki ama ya şemsiyeyi veren de alanda erkek olursa ? O zaman bu efsane yanlış mı olurdu ? Yoksa kaderlerinin bağlanması için bir cinsiyet zorunluluğu yok muydu ? Belkide sadece belirli bir toplum tarafından konulmuş bir cinsiyet kalıbıydı bu da. Tabii ki de bunların farkında değildi Niki çünkü onun kadın olduğunu düşünüyordu. O hep kadınlardan hoşlanmıştı . Kendini bildi bileli ! Ama belki de kendini "gerçekten" bilmiyordur ?

Yanındakinin hala şaşkın olduğunu fark edince yavaşça avucunu eline aldı ve kendi avucundaki şemsiyeyi ona verdi. Elleri de çok zarif ve küçük dedi içinden. Sonra hiçbir soruya cevap vermek istemediği için hızlıca gelen otobüse doğru koştu. Otobüsün nereye gideceğine dair hiçbir fikri yoktu. Kafası şu an çalışmıyordu. Aklında sadece o vardı. Umarım ilerde tekrar karşılaşırız pembeli kız diye fısıldadı otobüse binerken. Ama bunu kendi dışında kimse duymamıştı.

Niki'nin de hayatının ikinci bölümü böylece başlamıştı. Gelecekte onu nelerin beklediğini bilmiyordu . Ama geleceği yaşamayı heyecanla bekliyordu .

japon efsanesi 'SUNKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin