Niki gözünü uçağın camından yansıyan güneş ışıkları ve yüksek seste yapılan anons sesleri eşliğinde açtı . Bozuk olan Korecesiyle anladığı kadarıyla Seul'a gelmişlerdi. İç çekerek üste koyduğu küçük valizini çıkarmak için ayağa kalktı. Soyeon söylediği gibi "güvenlik" ve onu "koruma" adlı görevine kendini pek kaptırmıştı. Uçağın bütün biletlerini almıştı. Böyle hiç kimseyle etkileşime giremeyecekti. Bu hala haylazlık peşinde olup kendince planlar kuran Niki'yi oldukça şaşırtmıştı. En azından diğer Japon değişim öğrencilerininde onunla birlikte yolculuk yapar diye düşünüyordu , Soyeon'un bu kararlı tavrı onu şaşırttığı gibi aynı zamanda onun "erkeksi" ruhuna zarar veriyordu. Çünkü bir "erkek" olarak planları onun yapması gerekiyordu değil mi ? Bir "kadını" dinlemesi hiç de doğru değildi onun için.
Ama genç oğlanı asıl şaşırtan şey bu değil di tabikide. Asıl konu ailesinin Soyeon'un teklifini hiç düşünmeden veya Niki'ye sormadan direkt kabul etmeleriydi. Sakin konuşma ve planlar Niki yanlarında değilmiş gibi yapılmış ve Niki'ye kendi hayatı hakkında hiçbir seçenek sunulmamıştı.
"Bir de seçenek mi istiyorsun? Güldürtme beni Niki ! Sen kimsin ki seçenek hakkı veya seçim hakkı istiyorsun ha ?"
Niki tam ağzını açıcakken atılan tokat ile yere savruldu. Babası şimdiye kadar ona hiç el kaldırmamıştı. Yanına koşarak gelen annesine baktı. Ne yapıyor bu kadın diye düşündü içinden. Normalde dayak yiyen annesi olurdu ve o ise ayakta dikilip izleyen olurdu. Peki ama niye annesi yanına koşuyordu , niye onunla ilgileniyordu ? Hele ki hiç bu zamana kadar ona ilgi göstermemişken.
Niki'nin düşünceleri tabikide çok yanlıştı. Gözlerini o kadar kapatmıştı ki bunca zaman yanında olan annesini görmemiş onu sadece acı çekerken izlemişti. Annesi ona ne kadar adım atsa da o bunun farkına hiç varmamış ve kabaca reddetmişti. Bunu hala fark edemiyecek kadar kalın kafalıydı ama bu annesi için sorun değildi. Yanında oturan kadın hala oğlu için herşey den vazgeçmeye hazırdı. Sadece oğlunun iyiliğini istiyordu. Kore'ye gitmesi ... Bu cidden oğlu için iyi bir seçenek miydi . Gözü önünde idare edemediği oğlunu uzakta nasıl idare edecekti. Yanında oğlunun ayaklanmaya çalışması ile düşüncelerinden sıyrılıp kendine geldi.
"Gitmiyorum Kore'ye filan ! Ben uğraşırım medyayla. Başta da demişti size olaya karışmamanızı zaten niye olaya karışıp o kız haklıymış gibi davrandınız ki ? Arkamda olsaydınız herşey daha farklı olabilirdi."
"Arkanda olmak mı ? Saçmalamayı kes NİKİ ! Şu zamana kadar hiç bir şeyine karışmadık ve senin hallettiğinden emin olduk ama bu kadar kanıdın arkasında durmak kolay mı zannediyorsun sen ? Ne diyeceksin medyaya , kanıtları yanlış mı ha ? Birinci kanıt yalan desen peki ya ikinci kanıt ? Hadi onu da bir şekilde yalanladık peki ya üçüncü , dörtüncü , beşinci , altıncı , bilmem kaçıncı kanıt ? Onları nasıl yalanlıyacaksın ? Bu kadar dibe batacak kadar pislik olucağın belliydi . Baştan sana güvenmemeliydik . Zaten senin yüzünden son zamanlardaki en büyük çöküntüyü yaşıyoruz. Bir şeyi de eline bulaştırmadan yapabil be salak çocuk. Ama hata bende biliyordum ben evlendiğim kadının anca böyle bir çocuk yetiştireceğini ."
Niki'nin elinde olmadan gözleri dolmaya başlamıştı. Kendi idolu, rol modeli olarak gördüğü kişi babası cidden onu böyle mi görüyordu. Bunca zaman ondan bu kadar mı nefret ediyordu ?
"Baba, ben hallediceğim . Hep şu zamana kadar hallettiğim gibi. Lütfen , lütfen Soyeon'un dediğini yapmayın. Kore'de ne yapacağım ben lütfen. Yalvarıyorum bakın bundan sonra daha dikkatli olurum, evden filan çıkmam kimseyle filan da görüşmem bir daha ama lütfen beni göndermeyin. Baba ! Lütfen ..."
Genç oğlanın sadece gözleri dolmakla kalmıyor artık konuşurken sesi de titremeye başlıyordu. Ağlamak üzereydi ama biliyordu ki ağlarsa babasının gözünde direk silinecekti. Onun için kendini zorda olsa sıkarak ağlamamaya çalışıyordu. Babasının gözlerine bakarak onun konuşmasını bekledi. Niki'yi onaylamasını tamam gitme , Japonya'da kalmaya devam et demesini bekledi. Ama babasının gözleri böyle bir şeyi asla söylemeyeceğini çok iyi ve anlaşılır bir şekilde yansıtıyordu. O sırada hala Niki'nin yanında duran annesi konuşmaya başladı.
"Belki de burda kalması daha iyidir canım. Hem dediği gibi yakınımızda dururken ona daha iyi göz kulak oluruz. Şimdi Kore'ye giderse kim ona göz kulak olucak, kim onunla ilgilenicek ?"
"İkinizde kesin bu saçmalıkları. Öncelikle anlaşma çoktan yapıldı. Ve yapılmamış olsaydı bile ben bu kararımdan vazgeçmeyecektim. Ayrıca güldürmeyin beni şimdi. Yanımızda olan biteni görmemişiz uzağımızda olan biteni görmesek ne olur ?"
Bunun tartışmayı bitiren cümle olması gerektiğini odadaki herkes anlamıştı. Genç oğlan bunu burda bitirmek istemiyordu. Gerekirse daha fazla tartışıp babasını ikna etmek istiyordu ama biliyordu bu asla olmayacaktı.
Onun için uçakla , Soyeon ve onun arkadaşı olarak bahsettiği Jay'in onun için hazırladığı "daha iyi bir gelecek" adlı kader tablosunu yaşamak için Koreye gelmişti. Havalimanında inince etrafına bakındı en azından birilerinin gelip onu alıcağını düşünüyordu ama göründüğü kadarıyla bunda da yanılmıştı. Madem onlar onunla ilgilenmiyordu o zaman o da onların planıyla ilgilenmeyecekti. Etrafına bakındı ve güzel fiziğiyle dikkatleri kendine çeken ortalama 23 yaşlarında olduğunu düşündüğü güzel kadına doğru yürümeye başladı. Azıcık eğlense bir şey kaybetmezdi değil mi ?
O anda aniden önünde beliren biri ile çarpışınca sövmemek için çok zor duruyordu.
"Ah hadi ama ! Daha ilk günden değişime bu kadar açık olmamalısın. Soyeon bu kadar gayretli olduğundan hiç bahsetmemişti." sesinden konuşan kişinin Jay olduğunu anlamıştı. Japonya'da iken Soyeon zorla onu aratmış ve konuşmaya zorlamıştı onun için sesini unutması pek de mümkün değildi.
"Hala şokta gibisin sanırım ama bu şoku ve bilmem kaç yıllık saçma hayat seçimlerini ve yaşamını geride bıraksan iyi olur. Çünkü böyle şeylerle uğraşacak çok vaktim yok. Aslında hiç yok ama sırf Soyeon dedi diye sana yardımcı oluyorum."
"Soyeon da çok güzel bir kadın dimi. Böyle harika bir fiziği var her erkeğin-"
"Saçma yaşamını ve seçimini geride bırakmanı söylemiştim ya ona saçma ve iğrenç düşünce yapını da ekle tamam mı ?" elinde olsa çoktan ona ağzının payını vermişti çünkü böyle iğrenç sözlere katlanabilen biri değildi Jay , hiçbir zaman da olmamıştı .
"Ah hadi ama Soyeon'un fiziği-" bu konunun yanındaki ondan yaşça büyük oğlanın sinirini bozduğunu fark edince bu işten daha da zevk almaya başlamıştı genç oğlan. Kore'ye geldiğinden beri kendine yeni bir plan yapmıştı. Hayatını Japonyadakinden daha iyi bir şekilde yaşıyacaktı. Nasıl olsa burada Soyeon yoktu . Ayrıca hiç kimse onu tanımıyordu. Bu da demek oluyordu ki bir sürü yeni, güzel ve seksi kızla tanışma fırsatı . Bu fırsatı tabiki de geri çevirmeyecekti genç oğlan.
Yanındaki genç oğlana baktı Jay aynı zamanda içten içe söylenmeden duramıyordu. Durumu düşündüğümden de vahimmiş anlaşılan bu yılım ona göz kulak olmakla geçicek. Umarım sırf inadına diye yurttakilerle filan uğraşmaya çalışmaz.
"Ben kendim gidebilirdim, gelmene gerek yoktu." Dedi iğneleyici bir ses tonu ile.
"Değişim öğrencilerine eşlik etmem gerekiyordu. Asıl senin için gelmedim yani ." Diye cevap verdi genç oğlanın yaptığı gibi iğneleyici ses tonu kullanarak.
"O zaman benden bu kadar . Ben kendim giderim . Sende değişim öğrencileri ile ilgilenirsin ."
"Bende öyle düşünmüştüm . Değişim öğrencileri yarın sabah gelicekler ve öğleden sonra yurtlara giriş yapacaklar. Yarın öğleden sonra yurta gelmen şartıyla seni bugünlük salabilirim . Nasıl olsa daha ilk günden zorlamaya gerek yok değil mi Niki ? "
Duyduğu şey ile heyecanla gözleri büyümüştü genç oğlanın . Kısa bir süreliğine olsada özgürdü hem de akşam vakti .
"Ama alkol yok eğer ki alkol kullanırsan bu durumu ailene bildirmekten çekinmeyeceğim . Bence ilk günden eğlenceni kısıtlamamalısın değil mi ? Bak herşeyi senin eline bırakıyorum." yanındakinin onu Japonca uyarması ilgisini çekmişti Niki'nin. Jay denilen kişinin onun için bir anlamı yokken Japonca konuşması ile gözünde biraz yükselmişti. Şimdiden onun kurallarını çiğnemesinin eğlenceli olmayacağını düşündü . Nasıl olsa daha çok zamanı vardı. Şimdi sadece dışarı çıkıcak ,hava alıcak ve akşam için kalabileceği iyi bir otel arıyacaktı . Planı şimdilik buydu genç oğlanın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
japon efsanesi 'SUNKİ
Fanfiction"Bir japon efsanesine göre; yağmurlu bir günde bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa kader onları sonsuza dek birbirine bağlarmış..." "Peki ya ikiside erkekse ? Efsane yinede geçerli olur muydu ?" texting x düz yazı #sunki #jaywon yan shipler: #hyun...