✧⁠*⁠。fyolai one shots

༎ຶ⁠‿⁠༎ຶ

Yazım yanlışlarını lütfen takmayın!
😭

********

Siyah saçlı genç kilise'nin önünde durdu. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdi. Her adımında çıkan topuk sesi duyulan tek sesti. Kilisenin ortasına gelip etrafa baktı, karanlık ama bir yandan da aydınlık olan yerde dua etmeye başladı.
Duasını ettikten sonra ellerini indirip başını eğdi. Gözlerini kapatıp iç çekti, ayakta durmak onu yormuştu. Gözlerini duyduğu yüksek ses ile açtı. Açılmış pencereye baktı, çevresindeki kumaşların yavaşça hareket ettiğini görünce önüne geri döndü "Gelirken rüzgar yoktu oysa".

Açık pencere yüzünden içeriye giren rüzgar içeriyi soğutuyordu. Rahip'in vücudu soğuktan titremeye başladı. Pencereye ilerledi, pencereyi kapattığı zaman duyduğu rüzgar uğultusu ile kaşlarını çattı "ne ara bu kadar şiddetlendi?" Havanın daha kötü olmamasını diledi. Vücudu hâlen soğuktan titrerken hissettiği ani ısı ile gerildi. Etrafa bakıp herhangi bir ısı kaynağı aradı, ısı yayan herhangi bir şey göremeyince umursamama kararı alıp önüne döndü.
Olanları bir kenra attı, kilise'nin çıkışına ilerleyip kiliseden çıktı.

-

Gencin başına kaç gündür anlam veremediği şeyler geliyordu. Kiliseye kendinden başkası gelmezken içeride birisi varmış gibi hissediyordu.
Tekrar kiliseye gitmiş, dua ediyordu "Merhaba?" Duyduğu ses ile arkasını döndü, karşısındaki gence baktı. Bir erkek için oldukça güzel biriydi, uzun saçları örülmüş, kahkülünün bir kısmı sol(?) Gözünü kapatıyordu. Gence gülümsedi "Merhaba beyfendi, birşeye ihtiyacınız mı vardı?" Genç gülümseyip başını iki yana salladı "Teşekkür ederim ama hayır, geçerken uğramak istedim" genç başını salladı "adınızı öğrenebilir miyim?" Genç başını salladı "Nikolai, peki sizin?"
"Fyodor" genç fyodorun elini tuttu "Memnun oldum fyodor" fyodor gülümsedi.
"Kaç yaşındasın fyodor?" Sandalyelerden birine oturdu "17" "Yaşlarımız yakın, hatta aynı! Ben 18 yaşındayım" fyodor hafifçe gülümsedi ve başını salladı, duasına devam etmek için önüne döndü. Ortam sessizleşti, bir süre daha duasına devam etti.

Fyodor sessizlikten rahatsız olmaya başlayınca nikolai ile konuşmak için döndü, ama nikolai yoktu.

-

Nikolai ile tanışalı 1 hafta anca olmuştu. En son yanından bir anda gittikten sonra ise onu hiç görmemişti.

Bugün diğerlerinden farklı olarak kiliseye gitmemişti. Yine kilisenin taraflarındaydı ama bu sefer arkasında kalan ağaçlık alana gifiyordu. Arkayı kapatan kapının kilidini açıp içeri girdi, kapıyı geri kapatıp ilerlemeye başladı. Etrafta bolca ağaç ve çalı vardı, bastığı yere dikkat etmeye çalışarak ilerliyordu.

Arkaya girmek yasak değildi, kimseye zarar verecek birşeyi yoktu. Tek sorunu bakımsızlıktı, çok fazla ölü ağaç ve dikenli çalı olduğu için kimseye girmiyordu. Nikolaiyi düşünmeye başladı, sadece adını ve yaşını bilsede onu merak ediyordu. Düşüncelerine dalmışken ayağının birşeye takılması ile yere düştü. Acıyla inlerken yavaşça kalkmaya çalıştı. Kalkmayı başaramayınca olduğu yerde oturdu. Avuçlarının yandığını hissedine ellerini çevirip baktı, kızarmış ve hafifçe kanadıklarını görünce iç çekti. Büyük ihtimalle bacağına da aynısı olmuştu ki kalkmaya çalışınca yanıyordu.

Acının azaldığını hissedince ayağa tekrar kalkmaya çalıştı, yine yandığını hissediyordu ama bu dayanabileceği bir türdendi. Ayağa kalkıp üstündeki tozu çırpmaya başladı, bunu yaparken de avuçlarına dikkat ediyordu. Acısı daha yeni diniyorken tekrar başlasın istemiyordu. Şuan geri dönüp yaralarına krem sürmesi kendisi için iyi olurdu, ama ilerlemeye devam etmek daha iyi bir fikirmiş gibi geliyordu- her ne kadar doğru olmadığını bilsede- Yavaşça yolda ilerlemeye devam etti. Biraz daha ilerledikten sonra duyduğu hafif su sesi ile heyecanlanmıştı. Adımları hızlanırken sus sesi artmıştı. En sonunda gördüğü büyük ama küçük sayılabilecek göl ile durdu. Hafifçe gülümseyerek göle yaklaştı, buraya neredeyse kimsenin gelmediğinden kaynaklı olsa su oldukça temizdi. Etrafına bakıp oturabileceği birşey aradı, gördüğü taş ile yanına gidip kaldırmaya çalıştı. Kaldırmayınca başka birşey aramaya başladı, bulamayınca oflayıp göle tekrar yaklaştı.