20.BÖLÜM

341 21 13
                                    

"BARBAROS"

İsmim bağırarak söylenmişti. Arkamı dönüp söyleyen kişiye baktığımda tanımadığım bir adam olduğunu gördüm.

Beni nereden tanıyordu ve niye böyle hayvan gibi bağırıyordu.

"Sonunda. Sonunda Barbaros sonunda. Geri geldin. Bana geldin. Kurban olayım bir yerinde bir şey var mı? Yaralandın mı?" Bir anda ne olduğunu anlamadan yanıma gelen elemanla ne yapacağımı şaşırmıştım.

Bu eleman da kimdi.

"Sende kimsin?" Dedim en sonunda. Durdu biraz derin bir nefes aldı. Ne söyleyeceğini o da şaşırmıştı. Elleri mi titriyordu onun. Lan kocaman adamın elleri titriyor.

"Benim ben, baş belası." Hassiktir. Aylarca konuştuğum çocuktu lan bu. Bu nasıl 25 yaşında döldü be. İki metre vardı lan bu eleman.

"Hassiktir. Erkekmişsin ya la sen!" Tepkime kahkaha attı. Daha sonra sıkı sıkı sarıldı. Sanki hiç bırakmak istemiyormuş gibi. Ki zaten tutuşundan belliydi bırakmak istemiyordu.

"Tabi erkeğim salak, seni özledim. Aylarca yüreğim ağzımda nasıl bekledim biliyor musun sen? Eee şimdi bir ödülüm de olmalı." Beni beklemişti. Başkasına gitmemişti, aylar geçse de beni beklemişti.

Benimde bir bekleyenim vardı artık. Evim buz değil huzur kokacaktı benimde değil mi?

"Seni hiç böyle hayal etmemiştim ne bileyim baş belası. Böyle cılız lisede bir çocuk hayal etmiştim. Yaşını yalan söylüyorsun zannetmiştim. Sikeyim senin boyun kaç lan?"

Güldü tepkine hemde kahkaha atarak güldü.

"2.05" hay maşallah dedim içimden. Ben kendimi uzun kalıplı sanıyordum bu çocuğun yanında küçük kaldım lan resmen.

"Bizim mekana oturmaya gidiyoruz sen de gelmek ister misin konuşuruz biraz." Hemen kabul etti teklifimi. Bizim dönerciye sürdü arabayı bu sefer Kenan.

Boş bir sandalyeye oturduk o sırada Ali siparişleri veriyordu. Siparişler gelene kadar biraz sohbet etmeye başladık.

"Oğlum hala şaşkınım sen harbi çıtırmışsın ya la." Tepkime yine güldü. Hem çıtır hem de güler yüzlü. Yenir.

"Beğendin yani beni bir şansım olur yani. Hem sadakatliyimdir de beklerim seni aylarca, yıllarca." Söylediği kelimeler yüzümü düşürdü. Ben benim için hayatını bok etsin istemiyorum ki.

Daha genç benim gibi asker adamın yolunu gözleyerek ömür çürütsün istemiyorum ki yarın öbür gün yaşıyacağım bile muamma iken. Belki bir gün şehit haberim gelirse ne yapar bu çocuk şimdi.

Kaldıracağını zannetmiyorum. Gerçi böyle bir haberi herkes kaldıramaz ya.

Ah be çocuk ah be çocuk. Ne diye beni sevdin ki. Tamam biliyorum çok yakışıklıyım, boylu posluyum ama...

"Beni beklemeni istemiyorum senden. İsteyememde. Dediğim gibi çıtırsın sen daha, emin misin beni beklemeye." Sanki iyi düşün der gibi söyledim kelimelerimi.

"Eminim ben 25 yaşındayım yakında 26 olacağım ne söylediğimi biliyorum. Söylediğim kelimelerin anlamlarını da biliyorum." Sen daha benim böyle konuşmamı kaldıramıyorken nasıl olacak ki o iş.

"Tamam tamam demedim bir şey hadi seni tanıyalım hakkındakileri öğrenmek istiyorum." Biraz düşündü nereden başlayacağını bilmiyor gibiydi.

"En sevdiğim yemek sarma, en sevdiğim renk mavi ve yeşil, en sevdiğim şarkı mic drop, uğurlu rakamım yedi, hımm 16 aralık doğumluyum, burçlara inanmam ama sorana yay derim. Başka da aklıma bir şey gelmiyor."

"Geçmiş doğum günün, ben göreve gitmeden önce. Neden söylemedin?" Omuz silkti.

"Bilmem o sırada beni tanımıyordun. Açıkçası banane demenden falan korktum."

"Tırsak kedi. Neyse bizimkileri tanıştırayım. Yanımda oturan Kenan grubun sessiz sakinidir. Onun yanında oturan Berkay en küçüğümüzdür beni babası olarak görür yani seni düşman bile belleyebilir." Umarım çocuğun burnundan getirmez Berkay.

Berkay hariç hepimiz güldük.

"Berkayın yanında ki Ali grubun en gevezesi odur. İllallah ettirir. Aman diyim sakına iddiaya falan girme peşini bırakmaz." Ali 'komutanım' diye sitem etse de susmadım. Çocuk grubu tanısında korkmasın sonradan.

"İki kişi daha var da onlar şuan ailelerinin yanında. Biri Halil evli çocuğu var diğeri de Seyit onunda sevgilisi var. Sahi adını söylemedin bana." Oturduk muhabbet ediyoruz ama daha çocuğun adını bile bilmiyorum işe bak la sen.

"Agah benim adım. Aslında babam başka bir şey koymak istiyordu ama annemi kıramadı. Bir tane abim var iki kardeşiz biz. Abim vefat etti o da sizin gibi askerdi."

Hepimiz mekanı cennet olsun dedik. Bir başlarına kalmışlardı ha ailesiyle.

"Eee yaralandınız mı görevdeyken? Nerenden yaralandın? Ya ben sana demedim mi dikkat et diye! Niye hiç beni dinlemiyorsun. Kalk hastaneye gidiyoruz."

Ne? Noluyor şuan? Ben kimim?

Lan koskoca Barbaros bi veletten azar yiyor ya. Kendi kafasında neler neler kurdu iki dakika da.

"Sakin ol delirme lan. Tamam yaralandım ama öyle önemli bir yara değil omzumdan yaralandım sadece. Gittik biz hastaneye tedavi etti doktor."

Biraz tuhaf hissettim. Neydi ki bu duygunun adı bilmiyorum ama Agah'ın benim için böyle endişenmeleri ne bileyim iyi geliyordu bana.

Sanki önemli biriymişim gibi... Sanki insan mışım gibi hissettiriyordu bana...

"Göster omzunu ben bakıp karar vereceğim iyi olup olmadığına." Timle birlikte kahkaha attık ona. Biz gülünce utandı biraz. Kızardı yanakları hemen. Hepimiz çok sevmiştik Agah'ı belliydi. Berkay bile çok sevmişti yoksa şimdiye kadar yıkardı ortalığı.

Siparişlerimiz geldi onları yemeğe daldık bizde. Yemekler bitince de hesabı ödeyip kalktık mekandan. Agah'la yarın için sözleştik. Bir yerleri gezerdik falan. Herkes dağılınca ben de az olan işimi halletmeye karargaha uğramaya karar verdim.

Karargaha gelince güvenlikten kolay bir şekilde geçtim. Arabamı park edip odama yukarı çıkmaya başladım. Albayla yarbayın odası da bu kattaydı, Mahir'in odası da bu kattaydı.

Benim odam koridorun en sonundaydı. Oraya gitmeden önce diğerlerinin odalarından geçmek gerekiyordu.

Mahir'in odasından geçerken konuşma sesleri gelmeye başladı.

"Yüzünü görmeliydin çok komikti. Ona karşı yaptığım en ufak bir açıklıkta bile o kadar mutlu oluyordu ki. Sanki ben dünyanın en yakışıklısıyım gibi hissettiriyordu. Enayi kızım bu. Onunla dalga geçmek için ona yaklaştım. Dedim ben size bu çocuk benden hoşlanıyor diye. Tutturdunuz iddia iddia diye alın size iddia kazananı benim bu iddia nın. Enayı bana neler kazandırdığını bir bilse."

Ne? Üzerimden bahse mi girmişti Mahir. Bu kadar kötü olamazdı. Hayır bu kadar da kötü olamazdı lan. Sikeyim nasıl insanlarsınız siz lan. Bir insanın duygularıyla oynamak bu kadar kolay mıydı sizzin için.

"Bırak şimdi onu biz işimize bakalım hazır diğerleri de burada değilken gel yamacıma." Kahkaha sesleri geldi odadan. İğrençsizin lan siz.

"Sikeyim çok seksisin sen. Bu iç çamaşırını benim için mi giydin. Ah azdım." Daha fazla bu iğrenç şeye dayanamayacağım. Tam odama gidecekken Mahir'den duyduğum cümleyle olduğum yerde kaldım.

___

Selamlar...

Mahir'in aradan çıkması gerekiyordu..

Agah'la da sonunda karşılaştılar. İsmini daha bu bölüm karar verdim Agah'ın. Önce ki bölümlerde hiçbir isim ona uymazmış gibi geliyordu. Neyse böyle işte...

AĞLAMA BEN AĞLARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin