uzun bir aradan sonra selammm
lütfen bolca MANTIKLI yorum yapın ki yeni bölüm yazmak için sebebim olsun. eğer unuttuysanız hatırlamak amaçlı bi önceki bölümü okumanızı tavsiye ediyorum. baya bir zaman geçti çünkü.
keyifli okumalar 😽😽
-
jeongin'in hyunjin'i son görüşünün üzerinden neredeyse 1 hafta geçmişti. hocasını her gördüğünde köşe bucak kaçıyor, derslerinde ise göz teması kurmamak için amfi'nin en arkasına oturuyordu.
özel ders'i bir kafede yapmaya karar vermişlerdi öncesinde. hyunjin, jeongin'e yeri ve saati mesaj atarak derse gelmesini söyledi. bir diyalog geçmemişti aralarında.
şimdiyse hyunjin, kafede, elindeki buzlu limonatasının buzlarını pipetle karıştırırken, jeonginin gelmesini bekliyordu.
hyunjin'in uzun bekleyişin'in ardından jeongin, nefes nefese kalmış bir şekilde eşyalarını masaya bıraktı.
"neden geç kaldın?" diye sordu bakışlarını jeongin'in yüzüne sabitlerken.
"biriyle buluşmuştum, ders aklımdan çıkmış kusura bakmayın."
hyunjin arkasına yaslanırken sert bakışlarını da koruyordu. "pekala, soluklan biraz derse geçelim sonra."
jeongin'in hızlı nefes alış verişleri normale döndüğünde çantasından defterini ve kitabını çıkardı.
"verdiğiniz soruları çözdüm, kontrol edebilirsiniz."
hyunjin, jeongin'in masaya koyduğu kağıdı eline aldı ve inceledi. üç soru'nun iki tanesi doğruydu. bu şekilde anlaşmışlardı zaten. yüzünde istemsiz bir gülümseme oluştu hyunjin'in.
"iki tanesini doğru yapmışsın, aferin. sandalyeni biraz yanıma çek yapamadığın soruyu anlatayım."
jeongin, hocasının söylediği şeyi onaylayarak oturduğu yerden kalktı ve hyunjin'in yanına çekti sandalyesini.
yaklaşık 15 dakika süren anlatımdan sonra küçük bir mola vermek için arkasına yaslandı ikiside. hyunjin elinde ki içeceğini içerken "kendine bir şeyler söyle" diyerek elindeki içeceği salladı gösterme amaçlı.
garsonu yanlarına çağırıp, limonata istediğini söyledi ve tekrar yaslandı sandalyesine. ortada garip bir sessizlik oluştuğunda, hyunjin fırsatı değerlendirmeye karar verip bedenini jeongin'e çevirdi hafiften.
"jeongin"
jeongin küçük bir mırıltıyla onu onaylayarak yüzüne baktı adamın.
"o gün gördüğün kadınla aramda hiçbir şey -"
jeongin hızla adamın lafını kesti "hocam bu konuyu artık kapatalım. kimseye söylemeyeceğim söz veriyorum."
"bunun için söylemiyorum sana, sadece söylüyorum, o kadar."
bunun anlamı insanlar umrumda değil, senin bilmeni istiyorum demek gibi bir şeydi yalnızca açıkça dile getiremiyordu.
jeongin bir iki saniye duraksadı, o sırada da limonatası gelmişti. geldiği gibi pipeti bir kenara bırakıp kafasına dikti buz gibi limonatayı. içinde birazcık kalmıştı.