6.

906 124 165
                                    

biraz gec atiyorum kusura bakmayiniz lutfen ve bolca yorum yapiniz.

keyifli okumalar  <3



-

jeongin

"ya amk gitmek istemiyorum oraya ya"

"gelmek zorundasın gerizekalı yoksa atılıyosun kulüpten"

"offf"

hafta sonu girdiğimiz bi kulübün konferansı vardı, kendimizi geliştirme açısından önemli bi kulüptü o yüzden gitmek zorundaydık. geçerli bir mazeretimiz yoksa atılacağımızı yazmışlardı gruba.

hafta sonu hyunjin hocayla dersim de vardı, gidip gününü değiştirmem gerekiyordu şimdi, fakat geriliyordum bunu düşünürken bile.

"hadi git söyle hocaya erteleyin" dedi changbin. sonra bu sene tanıştığı sarı saçlı, çilli çocuğu anlatmaya devam etti jisung'a. bense saçlarımı yolmak ister gibi çekiştirip kalktım oturduğum yerden. çimlerin üzerine oturduğumuz için arkamı silkeledim önce.

hyunjin hoca'nın odasının yakınlarına geldiğimde nefes alıştırması yaptım önce ardından boğazımı temizledim rezil olmamak için.

kapıyı tıklatıp içeri girdim, sandalyesinde oturmuş kitap okuyordu. ben içeri girdiğimde başını kitaptan kaldırmadı ve kitabı okumaya devam etti. uzun bir sessizlik oluştu ve "müsait misiniz?" diye sordum.

başını oynatmadan baktı bana, masanın üstünde duran kitap ayracını kitabın arasına koyup masaya bıraktı kitabı. kaşları çatılıydı, sinirli duruyordu biraz. sanırım zamansız gelmiştim.

"söyle" dedi yalnızca.

"ee şey, hafta sonu derse gelemeyeceğim diyecektim. katıldığım bi kulübin konferansı var da"

kaşları hala çatılı duruyordu, bu onun normal bakışı falan mıydı acaba?

"mesaj atabilirdin neden geldin?" diye sordu düz bir şekilde.

anlamadım kar tanesi?

"haklısınız, düşünemedim"

"pekala, diyeceklerin bittiyse çıkabilirsin. daha sonra müsait olduğun bir gün olursa mesaj atarsın" dedi ve masadaki kitabı eline aldı. kaldığı yeri açıp okumaya devam etti ardından.

neydi şimdi bu ifade? bir kaç gün önce pek bir meraklıydı bana karşı?

ister istemez sinirimi bozmuştu tavrı, yanına gelip söylemek istedi belki canım, sanane?

"iyi günler" dedim sert ses tonumla ve kapıyı biraz sert kapatıp çıkmıştım odadan, çıkar çıkmaz da pişman olmuştum zaten. sinirimi fark etmemiştir umarım diye geçirdim içimden.

jisung ve changbin'in yanına döndüm geri. changbin hala çilli çocuğu anlatıyordu. hiçbir şey söylemeden oturdum yanlarına ve sohbetlerini dinledim. duygularımı saklayabilen biri değildim, yüz ifademden bir şey olduğunu çıkarmışlardı anında.

"noldu?" diye sordu jisung merakla.

"iki dakika gittin ne yaşamış olabilirsin?" diye sitem etti changbin. biraz drama queen olduğumu düşünüyordu kendisi. ve genel olarak her şeye sinirlenebilen bir insan olduğum için beni ne zaman sinirli görse basit şeyler olduğunu düşünüyordu.

"bi şey yok" dedim sinirle. bunu derken kaşlarım hala çatılıydı evet.

"anlat" dedi jisung.

"odasına gittim beyefendinin, niye mesaj atmadın? dedi. hah bir de resmen defol git işimi bölüyorsun bakışları attı o kısacık sürede"

okokok lalala | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin