Ciğerlerim kalbim cayır cayır yanıyor gibi hissediyordum. Çöktüğüm yerde kalmıştım.
" hadi yapma ne olur..." Aras gözyaşlarımdan ıslanan yüzüme yapışan saçlarımı geriye verdi." kurban olayım yapma bunu..." kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Ağlamıyordum ama berbat haldeydim.
" o sadece bir bebekti." Dedim fısıltıyla. Cebimdeki ultrason kağıdını çıkardım. Arasa gösterdim.
" bak bunu saklamıştım. Çok küçüktü." Gülümsedim.Gözlerim hala yaşlıydı. Aras ağlıyordu. Kısa bir an kafasını eğdi. Derin derin nefesler aldığını duydum. Tekrar bana baktı.
" o sadece bir bebekti." Dedi benim gibi.
" o senin bebeğindi biliyorum ama sende benim kardeşimsin."Kaşlarım çatıldı. Ben arasın kardeşiydim doğru.
" doğru." Dedim.
" ben senin kardeşinim." Gözyaşlarımı sildim. Fotoğrafı cebime koydum. Toparlanıp ayağa kalktım.
Herkeste göz gezdirdim.Çağan leya Ülkü ağlıyordu. Kurul üyeleri öylece bana bakıyorlardı. Çağanın babasının yüzünde üzüntü vardı. Öfkeyle kurula döndüm.
" kim olduğumu hatırlayacaksınız." Dedim. Sesimden nefret aktı." nefretimi tazelediniz!! Ona olan özlemimi körüklediniz!!"
Kısa bir an diğerlerine baktım. Sonra tekrar kurula döndüm. Karşılarında duruyordum." yer gök şahidim olsun!!" Öfkeyle bağırdım.
" yemin ederim hepinize bedelini ödeteceğim!! Hepiniz ölümün soğukluğunu ensenizde hep hissedeceksiniz!"Gözlerimin sarı olduğunu biliyordum.
" yeminim olsun ki hepinizi geberteceğim."
Arkamı dönüp heyetin odasından çıktım.Ne konuşacaklarsa da artık konuşamayacaklardı. Onları öldürecek olmam artık gizli değildi. Böylelikle ölümü hissedeceklerdi ama onları öldürmeyeceğim. Bana yaptıklarını yapıp en yakınlarını öldüreceğim...
Onlar kendi ölümlerini beklerken hepsi en yakınlarının ölümünü izleyecek.
Sanki hiç ağlamamışım, bağırıp çağırtmamışım gibi okula gelmiştim. Tuvaletteydim çünkü kaçacak bir yere ihtiyacım vardı. Zil çalalı 15 dakika olmuştu. Herkes derslere gitmişti ama ben burdaydım.
Aynadaki görüntümle yüzleşiyordum. Ben bu aynadaki beni tanıyor muydum? 95 yıldır ifadesiz olan karşımdaki görüntü şuan acıyla bağırıyordu. Acıyı öyle bir çekiyordu ki ölüyordu. Sadece bakabildim, baktıkça biraz daha öldüm...
Aldığım derin nefes hiç bir şeye yaramadı ama tuvaletten çıkıp sınıfa ilerledim. Her şey çok sakindi. Kapıyı tıklattım.
" gel!" İçeri girdim. Hoca kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu kısa bir an beni süzdü." iyi misin canım bembeyaz olmuşsun." Kafa salladım.
" iyiyim gelebilir miyim?"
Kafa salladı. Geçip yerime oturdum. Onlar en uzak yerde oturuyordum. Yanımda abim oturuyordu." hadi devam edelim çocuklar." Ders edebiyattı.
" iyi misin?" Abime baktım. gülümsedim.
" iyiyim. Bişeyim yok." Dedim. O da gülümsedi ama endişeliydi. Koluna dokundum." iyiyim gerçekten. Hadi dersi dinle." Hocaya döndüm. Tahtada Cemal süreyya yazıyordu. Şairleri inceliyorlardı. Geriye yaslandım.
Masanın altına bakmaya başladım. Kafamdaki tüm düşünceleri silmek istiyordum. Bana bakan bir çift gözün farkındaydım. Onu silmek istiyordum. Kendimde yok etmek ama olmuyordu. Onun burda olduğu gerçeği beni anılarla yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşamayanın aşkı
Fantasy100 yıl önce yaptığı katliamdan dolayı sürülmüş yalnız bir kız. Yüzyıl sonra geri dönmek zorunda çünkü artık bir amacı var. Peki işler istediği gibi gidecek mi? Bebeğinin intikamını alabilecek mi? Bedel ödetebilecek mi?