İçimizi ürperten korkulardan hep kaçar mıyız? Ben kaçmıyordum. Issız sisli bir ormanda yürüyordum. Etrafıma panikle bakıyordum çünkü buranın neresi olduğunu anlayamıyordum.
Biri omzuma dokununca arkamı döndüm. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Çağanın annesi...
" tuana neden burdasın?" Dedi panikle. Hala şaşkındım. Onu hatırlıyordum. Önceden yakın olmasak da annem ve babamla yakınlardı." nerdeyiz?" Dedim şaşkınlıkla.
" burda olmamalıydın. Burası ölenler için.." yutkundum.Hızlıca çağanın annesine sarıldım. O da bana sarıldı.
" tuana geri dön. Burada kalma geri dön." Geri çekilip yüzüne baktım.
" artık geri dönemem. Çok yorgunum. Belki de bir işarettir."Panikle kafasını iki yana salladı.
" hayır, hadi geri dön." Gözlerim doldu.
" çağan sizi çok özlüyor." Onun da gözleri doldu." bende onu çok özlüyorum ama onun iyi olduğunu biliyorum."
Gülümsedim.
" bir kızımız var. Çok güzel bir kız çocuğu olmuş..."
o da gülümsedi.
" sana benziyor." Dedi. Biliyordu. Görüyor muydu?" onlara gitmek zorundasın tuana. Burda kalamazsın." Kafamı iki yana salladım.
" çok yorgunum. Artık gidemem. Yol gösterecek kimsem kalmadı. Yolu kaybettim."İki eliyle omuzlarımı tuttu.
" tuana!" O tam konuşacakken başka ses yayıldı. Çağanın sesiydi. Bana bağırıyordu.Çağanın annesi gülümserken karanlık sisli gökyüzüne baktı.
" işte yolun, artık yolu biliyorsun. Ona geri dönmek zorundasın."" tuana uyan!!" Dedi çağan.
Çağanın annesine döndüm. Kafamı iki yana salladım.
" tuana!" Çağan yine araya girdi. Çaresizce beni uyandırmaya çalışıyordu." o seni bekliyor. Kızın seni bekliyor. Uyanmak zorundasın." Ağlıyordum. Yutkundum. Çağanın annesi sinirle yüzüme baktı ama gerçek bir sinir değildi. Uyanmamı istiyordu. Kararlıydı gözlerimin içine baktı.
" tuana! Uyan!" İki kelimeyi de baskın bir şekilde söyledi. Gözlerimi kapattım. Bir anda bedenim çekildi. Sıçrayarak doğrulup uyandım. Direk iki kol beni sıkı sıkı hapsetti. Kollarım aramızda kaldı.
Korkuyla nefes alıp vermeye başladım. Çağan bana sarılıyordu. Geri çekildi.
" iyi misin?" Hala nefes nefeseydim.
" ölmek istemiyorum." Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Çağan beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Ağlamamın dinmesini bekledi. Tekrar geri çekildim. Çağanın elini tutup alnıma yaklaştırdım.
Gözlerime baktı. Kafa salladım. Ona rüyamı gösterdim. Annesini gösterdim. Duydu. Gördü. Gözleri doldu. Yaşlar düştü.
" annem.." dedi sabit bir yere bakarken. Hala rüyamdaydı
" annen." Dedim. Bende ağlıyordum.
" seni çok özlemiş."Rüyadan çıktı. Yüzüme baktı. Ağlıyordu.
" bende onu çok özledim." Çağanın gözünden düşen yaşı sildim. O sırada kapı kırılır gibi açıldı. Aleda odaya girdi." anne?!!" Hızlıca bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
Ağlıyordu. Derin bir nefes aldım. Daha sıkı sarıldım.
" iyiyim canım. İyiyim."
" çok korktum!çok korktum!" Saçlarını okşadım." hepimiz iyiyiz. Hiç bir şeyimiz yok aleda. Güvendeyiz..." derin bir nefes verdi geri çekildi.
" yüzün bembeyaz, iyi misin?" Dedi. Gülümsedim. Yanağını okşadım.
"iyiyim canım. Bitkinim sadece."" teyzemler yemek yaptılar. Dayım da aşağıda, herkes çok korktu. 2 gündür uyuyorsun. Medyum cadı çağırdık. Kontrol etti. Normal olduğunu söyledi. Tüm organların kendini yenilemiş. Üstelik içtiğin iksir sana güçlerini ve ölümsüzlüğünü geri verdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşamayanın aşkı
Fantasia100 yıl önce yaptığı katliamdan dolayı sürülmüş yalnız bir kız. Yüzyıl sonra geri dönmek zorunda çünkü artık bir amacı var. Peki işler istediği gibi gidecek mi? Bebeğinin intikamını alabilecek mi? Bedel ödetebilecek mi?