15. BÖLÜM: SESSİZLİĞİN ACISI

891 45 43
                                    

°°°°°°°°°°°°
15.BÖLÜM: SESSİZLİĞİN ACISI

🔒🔑🔒

SIĞINTI YÜREK
°°°°°°°°°°°°

*Bir tek sessizliğin acısını çekiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Bir tek sessizliğin acısını çekiyorum...*

Bölüm şarkısı: Serhat Durmuş & Zerrin-Hislerim

🔒

Acı hatırlarlar eşliğinde teslim olunan karanlık son bulurken, geçmişle gelecek arasındaki o ince çizgiyi aşmaktan korkuyorlardı. Kimsesiz ve harabe ruhların feryatları kullakları doldururken, hüznün matemi geçmek bilmiyor ağıtlarla yaşayan bir ölünün kalbi toprağa gömülüyordu. Umutla yanan mumlar esen yelle sönmüş. Geçmişten, şimdiden, gelecekten sayılmayacak kadar yara alan küçük kız çocuğu içine içine ağlıyordu. O damlaların ıslattığı hücrelere gömülen lanetli duygular yeşeriyor siyaha boyuyordu yüreği.

Heja kin doluydu.

Kindarlık insandan yoksun kişilerin duygusuydu, biliyordu ancak zaten kendisini onlarla aynı sıfata koyan kişiler yüzünden fazla çaba sarf etmek de istemiyordu. Ne de olsa bundan önce de sonra da hep aynı ünvanla karşılarında dikilecekti. Dünya için kötü kadın olmuştu ve bunu hak edecek hareketlerde bulunacaktı.

Yorgundu.

Omzuna dünyanın tüm pisliklerini almış kilometrelerce o yük dolu çuvallarıyla koşup duruyordu. Ayakları kesiklerle doluydu. Elleri ise tahriş olmuştu. Gözleri yaşlı, bakışları boştu. Dudakları düz, yüzü keskindi. Bu zamana kadar kurduğu tüm hayallerine atılan kesikler onları yarı yolda bırakırken, mahkum olduğu siyah kasvetiyle tenine damgası olarak soğukluğunu bırakmıştı. Hep soğuktu. Ancak tenine nazaran cayır cayır yanan içi tezatlar kraliçesini büyütmüştü.

Çatırdamaya devam eden alevleri izliyordu. Kucağında uzanan kedinin tüylerini seviyor, mutfaktan gelen tıkırtıları dinliyordu. Ardil, bir şeyler atıştırıyor olmalıydı. Gözlerinde alevlerin silueti varken tısladı. "Zıkkımın kökünü yersin inşallah."

"O zıkkımın kökünü sen yiyeceksin," diyerek ne ara geldiği anlaşılmayan adam elinde tutuğu tepsiyi kadının yanına bıraktı. "Ye! Hasta olup da başıma bela olma."

Tepsiyi gerisine doğru ittirdi. "Uzak dur benden ve yemiyeceğim." Omuz silkerek sırtını koltuğa yaslayıp uslu uslu oturan kediyi hareketiyle huzursuz etmekten korktu.

Göz deviren adam kusursuz bir biçimde yukarıya doğru süzülen tek kaşıyla ciddiyetini korurken, kollarını göğsünün önünde bağlayıp kadına tepeden bakmaya başladı. İkisi de uykusuzdu ve Heja Hanım inat etmeyi bırakırsa yemeği yediğini gördükten sonda uyumak için yukarı çıkacaktı. "Dediğimi yap! Yoksa gün boyunca tepende dikilirim. İkimiz de bunun olmasını istemeyiz bence."

SIĞINTI YÜREK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin