5

77 9 1
                                    

5|DÜZENLENDİ

"Yemek hazır!" diye seslendim salona doğru. Annem gelince oturdum ve çorbamı içmeye başladım. Keyfim yerindeydi. Nihayetinde günler sonra iş bulmuştum.

"Saçlarınla ilgili bir şey demediler mi?"

"Hayır." dedim sırıtarak. "Sonunda medeni insanlara denk geldim."

"Hadi hayırlısı." dedi. Sessizce yemeğimizi yedik. Ben masayı toplarken annem televizyonun karşısına geçip uzanmıştı.

"Çay koyayım mı?"

"Olur."

Sıcak su koyup beklemeye başladım. Telefonumu çıkarıp interneti açtım. Yazmamıştı. Genelde yazmamış olurdu zaten. Acaba ben mi gözünde büyütmüşüm? Belki de anlayışlı bir insan olduğu için farklı hissetmiştim. Herhangi biri olsa onunla da ilgilenirdi.

Peki ya çillerim!

Başkasının çillerini de görmek ister miydi?

Yüzüm düştü. Büyük ihtimalle ben yazmadan yazmayacaktı. Ya yazmazsa?

"Aman Büşra!" İnterneti kapatarak kalkıp çayı demledim. Annemle biraz oturduktan sonra odama çekildim. Bugün hiç sigara içmemiştim. Bir dal yaktım ve pencereden dışarı bakıp içmeye başladım. O sırada telefonumdan gelen sese kulak kesildim. Mesaj gelmişti sanırım.

Üsame : İnternetini aç.

Yutkunamadım. Hemen dediğini yapıp interneti açtım. Aniden ekranda beliren çağrı ile sigaramı bardağa atıp söndürdüm. Bu gerçek miydi? Beni görüntülü arıyordu.

"Hayır, açamam." dedim heyecanlı sesle.

Ayağa kalkıp odada bir tur attım. Hala çalıyordu. Üzerimde salaş siyah bir tişört vardı. Saçlarım hala düzdü. Fondötenim biraz silinmişti. Hayır, konuşamazdım.

Çağrı sonlandı.

"Kahretsin!"

Üsame : Bir daha aramam. Açar mısın şunu?

Büş : Neden görüntülü arıyorsun?

Üsame : Neden görüntülü aranır?

Beni görmek istiyordu.

Büş : Şu anda olmak zorunda mı?

Üsame : Müsait değil misin?

Bugün olmazsa yarın, diye geçirdim içimden. Beni görmek hakkıydı.

Büş : Ara.

Bunu bekliyormuş gibi hemen aradı. Sandalyeye oturdum ve telefonu pencereye dayayıp ellerimi çektim. Nefesim hızlanmıştı. Parmağımı yeşil butona dokundurdum ve elimi kucağıma indirdim. İşte karşımdaydı. Mavi keskin bakışlarıyla, aralık duran dudaklarıyla, beğendiğim kaşları, burnuyla karşımdaydı. İnsanın nefesini ancak bu kadar kesebilirdi.

"Tam olarak nereye bakıyorsun?"

Ah, sesi. Sesi de çok güzeldi. Kalbimi yerinden oynatmaya yetmişti. Neden oradaydı ki? Neden elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındayken bu kadar uzaktaydı?

"Çilli?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekten oydu. Fotoğraflarını ezberlediğim adamdı. Yavaşça dudaklarımı araladım.

"Konuşacak mısın?"

Sanırım o da telefonunu benim gibi karşısında bir yere sabitlemişti. Bir kolunu oturduğu koltuğun üst kısmına uzatmış, çatık kaşarla bana bakıyordu.

ÜSAME | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin