12

76 9 3
                                    

12|DÜZENLENDİ

Güneşli bir güne merhaba diyerek Zeytin'le bir saat süren yürüyüşümüzün ardından evin yolunu tuttuk. Bu sırada Ankara'ya gitme işini düşündüm. Annem sorun etmezdi. Soner ile bu konuyu o günden sonra konuşmamıştık ama ben gitmekte kararlıydım.

"Büşra?"

Arkama döndüğümde fotoğraf çekimlerim için kullandığım kızı gördüm.

"Efendim?"

"Hayırlı olsun." dedi. Bakışlarında acıma vardı.

Gözlerimi kıstım. "Ne hayrı? Ne oldu ki?"

"Haberin yok mu? Baban gelmiş."

Yutkunuşum zorlaşırken bakışlarım bizim eve çevrildi. İçeri girmiş olamazdı. "Nerede ş-şimdi?"

"Balkon kapısını kırıp eve girdi."

Kalp atışlarım hızlandı. Onu görmek istemiyordum. Ne hakla bizim evimize girerdi? Ne sanıyordu, onunla yaşayacağımızı mı?

"Gitmek istemezsen bizde bekle anneni istersen."

Bir şey söylemeden evime doğru adım attım. Zeytin havlamaya başladı. Kıza dönüp Zeytin'i gösterdim. "Biraz bakabilir misin?"

"Tabi. Ama bence annen olmadan girme." Zeytin'in tasmasını uzattım.

"Gitmesi gereken o."

Eve doğru yürürken anahtarımı çıkarmıştım. Onu en son gördüğümde öfkeliydi. Aramızdaki uzaklaştırma cezasını umursayıp umursamayacağını bilemiyordum. Aslında babamla ilgili hiçbir şey bilmiyordum artık.

Kapıyı açıp evdeki sessizliği dinledim. Evde olduğunu biliyordum. Kapıyı açınca burnuma dolan çiçek kokusu bile gitmişti. Yavaşça içeri adımımı attım. Kapıyı her ihtimale karşı kapatmayacaktım.

Anne, lütfen gel.

Yutkunarak elimi kapının pervazına dayadım. Banyonun kapısı açıktı. Işık kapalıydı. Annemin odasının kapısı da açıktı. Şerefsiz!

Hızla oraya doğru adımımı attığım esnada saçlarıma dolanan parmaklarla ağzımı açtım ama diğer eliyle dudaklarımı örtmüştü. Başımı yana çevirdim. Görmekten hep tiksindiğim kahve gözleri benimkileri buldu.

"Hoş geldin kızım."

Ayağıyla dış kapıyı üzerine vurdu.

"Bırak!" diye bağırdığımda kendimi yerde buldum. Yanağımda sızısı kalan tokatı beni afallatırken dirseğimden tutup doğrulmamı sağladı.

"Demek yanına 200 metreden fazla yaklaşmam yasak, öyle mi?"

Başımı kaldırıp yüzüne bakamadan aynı yanağıma bir tokat daha attı. Telefonum arka cebimdeydi. Ulaşmam gereken ilk kişi annemdi. Ona eve gelmemesi gerektiğini söylemeliydim. Şansım varsa ikinci olarak polisi arayabilirdim.

"Şimdi gelip alsınlar seni elimden!"

Bir tokat daha.

"200 metreymiş! Seni 200 kere tokatlayalım da gör!"

Gözlerim yanıyordu. Yıllar sonra gelip beni dövüyordu. Bunu hak etmiyordum.

Bunu hiçbir zaman hak etmedim.

Bacağına tekme salladığımda arkaya sendeledi. Yerde sürünerek annemin odasına girdim. Kapıyı kilitlediğim anda kırarcasına vurmaya başladı. Dışarda Zeytin'in havlama sesleri geliyordu. Telefonumu çıkarıp annemin numarasını çevirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÜSAME | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin